✯ İlan

1.6K 123 70
                                    

❁۪۪

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

❁۪۪

Jisoo

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Jisoo

"Vay be adam kafayı üşütmüş." Rose yatağımda oturmuş aynanın karşısında hazırlanan bana bakarak konuşuyordu. Dün olan her şeyi ona anlatmıştım. "Yani.. en azından unutulmaz bir ilk gün hikayesi oldu." Rose kıkırdadığında aynadan ona bakarak göz devirmiştim. "Böyle unutulmaz olmasındansa sıradan bir gün olmasını tercih ederdim." Ayağa kalkıp çantamı elime almıştım. Rose de ayağa kalkmıştı. Beraber aşağı indiğimizde masada bizi bekleyen ailem ile karşılaştım. "Günaydın, kızım." Babamın cümlesine karşı baş eğmiş, herkese günaydın demiştim. Rose de aynı şekilde yaptı.

Geç kaldığımızı o yüzden acele etmemiz gerektiğini söyleyip arkamızı dönmüş gidecektik ki titan anneannenin cümlesi ile durduk. "Lisa ile tanıştınız mı?" Yine anneannemin ahbaplarının torunları..

Anneanneme doğru döndük. "Hayır, titan anneanne."

"Kızım, kaç defa dedim anneannene öyle deme." Annem konuya dahil olmuştu. Sabah sabah zaten geç kalıyorduk. "Hepinizi öpüyoruz ve gidiyoruz." Peşimizden bağıran annemi bırakıp yemek odasını terkettik.

+++

Üniversiteye vardığımızda odamızı zar zor bulmuştuk. Rose ve ben aynı sınıftaydık. Sınıfımızı bulduğumuzda içerideki çocuklara bakıp gözlerimizi kocaman açmıştık. Bu ders bir değil, bir kaç sınıf birleşmiş olmalıydı?

Bizim sınıftan olduğunu tahmin ettiğim bir kıza yaklaştım. Kızı daha önce sınıf bilgilerini almaya giderken görmüştüm. Ben kıza yaklaşınca kızın etrafındaki kızlar aniden dağılmıştı. "Selam, biz aynı sınıftaydık, değil mi?" Kız göz devirmişti. "Maalesef.." Dünki Seok-Jin olayından sonra böyle bir şeyle karşılaşacağımı biliyordum zaten.

Rose'ye baktım, kapıda duruyordu. Onun da benim yüzümden dışlanmasını istemiyordum. Rose yanıma yaklaştığında gözlerine bakamıyordum. "Hey, üzülme." Rose şefkat dolu bir gülümsemeyle bana bakıyordu. "Benim yüzümden sana da rahat nefes aldırmayacaklar." Gözlerim Rose'nin yüzüne kalktığında yüzündeki değişimi farketmiştim. Kaşlarını çatmıştı. Dahası bağıra bağıra konuşmuştu. "Neden senin yüzünden olsun ki?! Densizin birisi üniversitenin ilk gününde sırf sen ona benziyorsun diye saçma sapan bir kavga başlatsın ve suçlusu sen ol ha! Eminim böyle düşünen ya o herifin ayağını öpmeye hazır tayfa ya da balık beyinlilerdir!" Sınıftaki herkes gözlerini Rose'ye dikmişti. Rose aldırmıyordu. Koluma girdi ve beni de sürükleyerek sıralara doğru yürüdü.

Sıraya geçtiğimizde başka bir kız da sırada oturuyordu. Yalnızdı, kafasını telefonuna sokmuş durmadan mesajlaşıyordu. Bizi farketmemiş olmalıydı. Gözleri bizi bulduğunda önce neler olduğunu anlamaya çalıştı. Ardından üniversitede olduğunu hatırlamış olmalı ki rahat gülümsedi. "Selam, ben Kim Jennie." Jennie ile tanış olduktan sonra hoca sınıfa girmişti.

Hocanın hemen arkasında o da vardı. Dünki çocuk, Seok-Jin. Seok-Jin sınıfa girdiği anda gözler onu bulmuştu. Ardından peşinden bir sıra halinde altı adam gelmişti.

"Uu çok havalı." Jennie'nin çocuklara bakarak söylediği cümle aslında şu an herkesin iç sesiydi.

Onların peşindense bir kız girdi. Siyah uzun saçları, kahkülü vardı. O kız girdiğindeyse herkes dedikoduya başlamıştı. Ona garip, garip bakıyorlardı. Kız etrafta göz gezdirdikten sonra gözleri bizi bulmuştu. Yavaş adımlarla bize yaklaştı. Hafif gülümsemişti. "Benim için de yeriniz var mı?" Kafamla onaylayıp yana kaymıştım.

Aslında şu an hiç rahat değildim. Oturduğumuz sıranın hemen arkasında o psikopat Seok-Jin ve tayfası vardı. Dahası dün reviri basan kız da arkadaşıyla beraber buradaydı. Ve arada bana ölümcül bakışlar atıyordu. Rose, yardım amaçlı elimi tutuyordu. Son sıradan bir önceki sıradaydık. Hoca konuyu anlatırken not almaya koyulmuştum, belki böylece gergin ortamdan kurtulurdum. Tam cümleyi bitirecekken arka sıradan gelen telefon'un sert masaya çarpması irkilmeme ve yanlış yazmama neden olmuştu.

Jennie kafasını geriye çevirdi. "Dostum, derdiniz ne?" Seok-Jin'in sırtımdaki iğneleyici bakışlarını hissediyordum. "Bulaşma." Jennie göz devirip önüne bakmıştı. Arka sıradan fısıltılar geliyordu.

"Noldu, hyung?"

"Ne olacak, Jungkook! Biliyorsun! Son zamanlarda tek derdim var o da şu! Telefona bak!"

Arkada gelen sesler kaşlarımı çatmama neden olmuştu. Derdi bensem telefonda ne gösteriyordu. Jennie'nin elini kolumda hissettiğimde irkilmiştim. Lisa'nin önünden elini geçirip koluma bastırmıştı. Telefonu gösterdi. Binlerce sayfa Seok-Jin'le benim fotoğraflarımı koymuşdu. "Hey şu arkadaşla sevgili misiniz?" Jennie'nin sorduğu soruyla kaşlarım iyice çatılmıştı.

"Öyle bir şey olamaz." Seok-Jin'in sesi yankılanırken ikimiz de geriye dönmüştük. Sırıtmıştım. "Sen bizi mi dinliyorsun?"

Seok-Jin sorum karşısında tökezledi. İstediğim de buydu, tökezlediğinde yüz ifadesini görmek. "Sadece ismimi duydum."

"Oysa ben isimden bahsetmemiştim?" Jennie lafa dalmıştı. Jennie'nin bu sorusu Seok-Jin'in yanında oturan çocuklardan birisinin gülmesine sebeb olmuştu. Seok-Jin ölümcül bakışlarını çocuğa dikmişti. "Yoongi!" Diğer tanımadığım çocuk elini Seok-Jin'in omuzuna koymuştu. "Jin hyung, olur böyle şeyler."

"Kapa çeneni, Jimin!" Jimin bu cümlenin ardından elini hemen çekmişti. Hoca bizim sıraya bakıyordu. Sadece hoca da değil tüm sınıf.

+++

Koridorda yürüyordum. Öğlen vaktiydi. Gözüme takılan ilanla ayaklarımı durdurdum. İlana doğru döndüğümde "Yüzme yarışı" yazısıyla karşılaşmıştım. Çocukluktan beri yüzüyordum. Hatta Çin ve Japonyada turnuvalara bile katılmıştım. Üniversiteye geçtikten sonra aksatırım sanmıştım ama böyle bir yarışın oluşu beni mutlu etmişti.

Elimdeki ilanla beraber hızla okul başkanının yanına gitmiştim. İçeri geçtiğimde çalışma masasında oturan adamla karşılaşmıştım. Bu adam Seok-Jin'in arkadaşlarındandı.

"Selam." Gülümseyerek içeri girmeye izin verdiğinde içeri geçtim ve önünde durdum. "Selam. Ben bu ilan için gelmiştim." İlanı adama gösterdiğimde önce merakla inceledi, ardından bana baktı. "Kim Namjoon, memnun oldum." Gülümsemiştim. "Kim Jisoo, ben de." İlanı kenara koydu ve bana doldurmam için bir form uzattı. Alıp doldurduktan sonra kendisine vermiştim. Formu kontrol ettikten sonra bana baktı. "Demek yüzücüsün?" Kafamı aşağı yukarı sallamıştım. Çekmeceden bir kart uzatmıştı. "Bu kart prova için üniversitede olan üç yüzme havuzuna girmeni sağlar." Teşekkür edip gidecekken son cümleyi duymuştum. "Bu yarışı kazanman üniversitede bıraktığın kötü izlenimi kaldırmana yardım eder."

_______________________
Oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın🎀

Hikaye nasıl gidiyor?

vsoo | Executive (Yönetici)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin