Herkese merhaba! Yeni bir DİĞER YARIM bölümüne hoş gelmiş, sefa getirmiş bulunmaktasınız. ❤️
Başladığı günden bu yana bitmesini dilediğimiz yılın sonuna geldik/geliyoruz. Yeni yılınızı şimdiden kutluyorum, muhtemelen o gün kutlayamayacağım.
Hepinize bol bol sağlık ve daha da çok yazabilmek için ilham diliyorum.
Oy ve yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum. ⭐️Satır içi yorumlarınıza ise özellikle bayılmaktayım. Tepkileriniz çok hoşuma gidiyor. Keyifli okumalar💫BÖLÜM SONUNDAKİ AÇIKLAMADA BULUŞALIM🤍⚡️
BÖLÜM ŞARKISI (🖤):
ONUR CAN ÖZCAN- YARAMIZDA KALSIN🌓 O MAVİLER GÖKYÜZÜ DEĞİL TÜM KITALARI ALAN OKYANUS OLSALAR BİLE, BENDEKİ TEK ANLAMLARI CİĞERİMİ YAKAN ACI DUMAN
YAMANLAR KONAĞI✨
Galiba şaşkınlıktı. Evet, Hünkar'ın hissettiği tam olarak buydu. Demir'in elinde tuttuğu kırık beyaz renkte olan kâğıt parçasına bakakaldı. Şu an ihtiyacı olan tek şey başından aşağı dökülecek olan soğuk su dolu bir kovaymış gibi hissediyordu. Ali Rahmet'in ona davet düzenliyor olmalarından haber vermemesine kızsa bile, telefonu birden yüzüne kapattığı için kendini haklı çıkaramadı bu iç savaşında. Şaşkınlığını bolca soluyup öylece kalıverdi.
Demir'in kızgın bakan kahveleri, bir an olsun yumuşamıyordu. İçten içe annesinden bir destek bekliyor, hatta elindeki davetiyeye bakmadan yırtıp atmasını diliyordu. Ama hiç umduğu gibi olmadı.
Hünkar ise çok şeyler söyleyebilirdi ama ilk önce derin bir nefes aldı. Şaşkınlığını sakinliğe evriltip duruşunu dikleştirdi. Dudakları birkaç defa kelam etmek için açılıp kapandı. Ortamı yatıştırmak için ne söyleyeceğini kafasında tasarlarken Demir dayanamadı ve:
"Anne bir şey söylesene? Verip verebileceğin tepki bu kadar mı?" dedi ve davetiyeyi yere attı.Hünkar ısrar ederse olay daha da büyüyeceğinden sessiz kalmayı tercih etti. Oysa tek istediği anlaşılmaktı, bununda yakın zamanda gerçekleşmeyeceği belli olmuştu. Nefesi duraksadı. Arada kalmaktan yorulmuştu, çünkü artık kimlerin arasında kaldığına bile karar vermekte güçlük çekiyordu.
O sırada Hasene yerden davetiyeyi aldı. Herkes için uzun sayılabilecek bir süre okudu. Ne düşündüğünü kestirmek zordu. Züleyha ise bu kızgınlık dolu atmosferden haylı gerildiğinden Demir'i sakinleştirmeye çabalıyordu.
"Demir, tamam! Biraz sakin olsana, boşuna bağırıyorsun." deyip elini tuttu destek verircesine.
"Sakin olmanın sırası mı Züleyha? Hepsini öldüreceğim, sonunda benide katil yapacak o adam!"
Sözlerinin ağırlını bilmiyordu elbette Demir, ama her ağzından çıkan ses, Hünkar'ın ruhunu oymaya yetiyordu.
Belki gerçekler kıyıya vurduğunda bu bulanık suyun yönü değişirdi. Belki...Züleyha'nın gözleri işittiği ile buğulandı birden. Sanki bir kapıdan içeriye adım atmış ve tüm umutları, mutlulukları arkasında bırakmış gibi hissetti. Ama ikna edecekti, mutluluk bu kapıdan içeriye girecekti:
"Bıktım artık Demir, bıktım!" Ellerini daha da sıkı kavrayıp devam ettirdi sözünü " Her gün konu dönüp dolaşıp Fekeli'lere geliyor-"
"Ama birtanem-" Diyeceğini diyemeden Züleyha devam etti:
"Hayır Demir, duymak istemiyorum. Anlıyorumda seni, babanın katili ve Yı-Yılmaz bir olmuş sana düşmanlık edecek sanıyorsun." Yutkundu. Bir an Demir'in ona inanamıyormuş gibi bakmasıyla durdu ama sonra nerden geldiğini bilmediği cesaretle gülümseyerek devam etti "Şimdi onları bir kenara bırak ve aileni düşün, oğulumuzu... beni. Sen onlara zarar verdiğinde biz dahada mutlu olmayacağız, eğer böyle düşünüyorsan yanılıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİĞER YARIM 「DY」
Romance"Sarıl, sımsıkı sarıl bana Hünkar! Öyle bir sarıl ki kokun sinsin üstüme. Sinsin de gelmeyeceğini bildiğim halde umut olsun bana sen kokan ben." 💫 "Ben... sen diye diye kendimi kaybetmişim Ali Rahmet! Ben seni gecenin en karanlık saatinde gözlerim...