❁۪۪
JisooBaşımda bir ağrı vardı. Bu ağrı ki daha gözlerimi açmadan yüzümün büzüşmesine sebeb olmuştu. Etraftaki uğultulu sesleri duyuyordum. Sesler gitgide aydınlanırken ben ise ağrıyı daha çok hissetmeye başlamıştım. Gözlerimi yavaşça açtığımda önümdeki bulanıklık silinip gitmişti. Fakat ışığın verdiği yan etkiyle gözlerimi hemen kapatmıştım.
Doktor ışığı biraz kıstıktan sonra yanıma gelmişti. Kuzenim Rose de yanımda duruyordu. "Kendine dikkat etmen gerekiyor." Doktor gülümsemişti. Ben ise gözlerimi kırpıştırarak doktoru dinliyordum. "İlk gün heyecanı olsa gerek kantinde bayılmışsın." Hafif gülümsedim, daha doğrusu çalıştım. Eminim zoraki bir gülümseme olduğu anında anlaşılmıştır. Ben teşekkür ettikten sonra doktor odadan çıkmıştı.
Rose hemen yanıma geçti. Rose kuzenimdi ve aynı bölümde, aynı sınıfta okuyacaktık. O yüzden Busan'dan bize yani Seoul'a taşınmıştı. "Neler oldu, anlatacak mısın?!" Elindeki tostu bana uzatmıştı. Başımı tutarak uzandığım yerden kalktım ve tostu aldım. "Teşekkürler." Tostu yemeye koyulmuştum. Gözlerimi kaldırdığımda Rose'nin ölümcül bakışlarıyla karşılaşmıştım. "Bunu yiyeyim anlatacağım. Bak gerçekten." Rose'yi rahatlayıp tostumu yemeğe devam ettiğimde kapı aniden sert çarpılmıştı. Kapının önünde iki kız duruyordu. Ayağa kalkan Rose'ye bakarken diğer yandan da bu üniversitenin bir tımarhane olduğu kanaatine varmıştım.
Uzun kız gelip önümde durdu. Sinirliydi. Gözlerinden okunuyordu. Boş boş kıza bakarken kız bana doğru eğildi. Baştan aşağı gözlerini üzerimde gezdirdikten sonra sırıttı. "Sevgilimden uzak dur." Kaşlarımı kaldırmıştım. "Neyden bahsettiğinle ilgili bir fikrim yok." Kız doğrulmuştu, kollarını önünde bağdaş yaptı. "Seni kantinde koruyan adamdan bahsetiyorum. O benim sevgilim. Onunla aynı ortamda olsan bile ona bakmayacaksın!" Cümleleri kurarken gözlerinden alevler çıkıyordu. Kafamı aşağı yukarı salladım. Zaten bu gün tartışmaya gücüm yoktu. "Kimseyi ayırmak gibi niyetim yok. Kantinde neler yaşadığımı sen de gördün." Kız kollarının bağdaşını çözmüş, gözlerini benden kaçırmıştı. Sonra yine baktı. "İyisindir umarım?" Kafamı aşağı yukarı salladıktan sonra burada daha fazla kalmasının saçma olduğunu anlamış olacak ki arkadaşıyla beraber odadan çıkıp gitmişti.
Rose önüme geçti. "İlk günden neler oluyor, cidden kafayı yiyeceğim."
+++
Eve varmıştık. Büyük kapının önünde durmuş kapıyı izliyorduk. "Jisoo.. şimdi neden geciktiğimizle ilgili anneannemize hesap vermeliyiz.." Rose ağlamaklı çıkan sesiyle kendince isyan ediyordu. Durumu toparlamam gerekiyordu. "Annem ve babam davete gitmişler. Yani sadece titan anneanneme hesap vermek gerekecek. O yüzden rahat ol." Anneanneme titan derdik çünkü çelikten gibiydi ve bize az çektirmiyordu. Rose dudağını büzerek bana bakıyordu. "Başka eve çıkmak istiyorum." Kaşlarımı kaldırmıştım. "Ne beni bırakarak mı?" Rose yalvarırcasına konuşmaya koyulmuştu. "Hadi, lütfen, sen de gel kurtulalım Choi anneannemden." Tam dudaklarımı aralayacakken kapı açılmıştı. "Sizi yaramaz haylazlar! Ne yapıyorsunuz orada ha?!!" Anneannem elindeki çubukla bacaklarımıza yavaşça vururken bağırarak büyük bahçeye geçmiş, hizmetçiler bizim bu halimizi izlerken biz evi boylamıştık.
"Konuşun bakalım! Hangi erkekle ne yapıyordunuz bu saatte! Konuşun bacaklarınızı kırmayayım!!" Salonda kanepede oturmuştuk. Hizmetçiler kapıdan bizi izliyordu.
Rose tam bilmem kaçıncı defa yalvarmak için ağzını açacakken anneannem elindeki çubuğu göstermiş Rose de kararından vazgeçmişti.
"Ya! Anneanne! Ne erkeğinden bahsetiyorsun! Biz üniversiteden geliyoruz, ilim öğrenmeye gittik, ilim." Kurduğum cümle ne kadar saçma olsa da devam ettim. Anneannem tökezlemiş gibiydi. Aniden bana doğru eğildiğinde geriye gitmiştim. "İlim öğrenmek fikri olan bu saatlerde dışarıda gezer mi ha! O erkekler kim söyleyin bana!"
Rose oflamıştı. "Titan anneanne, ne erkeği ya! Bize bakan erkek yok! En son orta okulda vardı, onu da döverek ne hale sokmuştun!" Rose sevgilisizliğin bıraktığı isyanı kusarken ben onu izliyordum.
Ardından anneanneme baktım. "Ha güzel. Erkek olmaması iyi çünkü sizi kendi ahbaplarımın oğulları ile evlendireceğim." Göz devirmemek için dişlerimi sıkmıştım. Her defa aynı şeyi söylüyordu. "Anneanne, neden sevmediğimiz kişilerle evlenelim? Ayrıca biz daha küçücüğüz ne evliliğinden bahsetiyorsun?" Anneannemin yüzündeki neşe silinmişti. "Benim sizin yaşınızdayken iki çocuğum vardı."
"Zamane değişti titan anneanne." Anneannem cümlemi duymamış gibi konuşmaya devam etti. "İnsan evlendiği kişiyi sevmeyi öğrenmeli, severek evlenmek çoğu zaman insanı uçuruma götürür." Rose'ye bakarak konuşmuştu. Rose'nin annesi yani teyzem bir adama deli gibi aşık olup evlenmişti. Daha Rose iki yaşındayken teyzemi aldatmış affedildikten sonra ikinci defa yeniden aldatmıştı.
Rose'nin gözleri yere kaymıştı. İç çekti.
"Neyse, anneanne, biz uyumalıyız. Yarına ders var." Rose'nin kolundan sürükleyip salondan çıkarken anneannem bizi dikkatle izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vsoo | Executive (Yönetici)
Fanfic"Bir insan bir yere bakmıyorsa kesinlikle orada ilgilendiği bir şey vardır." Kim Jisoo "Bir insan en çok kimin yanında susuyorsa en çok onunla konuşmak istiyordur." Kim Taehyung üniversite⩩ [blackpink♥︎bts] [twice♥︎bts] [redvelvet♥︎bts] 01.01.2021 b...