Yatakhanenin yıpranmış duvarların da yaş almak, doğduğun günü değilde yetimhaneye geldiğin günü kutlamak büyümek.
Sabahları bir annenin çocuğunu öperek uyandırması, kimbilir ne güzel duygudur ve gece öpücükle üzerini örtmesi nasıl bir lütuf bunun kıymetini bilene, anne sözcüğünü keşke dilinden hic bırakmadan haykırabilsen bunlar kıymetli şeyler dostum anlayana.Sekiz yaşında hayatı öğrendik. Nasıl olduysa acıyı, hasreti,hüzünü ve eksilmeyen göz yaşını. Daha yaşını doldurmamış bebeklerin, çığlığındaki yalnızlığı kazıdık ömrümüzün en derinine, bir sürü Kural içerisinde kuralsızca yaşamayı öğrendik.
Kimsesizlerin kimsesi oldu zaman benimde öyle. Adaletsizlik ah! şu insanlardaki bencilce yaklaşım; yetimhanelerde hep vardır bu hayatın genelinde de var, burada da da olduğu gibi!!
Ziyaretçiler gelirdi kimisi geçim sıkıntısından bırakmis evladını. annesi babası gelenler daha mutlu olurdu ama buruk mutluluk,bir saat sonra giden mutluluk. Birde çocuğu olmayanlar gelirdi! çocuk almak için. o zaman dizilirdik avluya! herkez de begenilsin diye yalancı bir gülümseme. Bir sıcak el için belki! birkez başı okşansın diye bir yetimin .
Saat geçer, herkez gider avluda burukluk, hediye paketlerinden çıkmaz aradığın. Ağzında tek kelime buda böyle olsun!!!!
Sekizde uyur yedide kalkarsın. Uykunda bile yalnız ,ruyalarinda sahipsizsin. Ee sahipsiz
İsen kötülük edende dovende çok olur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPI
Non-FictionBir de susanlar konuşsun geceye Yaşamak ve katlanmak zorunda olduğumuz bir dünya var dışarda ve deli sarhoş gariban diye yanından geçip gittikleri misin hayatlarina uzanalim Suskun konuştukça bizde nelere sustuklarımızı anlayalım belki diretmek...