Sürpriz Yüzleşme

206 25 1
                                    

Beynimde tehlike çanları çalıyor . Gözümü açıyorum . Uzunca bir süre uyumuşum ya da uyutuldum , bilemiyorum. Sağ kolumdaki şiddetli dayanılması güç acıyla kafamı üzerinden çekmeye çalışıyorum . Gözlerimi hala açamamış olmam da işi zorlaştırıyor . Belimin sağ kısmının kalçaya yakın yerinde de hafif bir uyuşma seziyorum . Ellerimi zemine bastırarak vücudumun dengesini tutturmaya çalışırken uyuştuğu için güçsüzleşen kollarım dayanamıyor . Kalkmaya çalıştığım gibi sağ yanağımla birlikte vücudumun tüm sağ kısmı yere kapaklanıyor . Kafamıda hafif çarpmamla başımda hafif bir ağrı başlarken gözlerimi kocaman açıyorum . Tekrar bir doğrulma denemesi ve evet sırtımı sonunda beni bekleyen soğuk ve etkili duvara dayıyorum .

Ayılma çabalarım sonuç verdiğinde ellerimi kafamda gezdirirken etrafa bakıyor küçükte olsa esnemelerim devam ediyordu. Hafif öne doğru eğilmiş kafamı kaşırken aklıma dün yaşadıklarım gelince duraksıyor , kuvvetli bir şekilde sırtımı tekrar duvara çarpıyordum . Dizlerimi karnıma doğru çekerek kollarımla bağlıyor , kafamı dizlerimin üzerine yanlamasına yaslıyordum. Sağ tarafa doğru yatırdığım kafamdaki düşünceler yoğunlaşıyordu. O son bakışları gözümün önünden gitmeyen Harry ve Thomas , sanki beynime zorla hakim olmuş gibi sesleri , yüzleri ve bakışları asla aklımdan gitmiyordu. Derin nefesler alırken , dudaklarımı kemiriyordum . Gözlerimin hafif dolmasıyla onu engellemeye çalışır gibi elimde gözlerimi siliyor , bir tane daha akmasına bile müsaade etmemek istercesine ovuşturuyordum . Duvara tutunarak doğruluyorum .

Bu soğuk oda bana tanıdık geliyordu . Çünkü daha önce de buraya hapsedilmiştim . Thomas'a yardım etmek isterken Harry' nin işe el atmasıyla tüm planı bozduğu gün , tam da burada saatlerce Thomas'ı düşünürken şimdi onun beni buraya hapsetmek için entrikalara başvurması , pek iç açıcı değildi .

'Sanırım onu affetmem kolay olmayacak' diye mırıldanırken , karşı duvara doğru yavaş adımlarla gidiyordum . Oda bomboş olduğundan çıkardığım her ses yankı olarak kulaklarıma zulmediyordu . Her adımımda daha yavaş basmaya çalışsam da , sürtünme sesi hızla çoğalarak kulaklarıma çarpıyordu . Sonunda bitiş çizgisi olarak tanımladığım karşı duvara varmıştım . Üzerindeki yazıları dikkatle incelemekten kendimi alıkoyamıyordum. 1 den 200 e kadar olan sayılar , hafif ve uzun çizilmiş yamuk çizgilerle birlikte bir kaç iç gıdıklayıcı ya da en doğru tanımı yaralayıcı cümleler vardı . 

'Tenini bir koklasam şöyle diner belki hasretin' , 'Ruhumun %75 i acı geri kalanı ise özlem' , ' Ah sevgilim , kor ateş şu gözlerin ' gibi cümlelerle devam eden yangınları tek tek sıralamış birisi vardı . İmza kısmında sadece M yazıyordu .

Bunları dikkatle ve gözlerim dolarak okurken sağ üst köşede bulunan parmaklı ,  küçük pencereden " Hişt! Holly! " sesleri irkilmeme neden oluyordu . Git gide artan Holly seslerine karşılık veriyordum.

"Efendim!" bir kaç kez daha tekrar ediyordum. "Hey ! Efendim! Hey Orada kim var?! " Bu seslenişlerim karşılıksız kalınca , elimi yumruk yapıp duvara gömüyordum . Aynı anda ağlayarak "Efendim , efendim , hey , buradayım" gibi hüzünle söylediğim cümleler ağzımdan dökülürken ,  dayanamarayak olduğum yere çöküyor , ellerimi kafama gömüyor , istemsiz devam ettiğim "buradayım" lar artık yavaş yavaş yerini ağlama seslerime bırakıyordu.

Tahminen birkaç dakika süren ağlamalarım kapının tıklatılmasıyla son buluyordu. Koşarak kapıya doğru yöneliyordum. "Holly , hey holly!" sesleriyle sol kulağımı kapıya doğru yönelterek , elimi kapının kulpunda sıkıca tutuyor
; "Evet evet benim , buradayım! , sen kimsin?! Matt?" cümlelerim sırayla nefes almadan ağzımdan dökülüyordu. 

"Bak şimdi geriye çekil. Kapıyı kıracağım!" cümlesindeki ses tonundaki tokluk bana birini hatırlatıyordu. Matt değildi! Bulmaya çalışırken geriye yavaş adımlarla çekiliyor , kapının ardındakinin kapıyı zorlayarak , kapıyı açıyordu. Kapının çıkardığı hafif ses bile beni ürkütürken , karşımda gördüğüm kişi gözlerimi büyütüyordu. 

Bulaşık Teli - HastaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin