◈
RAVENNA ( EMILIA-ROMAGNA ) 19-63
.
.
Evelyn, ebeveynleri alelacele evden çıktıklarından beri yalnız başına yemek masasında oturuyordu. Üç yaşındaki bir çocuğu tek bırakmak ne kadar doğrudur bilinmezdi, fakat Evelyn kötü hissetmiyor, her şey yolunda giderse şu kapıdan girecek küçük kardeşini görmek için sabırsızlanıyordu.
Oturduğu sandalyeden yere değmeyen ayaklarını salladı. Dirseklerini masaya koymuş, buruk bir gülümsemeyle istisnasız sürekli Castello di Rossena'ya benzettiği evlerini inceliyordu. Bu yapının dışarıdan çok şaşalı bir görüntüsü yoktu, etrafı ufukla kaplı dağın başında biraz kasvetli bir evdi. Şimdi mutfaktaki ahşap pencereden baktığındaysa doğmakta olan kızıl güneşi görebiliyordu Evelyn. Işık yüzünü okşuyor, kızın yeşil gözleri hafifçe kapanıyordu.
Isı yüzündeki çilleri gıdıklıyordu sanki. Kızın pembe dudaklarında bir gülümseme belirdi, küçük kardeşinin yüzünü sanki tam karşısında görüyordu. Daha net bir şey için ince kaşlarını çatsa dahi, hayal kırıklığına uğrayarak sandalyeden atladı. Ev, gerçekten bir kale gibi inşaa edildiğinden taş duvarlar soğuğu içeri daha da nüksettiriyordu. Evelyn'in üzerinde siyah bir kazak olsa bile kahverengi şortundan ötürü bacakları yavaş yavaş üşümeye başlıyordu.
Aldırmadan iki kolunu ritimle sallayarak mutfaktan çıktı, taş merdivenlerden inerken karanlıkta bir şeylere tutunmaya çalıştı, güneş henüz evin her yerine ulaşmıyordu ve Evelyn yanına mum almayı unutmuştu. Geri dönmek içinse fazla üşengeçti.
Merdivenlerden inerken gözleri duvarlardaydı. Batı tarafında küçük bir pencere vardı, onun dışında karanlık bir yoldu. Şu anda yüzlerini tam seçemediği, ama aile büyüklerinin pek de profesyonelce çizilmemiş -muhtemelen Alexander çizmeyi denemişti, portreleri asılıydı duvarlarda.
Yürüdüğü taraftaysa, Büyük dedesi Erion Davís'in bir portresi, sanki bilerek eklenmiş gibi kızgın bir ifadeyle kendisine bakıyordu. Sarımtırak bir yüzü, geriye taranmış, seyrek kır saçları ve şekilli, onu biraz ürkütücü gösteren kaşları vardı. Yanakları tombuldu, dudakları ince bir çizgiyle resmedilmişti ve hafifçe aşağı eğik gibiydi.
Evelyn sürekli gördüğü bu resmi daha fazla incelemeden yürümeye devam etti. Komik olan, bu portrelerin çoğunda yaşlı insanlar vardı, saçları kırlaşmış insanlar. Evelyn henüz üç yaşında olmasına rağmen başının ön tarafındaki bir tutamın tümü grileşmişti bile. Valentina Davís bunu kızından çok daha fazla dert ediyordu, ilerlememesi içinse elinden geleni yapıyordu. Tabii, büyü kullanamıyordu.