"Her şeyini aldın mı?"
El valizindeki birkaç parça giysiye üzgün gözlerle bakan Kubilay'ın sorusu kulaklarından beynine ulaşırken son tişörtünü de valize koyup fermuarını çekti Timuçin. Bedenini valizinden Kubilay'a çevirdi ve şimdiden onu özlemiş gibi bakan kara gözlerin sahibine sıkıca sarılıp yanıtladı.
"Almadım."
Esmer genç de kollarını sıkıca ona dolayıp boynuna gömdüğü burnuyla onu solurken tekrar sordu. "Neyin kaldı?"
Timuçin, Kubilay'ın boyun girintisine dudaklarını kondurdu ve ardından geri çekilip sevimli bir gülümsemeyle yanıtladı. "Sen kaldın. Seni yanımda götüremeyeceğim için her şeyimi alamamış oluyorum."
Kubilay aldığı yanıtla otuz iki diş sırıtırken karşılık verdi. "Son birkaç gündür pek bir romantiksiniz Timuçin Bey, kafamıza taş yağmasa bari."
Timuçin de gülerek yeşil gözlerini devirirken yataktan kalktı ve unuttuğu bir şey olup olmadığını kontrol etmek için odasında gezinmeye başladı. "Beğenmiyorsan kulaklarını kapa kardeşim, haspama da yaranılmıyor."
Ayın son haftası yaklaşırken Timuçin'in dayısından beklediği çağrı nihayet gelmişti, dayısının fındık hasadına yardım etmek için birkaç günlüğüne ilçeye geri dönüyordu. Günlerinin çoğunu bahçede kan ter içinde geçireceği için çok fazla giysi almıyordu yanına, birkaç tişört ve iki üç pantolon oradaki sayılı günlerini geçirmek için yetiyordu da artıyordu bile. İlçedeyken tek eksiği karaşın sevdiği olacağı için kendi tişörtlerine ek olarak bir de Kubilay'ın kokusuna bulanmış beyaz bir tişört almıştı valizine.
Kubilay kendi tişörtünü valizde görünce kahkaha atmış ve onunla alay etmişti. "Kokumu bu kadar özleyeceksen direkt parfümümü vereyim." diyerek gülerken Timuçin onu şaka yollu dirseklemekle yetinmişti.
"İstediğim şey parfümün değil salak, yanımda olduğunu hissetmek istediğim için tişörtünü arakladım. Romantizm anlayışın sıfır." derken o da Kubilay gibi gülüyordu.
Zihninin gerilerinde birkaç dakika evvel yaptıkları sohbet dönerken içinde çizimlerinin olduğu ve birkaç gün önce Kubilay'a gösterdiği defterine gözü takıldığında gülümseyerek defteri valizine koydu. O sırada Kubilay söze girmişti.
"Yaranmaz olur musun hiç yahu, hoşuma gidiyor senin bu sevgi pıtırcığı hâllerin."
Timuçin gülümsedi fakat yanıt vermemeyi tercih ederek valizin başından doğruldu, arkasındaki duvara yaslandıktan sonra Kubilay'a bakıp işaret parmağını oynatarak ona gelmesini söyledi.
Kubilay çağrıya uyup meraklı bakışlarla karşısına dikildiğinde Timuçin ellerini sevgilisinin beline koyarak onu kendine çekti. Elleri boynuna tırmanırken dudaklarını dudaklarına yaklaştırıp "Ne kadar hoşuna gidiyor?" diye fısıldadığında esmerin elleri çoktan sıkıca beline tutunmuştu bile.
Bu kez sessiz yanıt vermeyi tercih eden Kubilay olmuş ve arzuyla kumralın dudaklarına atılmıştı. Öpüşmelerinin ateşiyle Timuçin'i duvar ile bedeni arasında sıkıştırırken Timuçin'in nefeslerinin arasına karışan hafif inleme ile iliklerine kadar titrerken bulmuştu kendini Kubilay.
Bu zümrüt gözlüye duyduğu arzunun sonu yoktu, devam ederlerse alt takımlarının açılması bir yana, işe geç kalacak ve Timuçin de ilçeye giden arabayı kaçıracaktı. Bu yüzden kalçasına doğru hareketlenen bacağı okşayarak indirdi ve alnını kumralın alnına yaslayarak nefes nefese konuştu.
"Fikret abinin karşısına hazır ola geçmiş bir çavuşla çıkamam. Öğlene kadar yatmak için mi izin aldın diye sorar valla."
Timuçin kıkırdayarak kollarını esmerin boynundan çözerken yanıtladı. "Adamın kiracısıyla yatıyorsun bir de, çok ayıp. Buna resmen komşudan faydalanmak denir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sezenler Olmuş | bxb |
Ficción GeneralBeş yıl önce bir trafik kazasında sevgilisini kaybeden Kubilay, yüreğindeki acılar eşliğinde kenar bir mahallede sıradan hayatına devam etmeye çalışmaktadır. Bir yaz günü oturduğu apartmana taşınan yeni komşusu Timuçin ile tek ortak noktaları yürekl...