Macarli kizlarin atışlarını seyrediyordum. İkinci tura geçilmişti. Bu sefer hedef kırk metrede hareketli, bir metre çapında bir yuvarlakti. Alabileceginiz taban puan yirmi beş puandı. On beş saniyeniz var, beş ok atacaksınız. Hedef hareket ediyor, ustundeki en yuksek puan beş. 5'de 5 yapan sadece bir kişi vardı o da benim hocam burak hocaydı.
Ben ilk katıldığım yarışmadan beri rakiplerimin puan tablosunu çıkartıp, durum değerlendirmesi yapardım. Yine aynısıydı, tek başıma herkes dinlenirken ben bir çok kişinin puanını tutuyordum. Bu bir alışkanlıktı.
Şemsiyenin gölgesinde duran sandalyelerden birine geçip oturdum. Atışları izlemeye devam ettim. Üstümde geleneksel kıyafetim olmadığı için rahattım. Bacak bacak üstüne atıp gözüme dürbünü yerleştirdim. Atışları izlemeye başladım. Atışları kötüydü bu gidişle birinciliğim kaçınılmazdı.
Gözümü Malezyalıların yarıştığı tarafa döndürdüm. Benim asıl rakibim vardı. Ama onlarda Müslümandı ve Türklerle çok iyi anlaşıyorlardı. Bir şeyimiz eksik oldugunda, kırıldıgında hemen yardımımıza koşarlardı. Eğer ben birinci olamazsam olmasını istediğim kişiydi. Ama yinede izliyordum atışlarinı onunla burun buruna gidiyorduk. Dürbünden izlemeye devam ederken dürbünde bir karaltı oluştu. Dürbünü gözümden çektiğimde gorkemin yuzuyle aramda beş santim vardı. Hemen sandalyeden kalkım ve sandalyenin arkasina geçip konuşmaya başladım.
''Napıyorsun görkem korkuttun beni''
''Konuşmamız gerek''
''İşlerim var benden uzak dur, yaklaşma bana''
''Ece be-''
''Sana benden uzak dur dedim görkem yaklaşma bana. Git ne yapıyorsan yap. İstersen geber ama artık bana bulaşma hayatımda senin yerin yok''
''Ece saçmalıyorsun, gel konuşalım''
''Hah!'' dediğimde etrafta bazı gözler bana döndü. Sesimi alçaltarak konuşmaya devam ettim.
''İzin verirsen bu sürtük kız atış yapacak'' dedim arkamı döndüm ve yürümeye başladım. Kolumdan tutup kendisine çevirdi. Yüzümde o kadar kötü bir ifade var dı ki elini geri çekti.''Ece konuşalım dedim, bir şey demedim. Konuşalim''
''Aksam odada konuşuruz, şu anda benden uzak dur''
''Peki aksam''
''Akşam'' dedim tekrar ederek. Geçip yerime tekrar oturdum. Etrafa baktiğimda Malezyalıların gittiğini gördüm. Görkem başimda dikilmiş yüzüme dik dik bakıyordu.''Ne bakıyorsun aksam dedim''
''Özledim'' dediğinde sinirlerim en yüksek seviyedeydi. Hışımla yerimden kalkıp yüzüne tokadı indirdim.''Sen ne dediğini zannediyorsun. Ben ilk öpücüğumü senin dudaklarına kondurmuşken-'' dedim yere bakıyordu
''Yüzüme bak görkem yüzüme, ben ilk öpücüğumü sana vermişken sen bana sürtük dedin, şimdi bana gelmiş seni özledim mi diyorsun. Git, git görkem. Uzak dur benden aksamda , sabahda gelme yanima. Sakın!" dedim. Koşarak lavaboya geçtim. Aptal affedeceğimi düşünüyor. Asla!!!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR TUTAM AŞK...
ChickLitHer hayat bir gün son bulmayacak mı? Cevabınızı duyar gibiyim... peki her hayat bir gün hangi şartlar altında ufalanacak? Hangi ışık hangi karanlıkta sönecek? Bu karanlıktan kurtuluş yok... Bu onun karanlığı, ışığıysa sönmek istemeyen, ama başka ka...