05 || strawberry cookie problems

888 144 223
                                    

"Bana baksana sen,"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bana baksana sen,"

Yanımdaki sandalyede kıvrılmış, başı masada ve hoddiesinin kapüşonunu saçları üzerine örten bedeni hafifçe omzundan çağırdığımda beni umursamamıştı. Muhtemelen uyuduğunu sandığımı düşünüyordu fakat ben ne yaptığının oldukça farkındaydım.

"Jeno'yu mu dikizliyorsun sen?"

Sun, sorumla başını aniden masadan kaldırarak kocaman açtığı gözleriyle yüzüme baktığında kapüşonunu tutup saçlarından indirdim, ardından dağılan kısa saçlarını elimle düzeltirken dudaklarından bir "Ne?" dökülmüştü yalnızca.

"Sun-ah," dedim yumuşak bir tonda. "Ne oluyor?" diyerek devam ettiğimde omuz silkip arkasına yaslanmıştı. Kollarını da birbirine doladı ve gözlerini bir saniyeliğine, dersten kaytarıp kütüphanede telefonuyla oynayan Lee Jeno'ya çevirmiş, ardından tekrar bana dönmüştü.

"Bir şey yok." diyerek kestirip attığında güldüm, kolumu masaya yaslayıp bedenimi ona çevrdiğimde hafifçe dudaklarını büzüyordu.

"Çocuktan alamıyorsun gözlerini."

Tepkisiz bir şekilde yüzüme bakarken yanaklarının hafifçe pembeleşmeye başladığına şahit olmuştum; kesinlikle bir şeyler vardı.

"Ondan değil," Ellerini sımsıcak yanaklarına götürüp söylediğinde hafifçe kıkırdayıp başımı salladım. "Beyni olsa o bile fark ederdi ama şanslısın ki yok."

"Of," diye mırıldandı sessizce, ardından ellerini yüzünden çekip başını tekrar fizik kitabına gömmüştü.

"Koskoca okulda başkasını bulamayıp Jeno'ya düştüğüne inanamıyorum gerçekten."

Kollarını da başının etrafına sarıp nefes bile alamayacak şekilde sayfalara yapıştığında parmaklarımı koluna sarıp bedenini çekiştirdim çünkü ölümünün fizik elinden olmasını istemiyordum.

"Düştüğüm falan yok sadece," Kollarını göğsünde bağlayıp arkasına yaslanırken birkaç saniyeliğine duraksamıştı. "Sadece düştüğümde ilgili görünüyordu ve hoşuma gitti."

Derin bir nefes aldım sessizce.

"Önce suçluluk duyuyor sanmıştım ama endişeli görünüyordu, önemsendiğimi hissettim anlıyor musun?" diye mırıldanmıştı pembe dudakları arasından derin bir nefes almadan hemen önce, ardından saçlarını kulakları arkasında sıkıştırıp tekrar bana baktı.

Başımı salladım hafifçe, parlak kahverengi gözlerine bakarken nasıl söyleyeceğimi bilemesem de cümlelerlimi toparlamak için uğraştım. "Jeno," diyebildim sonunda. "Hokeyden başka bir şey düşünmez Sun-ah."

Belki de yapmamalıydım, desteklemeli ve kalbini kırmamalıydım fakat kendini kaptırırsa kalbi daha şiddetli parçalanırdı; ama ben artık en iyi arkadaşımın aptal erkekler yüzünden üzülmesini istemiyordum.

the red queen effect :: jung sungchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin