13. Bölüm

37 12 32
                                    

Lady Gaga„
Judas.

13. BÖLÜM
"Ackerman"

"Ackerman, Mikasa."

Keşif Birliği'nden Petra Carl, Mavi Ejderi kontrol etmiş olduğu iddia edilen askeri görmek için bizzat gelmişti Eğitim Kampı'na.

Mikasa o sırada Sakura Himejima ile birlikte kılıçlarını bilemek ile meşguldü. Üzerine Keşif Birliği'nin yeşil pelerinini giymiş bir kadının yaklaştığını fark ettiklerinde birbirlerine baktılar.

Petra Mikasa'yı ve Sakura'yı inceleyerek ağır adımlarla yanlarına ilerliyordu. Gece Savaşı'nın üzerinden yalnızca birkaç hafta geçmiş olmasına rağmen ikisi de toparlanmış görünüyordu.

Sakura, Petra'yı gördüğünde heyecanlanmıştı. Bir şeyler söylemesi için Mikasa'yı dürttü. Mikasa kaşlarını çatarak ona baktı bir an, sonra Petra'nın yeşil gözlerine dikti gözlerini. "Evet?"

Petra yanlarına gelmiş, oturmuştu. Mikasa'ya elini uzattı. "Ben Petra Carl, Keşif Birliği'ndenim."

Mikasa onun elini sıktı. "Beni zaten tanıyorsunuz sanırım."

Petra gülümsedi ve başını salladı. "Evet. Mavi Ejder olayından dolayı seni bütün birlikler tanıyor neredeyse."

Mikasa'nın yüzü düşmüştü. "Ah. Anladım."

"Neden, gelmiştin?" diye sordu Sakura birkaç dakikalık bir sessizlikten sonra. Mikasa Petra ve Sakura arasındaki samimiyetin nedenini biliyordu. Petra, Sakura'yı Ejderlerin ilk saldırısından sonra bulmuştu ve onu büyütmüş sayılırdı.

Petra birden ciddileşti. "Keşif Birliği yarın seni alacak, Mikasa. Bir toplantı olacak. Ardından yargılanacaksın."

"Ne? Yargılanacak mıyım?" Mikasa şaşırmıştı. Sakura da öyle. Hemen sordu: "Neden?"

"Mavi Ejderi kontrol etmiş olman halka açıklanmadı henüz, yalnızca Keşif Birliği, Savunma Birliği ve yöneticiler tarafından biliniyor ve çoğunluk senin hain olduğunu düşünüyor. Yani bu yeteneğe hep sahip olduğunu ve insanlardan-"

Mikasa bir anda ayaklandığında Petra sözünü yarıda kesti. "Hain olduğumu mu düşünüyorlar?!" söyleyecek çok şeyi olduğu belliydi ancak doğru kelimeleri bulamıyormuş gibi görünüyordu. O sırada etrafta dolaşan birkaç kişi o tarafa döndü. Sakura Mikasa'yı kolundan çekiştirip yere oturttu.

"Sakin ol," dedi Petra anaç bir tavırla. "Görgü tanıkları da çağrılacak ve hakkını savunabileceksin," uzandı ve Mikasa'nın omzunu tuttu. "Ayrıca Keşif Birliği senin yanında olacak. Ben de ertesi gün senin için geldiklerinde hazırlıksız yakalanmaman için buradayım zaten."

Mikasa kafası karışık hâlde Petra'ya bakarken Sakura gülümsemişti. "Harikasın Petra."

Petra da gülümsedi ve ayağa kalktı. "Yarın görüşürüz, ikinizle de."

"Hey, o kimdi?"

Shoto ve Jean Petra'nın gidişine kadar bekleyip Sakura ve Mikasa'nın yanına oturmuşlardı hemen.

Sakura'nın gözleri Shoto'nun yüzünün yanan kısımlarına takılmıştı ister istemez. Hâlâ kendini onun için kötü hissediyordu. Shoto'ya Mikasa cevap verdi Sakura'nın sessiz kalması üzerine.

"Keşif Birliği'nden birisi."

"Niye gelmiş?"

"Merhaba diyesi gelmiş ondan."

Shoto tek kaşını kaldırarak kızlara baktı. "Mavi Ejder şeyi," diye mırıldandı Sakura. Bir sessizlik oldu.

"Benim hain olduğumu düşünüyorlarmış. Askerler."

"Saçmalık," dedi Jean sertçe. Mikasa onun bu konuda kendi tarafını tutmasına biraz şaşırmıştı. Jean Mikasa'ya baktı. "Onlar öyle konuşuyor diye sakın kendini suçlama."

Mikasa başını salladı ve kılıçlarına döndü.

Levi Ackerman, bölüğünün genelde toplantı yaptığı yemek masasında yalnız başına oturuyordu. Ellerini ortada birleştirmiş, düşünmekle meşguldü.

Bir Ackerman.

Mavi Ejderi kontrol eden asker bir Ackerman'dı. Levi, bahsi geçen kişinin kendi ailesinden biri olup olmadığını pek umursamamasına karşın merak ediyordu.

Eğer o, bu yeteneği sonradan ortaya çıkardıysa kendisine de olabilir miydi?

Belki de insanlık gerçekten kurtulurdu.

"Efendim?"

Odanın tahta kapısı gıcırdayarak açıldığında Levi düşüncelerinden sıyrıldı. Petra gelmişti.

"Haber verdin mi?" diye sordu. Petra başını salladı.

Levi, Mikasa Ackerman'la ilgili daha çok şey öğrenmek istiyordu ancak Petra usulca odadan çıktığında sorularını kendine saklamaya karar verdi.

Sabahın erken saatlerinde, Hajime, Tooru ve Ymir ormandaydılar. Ymir henüz açılmamıştı. Hajime öylece oturmuş, ağaçların arasından geçen nehri seyrediyordu. Tooru ise kendi kendine bir şarkı mırıldanıyordu. Keşif Birliği'nden gelen askerlerin Mikasa'yı götürmesinin üstünden bir yarım saat ya geçmiş ya geçmemişti.

"Ona bir şey yapmazlar değil mi?" diye sordu Ymir uykulu bir sesle. Tooru elini onun başına koydu. "Yapmazlar."

"Birazdan bizi de mi çağıracaklar?"

Tooru olumsuz anlamda başını salladı. "Hayır, yalnızca Hacchan'ı."

Ymir gergin görünen Hajime'ye baktı. Üçü arasındaki tek tanık oydu. Mikasa'nın Ejderi nasıl yönlendirdiği hakkında düşünüyordu.
Tooru içini çekip konuşmaya başladığında ona çevirdi bakışlarını.

"O Ejder..." Tooru gökyüzüne odaklanmıştı. "Biz küçükken, Blurz saldırısında... Mikasa ve beni yemeye kalkışan bir Ejderi ezmişti. Hayatımızı kurtarmıştı."

Hajime'nin ela gözleri dehşetle büyürken Ymir irkilerek doğrulmuştu. "Ne?"

"Dediğim gibi."

"Bunu neden daha önce-"

"Otosaka."

Arkalarından gelen tanıdık sesle Ymir'in sözü yarıda kesildi. Era sesleniyordu.

"Geldiler."

Hajime hızlıca ayağa kalktı ve Era'nın yanına koştu. Tooru ve Ymir de ayaklanmışlardı.

Kampın çıkışının önünde bir sıra vardı. Ahren ve Sakura bekliyorlardı orada. Hajime ve Era da onlara katıldı. Diğer çaylaklar izliyorlardı.

Keşif Birliği, yanındaki çaylaklar ile birlikte geldikleri gibi sessizce uzaklaştı.

Fırtına AnıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin