sabah gene alarmım çaldı. her zamanki gibi çok sıradan bir gün olacağını düşünüp okul için hazırlanmaya başladım. bulutlu bir sabahtı her zamanki gibi Londra işte. okula yürümeye başladım okul evimden biraz uzaktı ama yürümek zevkli oluyordu hele sweather weather dinlemek daha da keyifli hale getiriyordu. her zamanki gibimüzik dinleye dinleye okula giderken birinin beni takip ettiğini farkettim arkamdan geliyordu. tam arkamı dönemesem de benim yaşlarımda (17) biri olduğunu ve üstünde benim formama benzeyen bir forma olduğunu görebildim. sağa sola manevralar yapıyorum ne yapsam aynısını yapıyordu. utangaçlığımdan hiçbir şey diyemedim zaten okula gelmiştik olay çıkarmaya gerek yok diye düşünüp okula girdim. okul da insanın arkadaşı olmayınca çok zevkli oluyor ama ben tenefüsslerimde kütüphaneye gidip kitap okumayı tercih ediyorum. evet işte sıradan bir çarşamba günüydü fen dersimiz vardı ben de laboratuvara gittiğimde sabah beni takip eden çocuğu gördüm. boyu ve fiziği tıpatıp aynıydı. hoca bir proje için herkesi ikişerli eşler yapıyordu. gördüğüme göre benim 'takipçim'in de pek arkadaşı olduğu söylenemezdi. asla şaşmaz hoca bizi eşleştirdi. yanıma geldi.
o: merhaba
ben: merhaba
o:ben louis
ben: ben de (ismin)
louis: tanıştığımıza memnum oldum (ismin) seni sabah gördüm galiba.
ben: resmen takip ettin
louis: hahahahaha aynı sokakta oturuyoruz onun için olabilir mi:)
ben: evet evet, her neyse sence nasıl bir proje hazırlamalıyız
louis: bilmem istersen akşam bize gel ya da ben size geleyim biraz araştırıp hazırlamaya başlarız.
ben: benim için farketmez.
louis: o zaman bu akşam saat 8 de bize gel
ben: neden o kadar geç
louis: geç mi ki?
*zil çalar*
louis:akşam görüşürüz.
ben: görüşürüz
aslında çekici biri ondan etkilenmeye başladığımı farkettim. hayır hayatımda bir erkek olamaz hele o olaydan sonra asla diye içimden geçirip louisle ilgili düşüncelerimi başımı iki yana sallayarak uzaklaştırmaya çalıştım. diğer derslerde asla kafamı derse veremedim her ne kadar düşünmek istemesem de louisi düşünüyordum. bu kendimi suçlu hissetmeme sebep oluyordu ama elimden gelen hiçbir şey yoktu. akşam eve giderken eve birlikte yürüdük daha doğrusu son dersimiz ikimizinde matematik sınıfındaydı konuşa konuşa eve gittik. çok kaliteli bir mizahı vardı, gülüşü çok tatlıydı. olamaz ona aşık oluyor olamam. evde kafamı dağıtabilmek için (en sevdiğin dizi) yi izlemeye çalıştım. ama gene kafam orda değildi sürekli saat ne zaman 8 olacak diye bekliyordum.en sonunda beklediğim an geldi. üstüme siyah bir tayt ve oversize hodih giyip 2 ev ötedeki louisin evine gittim. louis kapıyı açtı bir şeyler yemediğimi düşünerek yiyecek bir şeyler hazırlamış. yemek yedikten sonra odasına çıktık. açık konuşmak gerekirse evde siyah hoodiesi ve gri eşofmanı ile çok daha çekiciydi. hayatımda ilk kez böyle bir şey hissediyordum. çok farklı bir şey. sonra proje yapacağımız konuyu araştırdık ve birazına başladık. saat 12 buçuğa geliyordu lous çok bunalıp yeter bu kadar dedi. tam eve gitmek için çantamı toplarken bu gece burada kal dedi her ne kadar itiraz etsem de çok ısrar etti ben de kabul ettim. hem ailem Türkiye'de yaşıyordu görünen o ki louis de ailesiyle yaşamıyordu. her ne kadar yorgun olsam da gram uykum yoktu louisle vakit geçirmek istiyordum. louis sanki aklımı okumuş olacak ki gel hadi dizi izleyelim dedi. fırsat bu fırsat hiç hayır demek yakışır mı? fırsatı kabul ettim. (en sevdiğin dizi) yi açmasını önerdim ve yanına oturdum. saatler geçiyordu... 1 bölüm daha derken 4 bölüm izlemiştik. o sırada louis bana yaklaşıyordu. kolunu belime attı ben de kafamı omzuna yasladım. bana çok yaklaşmıştı nefesini hissedebiliyordum. yavaşça dudakları benimkilere değiyordu. bunlar yaşanırken saat 2 buçuk sularındaydı ve dudaklarımı çektiğimde ise saat 3'ü yirmi geçiyordu. o an kendim gibi değildim. louisin tişörtünü çıkarttım ve kucağına yatıp uyumaya başladım. sabah uyandığımda saat 12'ye geliyordu sabah louisi görünce gece yaptığım şeyleri hatırladım. çok utanmıştım o olaydan sonra böyle bir şeyin yaşandığına inanamıyorum. hani kendime engel olacaktım? hani sınırlarım belliydi? kendimi çok kötü hissediyordum. ki o an fark ettim ilk 5 dersi kaçırmıştık. tam eve gidecekken louisle göz göze geldim bana ' nereye gidiyorsun aç değil misin?' diye sordu. olamaz! bir yandan çok utanıyordum ama gözlerimi gözlerine bakmaktan alı koyamıyordum. dün gece yaşananlar çok saçmaydı! ve hayır en korktuğum şeyin olmasını istemiyorum. louis sorusunu tekrarladı. onu çok beklettiğimi farkedip 'şey...bilmem...olur heralde.' dedim. kahretsin! neden basit bir hayır diyemedim ki? ardından 'okul ne olacak?' diye sordum sadece güldü ve arkadan bana sarıldı. neler oluyor! çok korkuyorum. bir yandan da onu tekrar öpmek istiyordum. ve arkamı döndüm sadece gözlerine baktım. louis ise beni kendine çekti, belimden tutup narince dudaklarını dudaklarımda gezdirdi. güzel kokusunu içime çekebildiğim için çok mutludum. ve beni nazikçe öpmeye başladı. açık konuşmak gerekirse çok güzeldi. kahvaltı ettikten sonra bugünlük okulu asmaya karar verdik. ben biraz soğuk davranmaya başlamıştım. louis sürekli bana yakınlaşmaya çalışıyordu ama ben pas vermiyordum. eski yani Türkieye'deki okulumdaki (ismin) olamazdım. o parti kızı (ismin). değişmek için çok uğraştım bu uğraşları çöpe atamazdım. ama bir yanım louisi yanımda istiyordu. hayır bu düşüncelerden kurtulmalıydım. ne yapmalıyım? ah evet, eve, eve gitmeliyim. ama beni göndermez, baksana bana çok güzel bakıyor. bir bahane bulmalıyım. ama ne? ah evet, şimdi buldum. benim karnım ağrımalı.
ben: louis
louis: efendim?
ben: artık eve gitsem çok iyi olacak
louis: neden güzelim?
ne? bana güzelim mi dedi? hayır oluyor...ona...aşık...olmaya...başlıyorum...
ben: ....karnım ağrıyor
louis: ben de geleyim
ben: teşekkürler ama gerçekten gerek yok
louis: emin misin?
ben:evet çok teşekkürler genede
tam kapıya yönelecekken louis beni tuttu ve anlıma bir öpücük kondurdu. tam o anda ona sarıldım ve eve gittim. kendimi çok mutlu ama bir yandan korkmuş hissediyordum. en son (en sevdiğin kitap) ı okurken uyuyakalmışım. kapı zili ile uyandım. gözlerimi ovuştura ovuştura kapıyı açmaya gittim. gelen louis idi.
louis: aramalarımı açmayıp mesajlarıma cevap vermeyince bir şey oldu sanıp geldim
ben: uyuyakalmışım
louis: *gülerek* bu dağınık halinden anlaşılıyor zaten
sadece gözlerinin içine bakar gülümseyebildim
ben: *yutkunarak* gelmek ister misin?
louis: senin gibi güzel bir kızla vakit geçirme şansını asla kaçırmam
hayır...çok etkileniyordum ondan.
içeri girdikten sonra rahat bulduğu koltuklardan birine oturup'eee bir şey yapmayacak mıyız?' diye sordu. ben ise ' ne yapmak istersin?' diye sordum. 'sen ne istersen.' diye karşılık verdi. aslında onu öpmek ve ona sarılmak istiyordum. kendimi tutamayıp "seni öp-" dedim. kahretsin! benim problemim ne? kendimi tutamıyordum. toparlamak için "müzik dinlemek ister misin?" diye sordum. ne demek istediğimi anlamış gibi önce güldü, sonra ise "tabii, olur" dedi. aradan 3 saat geçtiniz ise bağıra bağıra şarkı söyleyip dans ediyorduk. bir anda kendimi kötü hissetmemeye başladım ve kendimi sadece anı yaşamaya ve Louise bıraktım. "tik tok çekmek ister misin?" diye sordum. louis ise "tamam dans mı?" diye sordu. "başka ne olabilir ki?" diye karşılık verdim. louis'in 100k'lık bir hesabı varmış megan three stalition'un trendde olan body şarkısıyla dans etmeye başladım louis sadece izledi. bitimine doğru arkadan gelip sarıldı ve saçlarımı öpmeye başladı. hemen önüme döndüm. bu sefer ilk adımı atan ben oldum. boynunu ensesini okşamaya başladım. louis ise beni belimden tuttu. yavaşça öpmeye başladım. aramızdaki boy farkı fazlaydı beni kucağına aldı. ve öpmeye devam etti. üstümde o sırada bluz ve eşofman vardı tişört arkadan düğmeliydi. yavaşça açmaya başladı. ben de onun tişörtünü çıkardım. ve geri kalanını hatırlamıyorum bile. sadece sabah louis'in üstünde buldum. dudakları hala dudaklarımdaydı. bu sefer suçluluk duymuyordum. sonuçta sırf bir olay yaandı diye aynı şey Londra'da da olacak değildi ya.okulu bir gün daha kaçıramazdık her ne kadar öğlen olsa da hızlı bir şekilde üstümüzü giyip hızla okula yürümeye başladık. ikimizinde saçı dağınıktı ve dün sürdüğüm simli ruj benim dudaklarımda dağılmış louis'in de yüzünün her yerinde simler vardı. hakkımızda dedikodu çıkması çok uzun sürmedi. herkes bizi konuşuyordu. louisten hoşlanan birkaç kız olduğunu biliyordum ama bu kadar fazla olduğunu bilmiyordum. bir anda hepsi bana ters ters bakmaya başladılar. ve telefon numaramı nerden buldularsa aldığım mesajlar hiç hoş değildi. uyurken fotoğrafımı çekip sosyal medyaya yüklemekle tehdit edenlerden tut sütyenimi okulun bayrağına asmakla tehdit edenlere kadar. aldığım mesajları sildim. çok sinirliydim.o sinirle gidip Louis'e bağırmaya başladım. louis ile çok büyük bir kavga ettik. birkaç dersten sonra matematik sınıfında kitaplarımı unuttuğumu farkedip matematik sınıfına gittim. yürürken aşırı tepki gösterdiğimi farkedip Louis'i aradım. meşgule attı. aslında şaşırdım ama belki hala sinirlidir diye fazla zorlamadım. akşam evine gidip louis'in en sevdiği diziyi izleyip ona sarılarak gönlünü almayı planlıyordum. artık sinirim tamamen geçmişti. sabırsızlıkla akşamı bekleyecektim. bunları düşüne düşüne sınıfa gelmiştim kapıyı tam açacağım sırada içeriden sesler geliyordu. dün akşamki seslerin aynısıydı. şimdi bölersem kitabımı almak için utanacağımı düşünüp sınıfın karşısındaki merdivene oturdum. 10 dakika kadar bekledim. ve sonunda kapı açıldı ve içinden beni tehdit eden kızlardan biri ve louis çıktı.ne?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Louis and i
Romancemerhaba, sen de mi fan fiction okumayı seviyorsun? umarım yazdığım yeni hikayenin ilk bölümünü beğenirsin:) yorumlarda fikirlerini belirtirsen çok sevinirim :> iyi okumalarr...