Şarkıyı açmayı unutmayın!! İyi okumalar^^
******
Karanlık...Sonra karanlığın ardından beliren çok güzel, bakanın bir daha bakacağı bir kadın. Ağlayarak üzerime geliyor. Bembeyaz ayaklarını dahi örten, yere değen elbisesi grimsileşmiş.... Saçları darmadağın.
Aramızda yarım metre bırakana kadar yavaş yavaş ağlayarak üzerime geliyor, ve sonra duruyor.
"Ben senin yüzünden öldüm, beni koruyamadın!" diyerek bana bağırıyor. O an anlıyorum ki bu annem. Daha önce fotoğrafını bile görmedim ki nereden bileyim.
"Ben...Ben seni nasıl koruyacaktım ki?" diyorum bende sesim titreyerek.
"Ben senin hep yanındaydım!" diyor kadın ve karanlığın arasından spot ışığı bir odanın içini gösteriyor. Ben varım oda da en fazla 6 yaşındayım, hıçkırarak sessizce ağlıyorum yorganıma sarılarak. Neden ağladığımı dahi hatırlamıyorum.
Sonra bir şimşek ve gök gürültüsü, küçüklüğüm ve ben aynı anda zıplıyoruz. Ve onun ağlaması daha da şiddetleniyor.
"Neredeydin? Ben göremiyorum da!" diye alayla konuşuyorum.
"Bak orada işte!" diyor kadın ve parmağıyla kitaplığımda ki bana bıraktığı kitabı gösteriyor.
Sonra cama dönüyor bakışlarımız dışarda yağmur, gök gürültüsü ve şimşek içerde tek bir ses yok.
"Ben hep oradaydım, hep başucunda, her yardıma ihtiyacın olduğunda..."
"Anne yalvarırım! Lütfen Sahrayı da kurtar! Lütfen!" diyerek ayaklarına kapanıp ağlamaya başlıyorum, bir yandan eteklerine sarılıp, diğer yandan da bağıra bağıra ağlıyorum.
Saçlarımı okşuyor ve ayağa kaldırıyor beni ilk defa gördüğüm gülümsemesini bahşediyor bana.
"Onu bir tek sen kurtarabilirsin!" diyor ve benden uzaklaşmaya başlıyordu, ama ayakları oynamıyordu bile, sanki yer oynuyordu.
Peşinden koşmaya başlıyorum, ben koştukça daha da hızlanıyor ilerlemesi.
"GİTME! SANA İHTİYACIM VAR." diye acı içinde bağırıyorum ve bir anda gözlerim açılıyor.
Nefes nefeseydim, başım çatlıyordu, terlemiştim ve uyuduğum zaman iki günün acısı şimdi çıkıyormuşçasına halsizdim.
Koluma kaydı gözlerim, kolumda bir serum vardı. Bakışlarım odanın içinde dolaştı. Kendi odamdaydım.
"Ha! Uyandın mı?" dedi elinde bir kahveyle Uraz içeri girerken.
"Ne oluyor gerçekten burada?!"
"Hatırlamıyor musun?"
"Hatırlasam sorar mıyım, gerçekten?"
"Bir flashback yapıyorum o zaman?" dedi alayla.
"Uraz!"
"Tamam, tamam."
"Biz dün seninle balkonda sarılıp ağlaştıktan sonra ben gittim. Aradan bir 10 dakika ya geçti ya geçmedi, telefonumu unuttuğumu fark ettim odaya bir girdim sen duvarları yumrukluyorsun bir yandan da bağırıyorsun. Şoktan tam ne dediğini anlayamadım ama 'Neredesin? Beni sakın bırakma!' falan diyordun. Ellerin duvara yumruk atmaktan kanıyordu, hala da izleri duruyor." dedi ve balkonun yanındaki duvarı gösterdi, duvar biraz içine çökmüştü ve kan izleri doluydu.
Elime döndü bakışlarım ikisi de sargılıydı ve ben bunu daha yeni fark ediyordum.
"Ee sonra?"