KARŞILAŞMA

19 5 3
                                    

Devrin' den...

Yıllarca bu günleri bekledik Devrin . Biz hep bu günlerin umuduyla yaşadık biz hep o yıkık harabe kalbimizin duvarlarından  Ay gördük... Biz artık 12 yaşında ki Devrin değiliz, biz büyüdük ve güçlendik. Şimdi o ülkeye geldik Devrin 12 yıl önce bizden herşeyimizi çaldıkları o ülkeye geldik Devrin ...

Biz büyüdük başarılı bir avukat olduk , o kadar güçlendik ki bu defa onları yıkmaktan da ileri gideceğiz onları yerle bir edeceğiz Devrin ...

Bunu yapacağım ama nasıl olacak bu iç ses nasıl yapacağım onlar kalabalık ve elleri sağlam benimse elle tutulur tek bir delilim yok.

Kapıyı çaldım ve omuzlarımı dikleştirerek  kapının açılmasını bekledim. Çaldı... çaldı ve açıldı... Karşımda gereksiz samimiyet ile gülen Aygül yenge yanında ise büyümüş hemde çok büyümüş Gülay ... Ah galiba ben bir tek büyümedim dedim içimden ama onlar bana garip garip bakarken hemen kendimi düzelttim ve samimi olmaya çalışarak:

- Ne o tanımadınız mı beni ?

Gülay gözlerini kısarak bana bakıyordu. Aygül yenge ise ne olduğunu anlamadan bana sarıldı bende niyetimi belli etmeden sarıldım. Çok zor olacaktı onlara nefretle bakmamak. Geri çekilerek:

Aygül ( yenge) - Kızım Devrin gel içeri ne duruyorsun orda (?)

Kafamı sallayarak içeri girdim . Gülümsüyordum ama bu çok zordu. Çantamı, montumu aldılar ve astılar.

Aygül yenge gülümseyerek:

- Ne içersin kızım kahve yapayım mı? Dedi. Başımı sallamakla yetindim .

Onların bir suçu yoktu ama işte onlar da onun kanını taşıyorlar.

Aygül yenge içeri gitti Gülay da peşine gitti.

Derin bir iç çektim. Ne olacaktı en ufak bir fikrim yoktu ama birşeyler yapmam gerekti . Aygül yenge elinde kahvelerle geldi, bana kahvemi uzatıp karşıma oturdu. Kahvesini yudumladı ve kenara koyup gülümseyerek soru yağmuruna başladı :

- Anlat bakalım Devrinciğim neler yaptın bunca zaman okudun mu ,yurt dışı nasıl teyzenler nasıl?

- Okudum , iyiler siz nasılsınız yenge ?

- Şükür kızım şükür bizde iyiyiz , ne okudun bakalım maşallah kızım maşallah

- Avukatım

- Maşallah maşallah inşallah başarılı bir meslek hayatın olur güzel bir hayat yaşarsın

- İnşallah yenge . Dedim. Kahvemi tek seferde içip ayaklandım. Aygül yenge de hayretle bakıyordu ve:

- Nereye kızım dur daha yeni geldin?

- Biraz işlerim var yengeciğim onları halledeceğim yarın yine gelirim amcacığımıda görürüm.

- Sen bilirsin kızım ama muhakkak gel bak bekliyorum sana en sevdiğin havuçlu kekten yapacağım ona göre. Dedi. Kapıya doğru ilerleyen benim arkamdan.

Kapıyı açmaya çalışıyordum ama ellerim titriyordu... Lanet olası sinir krizlerinden biriydi yine galiba... Sonunda kapıyı açmayı başardım. Kuru bir vedalaşmayla dışarı çıktım.

Aygül yenge kapıyı kapatır kapatmaz o koca villaya bakıp küçük bir küfür savurdum. Nefretle gösterişli villalarına baktım. Sonra biraz aşağı da olan şoförüm ve arabamın yanına doğru yürümeye devam ettim. Şoför benim geldiğimi görünce arabayla geri geri geldi , arabayı durdurdu ve inip kapımı açtı. Arabaya bindim. Şoförde bindi ve aynadan bana bakarak :

- Nereye gidiyoruz efendim ? Dedi.

- Bize ait olan bir alışveriş merkezi varya oraya gidelim bakalım ne olup ne bitiyor .

- Nasıl isterseniz efendim , ek ekip çağırayım mı?

- Ne olur ne olmaz 5 kişilik bir ekip gelsin arkamızda olsunlar daima amcam peşimize birilerini takmış olabilir hemen söyle Fehmi

-Hemen efendim . Dedi. Telefonu çıkarıp Rusça birşeyler söyledi. Sonrada arabayı çalıştırdı ve hızla sürmeye başladı. Kafamı cama dayadım.

Özlemiştim bu şehri belkide bu şehirde bıraktığım ve parçası olduğum iki mezarı özlemiştim. Yanlarına gidecek gücüm yoktu belkide vardı ama şuanda onların mezar taşlarına bakamazdım alınması gereken bir intikam vardı ve cezasını çekmesi gereken bir suçlu. Yemin etmiştim ve yeminimden dönmeye hiç niyetim yok. O benden annemi babamı beni aldı yanına bırakacak değilim elbet cezasını çekecek elbet.

Derin bir of çektim ve cebimden telefonu çıkardım kendime baktım selfi kamerasıyla. Fena sayılmazdım .

Fehmi arabayı durdu ve inip kapımı açtı, arbadan indim. Fehmi gözüyle arkadaki ekibi işaret etti gülerek başımı salladım. Kocaman bir alışveriş merkeziydi baya da lüks olduğu belliydi . Güzel demekki para kıran bir yer güzel. Tek başıma elimdeki dosyayla ilerlemeye başladım içine girene kadar durmadım. İçeri girdim kapıdaki sarışın yakışıklı sayılabilecek  görevli üstümü aradı elindeki dedektör ile. Sonrada geçmeme müsade etti.

Giriş katta gördüğüm bütün mağazaların ismini dosyaya yazdım. Baya açık bir alanı vardı oldukça da büyüktü. Biraz ilerleyip yürüyen merdivene bindim. İkinci kata geldi hızlıca ve indim. Burası biraz daha yemek ağırlıklıydı. Güzel dekore edilmiş hoş bir havası vardı. Dolanarak isimleri yazdım tek tek.

İçimden bir ses takip edildiğimi diyordu. Hızla başımı arkama çevirdim ve siyahlı adamı fark ettim . Adam onu fark ettiğimi fark etmiş olacak ki hızla elini cebine atıp uzaklaştı. Bende yavaşça arkasından devam ettim. Adam kuytu bir yerde durup birini aradı hoparlör açık olduğu için duyabiliyordum. Karşıdan gelen ses :

- Sen izlemeye devam et ben geliyorum gerisini ben halledeceğim. Dedi . Ben hızla ordan uzaklaştım . Lavaboya doğru koşturdum ve hemen içeri girdim. Siyah beyaz lavobada kimse yoktu. Hemen telefonu alıp Fehmi ye durumu sesli mesaj attım güzelce tembihledim tetikte olmalarını dedim. Sonra dikkat çekmemek için normalce bir üst kata çıkmak için yürüyen merdivene bindim. Telefon elimdeydi ve selfie kamerasıyla adamı izliyordum. Arkamdan geliyordu güzel.

Merdivenden indim ve turlayarak
Hiç bişe olmamış gibi yazmaya devam ettim. Burda daha az mekan olduğu için işim hızlı bitti ve tekrar merdivenlere yöneldim elimdeki telefonla adama baktım ama yoktu bu defa hass..... Aşağı inmeye devam ettim hiç bişey olmamış gibi devam ettim. Hiç oylanmadan katları hızlı hızlı indim . Giriş kata geldiğimde arkamda genç bir adam fark ettim nedense beni izliyor gibime geldi. Hızla kapıdan çıktım ve kuytu bir kısma doğru ilerledim baya kuytu bir yerdi umarım Fehmi yanılmaz eğer yanılırsa sonuma yürümüş olurum.

Hass... Diyen sesle arkama döndüm Fehmi ve adamlar o genç adamın etrafını sarmış silahları ona doğrultmuşlardı. Adam kahkaha atıyordu ve bana bakıyordu. Kaşlarımı çattım ve :

- Depoya getirin hiç bir aksilik istemiyorum eğer elinizden kaçarsa hepinizi kendi elimle öldürürüm. diye emir verdim. Adam resmen kahkaha attı.

Gözlerine baktım acır gibi....

Oy vermeden geçmeyin seviliyorsunuz 🥰 yorumlarınızı bekliyorum 🥰

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 30, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

  *  SENİNLE SONSUZ  *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin