Bölüm 1 "Sonun Başlangıcı"

572 31 40
                                    

1800 ‘lü yılların başlarında Perfringens Krallığı’nda her şey tamamdı kral ile kraliçenin çocukları dışında. Hazineleri, elmasları, mücevherleri olmasına rağmen gülümsemesiyle içlerini ısıtacak, sarayda koşturup duracak bir çocukları yoktu. Tam ümitlerini yitirmeye başladıkları anda bir gece gökten 3 elmanın düşüşü gibi kraliçenin rahmine minik kız çocuğu düştü. Bu 3 prensesin kaderleri o gün birlikte çizilmişti. Bu ana rahmindeki minikler ilerde kendilerini nelerin beklediklerinden habersizlerdi. Nihayet gün gelip çatmıştı ve Eglantina, Mirabelle , Adalicia 3 kız kardeş pırıl pırıl gözleriyle dünyaya gelmişlerdi. İşte oyun şimdi başlıyordu.

Kızlar büyüdüklerinde Perf halkına ve bütün Dünya’ya tanıtılma vakitleri gelmişti. Takdim balosu için hazırlıklar aylar öncesinde başlamıştı ve işte büyük gün şimdi gelmişti. Saray normalde de ihtişamlıydı ama bugün görmeliydiniz kocaman bir elmas gibi ışıl ışıldı. Balo salonu tüllerle kumaşlarla kaplanmıştı hepsi o kadar zarifti ki, her ülkenin bayrağı Perfringens bayrağının asil renklerinin yanında sıralanmışlardı. Perfringens bayrağının üstündeki üç kılıcın uçları birbirine değiyordu. Yıllar önce bu krallığın kurucuları bu toprakları hakimiyetleri altına aldıklarında bu işareti havaya kaldırıp öpmüşlerdi ve daha sonrasında kalplerinin üzerlerine koymuşlardı kimse buna bir anlam verememişti ama hepsinin yüzünde huzurlu bir ifade vardı sanki bir şeyden eminlerdi. Anlatılan efsane böyleydi gerçek mi bilinmez ama üç kılıç krallıkla bir şekilde bağlantılıydı o kadar ki doğan her saray mensubu 17 yaşına geldiğinde bu üç kılıcı vücuduna kazırdı. Yani üç kılıç sanırım hep bir sır olarak kalacaktı. Ve bugün üç kardeş üç kılıç efsanesini devam ettirecekti. Baloya saatler kalmıştı kardeşlerden en süslüsü en neşelisi Mirabelle hayalleri gibi tozpembe olan straplez, kabarık ve fırfırlı elbisesiyle eteğinin ucundaki danteller ve minicik ayaklarında ki kısa topuklu krem rengi ayakkabılarıyla odanın içinde şarkı söyleyerek kuğu gibi süzülüyordu. Saçını yapacak olan hizmetçisi onun peşinden koşturup duruyordu. Saçları turuncuyla alev kızılı arasında muhteşem bir renkti ve kıp kıvırcıktı o haylaz bukleleri zapt etmesi çok zordu ama o onları öyle seviyordu zapt etmek istemiyordu. İstediği gibide oldu hizmetçi sonunda pes etti. Annesi biraz kızacaktı ama ‘kimin umrunda’ diye düşündü ve düşüncesiyle istemsiz olarak omuz silkti. Sonunda hazırlandığında aynanın karşısına geçti kendine son kez bakmak için bembeyaz ve pürüzsüz tenine toz pembe elbisesi tam oturmuştu rüya gibiydi. Aynadaki gözlerine kenetlendi. Deniz gibiydi uçsuz bucaksız huzur verici etrafa neşe saçıyordu.  Büyük ihtimalle Mirabelle balonun en güzel dans eden kızı olacaktı. Onu dans ederken görmeniz lazımdı. Tam anlamıyla bütün uzuvlarını kullanırdı. Bir o yana bir bu yana şarkıya kendini kaptırıp süzülürdü bir melek gibiydi. Yine bir melek gibi süzülerek odasından çıktı ve Adalicia’nın odasının yolunu tuttu . Yolda dilinde bir şarkı vardı onu mırıldanıyordu ve sesi çok huzur vericiydi.

 Adalicia’nın odasına vardığında kapıyı açıp içeri girdi. Adalicia’nın üzerinde gök gibi masmavi omuzlarını açıkta bırakan kolları uzun sırtında küçük bir dekoltesi olan bir elbise vardı. Omuzlarının üzerinden simsiyah saçları dökülüyordu saçını yapmaya başlayan hizmetçinin hareketlerinden bir topuz yapacağı anlaşılıyordu. Nihayet Adalicia’nın saçı bittiğinde Adalicia da aynanın karşısına geçmişti son kez abartıdan uzak olan topuzundan birkaç bukle aşağı sarkıtılmıştı. Onun da Mirabelle gibi bembeyaz ve pürüzsüz bi cildi vardı ve gözleri yine onun gibi masmaviydi. Adalicia çok zeki bir kızdı saraydaki bütün öğretmenleri onu över ve çok severdi. İnsanlarla her konuda konuşabilirdi çok bilgiliydi. Meraklı bir kızdı ve içindeki öğrenme aşkı hiçbir zaman bitmiyordu. Büyük ihtimalle bugün saraya gelen her ülkenin ekonomik durumları hakkında bilgi sahibiydi. Adalicia da son kez aynaya baktıktan sonra iki kardeş kıkırdaşıp Eglantina ‘nın odasına doğru yola koyuldular. Mirabelle’in odasında iç açıcı tablolar çiçekler vardıi duvarları pembemsi bir renkteydi her zamanki gibi cıvıl cıvıldı. Adalicia’nın odası maviyi ve duvarlar diplomalarla haritalarla doluydu. Eglentina ise onların tam aksiydi normal bir kız değildi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 16, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Üç MaymunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin