Bölüm 17

786 35 17
                                    




"Kız tarafı düğün tarihinin belirlenmesini istiyor. Daha fazla onları bekletemeyiz oğlum." dedi kral oğluna bakarak. Kral olarak bu evliliği oldukça faydalı buluyordu fakat oğlunun ne yapacağını da merak etmekten geri durmuyordu. Bu yüzden bu evlilik konusunda çok ısrarcı davranmıyordu.

"Yakında bir tarih belirteceğim." dedi genç adam ifadesiz bir yüzle ve babasını selamlayarak geniş salondan ayrıldı. Kapıda Pamba, yaveri, onu bekliyordu. Suratı her zaman olduğu gibi asıktı ve yüzündeki yara izi ile hala tehlikeli görünüyordu. Konuşmadan kısa süreliğine göz göze geldiler, önde Zannanza arkasında Pamba prensin odasına gittiler. Odaya girdiklerinde Kali yerleri silmekle meşguldu fakat prens kapıdan girince hızla yerinden kalktı ve selam verdi.

"Bizi yalnız bırak." dedi prens sadece. Kali aralarındaki mesafenin birden çoğaldığını anlamıştı fakat sebebi konusunda emin değildi. Prensin kendisine güvendiğinden emindi fakat neden böyle davranıyordu? Elindeki kumaş parçasını su dolu kovaya yavaşça koyup kovayla birlikte hızla odadan çıktı. Bu şekilde odadan kovulduğu için üzüldüğünü inkar edemezdi. Derin bir iç çekti ve odasına gitti. Tek görevi prensle ilgilenmek olduğu için son günlerde çok boş zamanı oluyordu. Dış avludan odasına geçerken ellerinde kil tabletlerle yürüyen iki yazıcı gördü. Acaba çivi yazısını okumayı öğrenebilir miydi? Elindeki su dolu kovaya baktı ve gülümseyerek yazıcıların peşine takıldı.

O sırada prens ve Pamba arasında gergin bir sessizlik vardı. Prens duvara yaslandı ve derin bir iç çekti. Pamba da planları konusunda huzursuzdu.

"Söylediklerimi hallettin mi?" dedi prens soğuk bir sesle. Yüzü yaralı olan genç adam kafasını salladı. Fakat yüzündeki memnuniyetsizlikten bu planı onaylamadığı belli oluyordu ve Zannanza bu adamın ne demek isteyeceğini anlayacak kadar onu tanıyordu.

Genç kadın çekinerek kütüphaneye girdi. Daha önce takip ettiği iki yazıcı da oradaydı. Dikkat çekmemeye çalışarak onların yakınında temizlik yapıyormuş izlenimi vererek onları dinlemeye başlamıştı. Yaptığı tek şey ıslak bezi önüne bakmadan yerde sürümekti fakat kafası yazıcıların olduğu yere dönüktü. Önüne bakmadan bezi su dolu kovaya tekrar batırdı ve yine önüne bakmadan zemini silmeye başladı. Fakat zeminde bir gariplik vardı, hızla kafasını önüne çevirdi. Sildiği şey yalnızca zemin değil birinin ayağını da ıslatmıştı. Kafasını yavaşça yukarı kaldırdı. Gördüğü yüzle elleri titremeye başladı.

"Özür dilerim efendim. Yanlışlıkla oldu." dedi kız sesini hafifçe yükselterek. Kızın sesini duyan iki yazıcı da kütüphaneyi terk etti. Kızın karşısında duran kişi prens Piyassili idi. Birkaç saniye bakıştıktan sonra adam gülmeye başladı.

"Seni gören casus olduğunu düşünebilir. Sinsice yazıcıları dinlemek." dedi uzun ince adam kızın seviyesine eğilerek. Kahverengi gözlerini kısarak kıza bakıyordu. Yüzünde değişik muzip bir gülümseme vardı. Kız karşısındaki adamın onunla eğlendiğinin farkındaydı.

"Ben casus değilim. Sadece temizlik yaparken dikkatim oraya kaydı." dedi kız soğukkanlı olmaya çalışarak. Piyassili sağ elinin işaret parmağını kızın çenesinin altına koydu ve başını kaldırdı.

"Neden sana inanayım? Belki de sevgili kardeşime suikast düzenleyenlerle işbirliği yapıyorsundur?"

Kumsal bu soru karşısında şaşırmıştı. Bu adam cidden kendisinden şüpheleniyordu muydu yoksa sadece onunla mı uğraşıyordu? Söyleyeceği şeylere çok dikkat etmeliydi çünkü prens sözlerini istediği şekilde yorumlayabilirdi. Fakat aklına bir şey gelmiyordu, birden zihni boşalmıştı.

"Ne yapıyorsun?" bu soru ile az önceki gergin sohbet bölünmüştü. Ses tanıdıktı. Piyassili kızın çenesindeki parmağını çekip yavaşça doğrulunca kız da sesin sahibine kafasını çevirme cesaretini gösterebilmişti. Prens Zannanza ortadaki geniş ahşap masanın yanında dikilmiş iki kitaplık arasında kalan Kali ve Piyassili'ye bakıyordu.

KaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin