Jungkook
Kapıyı çalıp bileğimdeki saate baktım. Jungwoo'yu almak için tam vaktinde gelmiştim. Taehyung ile Namjoon konuşmuştu o yüzden biraz garip şeyler olabilirdi. Aramayı başkasına yaptırıp almaya kendim gelmem de ayrı ironikti. Kapı açıldığında gri bandanası takılı, saçları dağınık ve üzerinde pijamalarıyla kapıyı açan Taehyung'u görmemle gülümsedim. Gülümsediğimi farkedip şakacı bir tavırla tek kaşını kaldırıp bana baktı. Ben ise yarı ciddi bir ifadeyle ona bakıyordum.
"Buyur?"
"İzninle oğlumu alacağım." başını sallayıp sırıtarak dudaklarını yaladı. Bunu beni delirtmek için yaptığını biliyordum. İşe yarıyordu da.
"Peki neden erken geldin?" sadece 15 dakika erken gelmiştim.
"Canım öyle istedi diyelim." başını salladı. Göz göze geldiğimizde derin bir nefes aldı. İkimiz de birbirimize doğru hızlı bir adım atıp öpüşmeye başladık. İş yerindeki sevişmemizden beri hiç görüşmemiştik. Yaklaşık 5 gündür. Bayan Kim de bazı işler için 2 günlüğüne Daegu'ya dönmüştü.
Öpüşmeye devam ederek zıplayarak kucağıma çıktı bacaklarını belime dolayıp iki elini de yanaklarıma koydu. İçeriye girip tek elimle kapıyı kapattıktan sonra belini sıkıca tuttum. Sanki 5 gün değil de 5 yıl öpüşmemiş gibiydik. Birbirimizi özlediğimiz her öpüşümüzden, her sesimizden belliydi. Dudaklarımı ayırıp boynuna öpücükler kondurmaya başladım. Saçlarımı çekiştirerek başını geriye attı. Dudaklarına tekrar kapandığımda memnun bir mırıltı çıkartıp alt dudağımı emdi. Gülümseyip dudağını hagifçe ısırmamla saçımı çekti. Daha çok güldüm ve duvara yaslayıp pijamasının gömleğinin içine elimi sokarak tenine olan hasretimi gidermeye çalıştım. Holdeki işimiz bitince kucağımdan inip hiçbir şey olmamış gibi suratıma baktı.
"Jungwoo'nun her şeyini biliyorsun. Mama saatleri, uyku saatleri ve oyun saatlerini falan." başımı salladım. "Sakın Namjoon ile atıp tutmaca oynamayın yine." Namjoon çok heveslenmişti, üzülecektir.
"Peki bebeği-" boğazımı temizledim. "Taehyung." sırıttı.
"Çantası burada. Akşam geciktirme lütfen, saat 10'da uyurken getir."
"Emriniz olur." gösterdiği yerdeki çantayı sırtıma taktım. Pusetle Jungwoo'yu getirip gözlerini kısarak bana baktı.
"Seni seviyorum." ben de aynı şekilde gözlerimi kıstım.
"Sana aşığım." dediklerimden sonra kapıyı açıp arabaya doğru ilerledim. Arkama baktığımda kapıda beklemeye devam ediyordu.
Puseti bağladıktan sonra tekrar arkama baktım. İzlemeye devam ediyordu. Şoför koltuğuna geçip kemerimi bağladım. Jungwoo'nun puset aynasına bakıp durumunu kontrol ettikten sonra son kez kapıya baktım. Hâlâ oradaydı. Gülümseyip arabayı çalıştırdım ve Namjoon ile Jin'in evine doğru sürmeye başladım.
Evlerinin önüne geldiğimde park edip çantayı sırtıma taktım ve Jungwoo'nun pusetini arabadan çözdükten sonra elime alıp kapıya doğru ilerledim. Kapıyı çaldıktan yaklaşık 2 dakika sonra kapıyı anca açtılar. Saçları dağınık, dudakları şiş ve gömleği kışırık 3 düğmesi açık bir halde Jin'ile karşılaşmamla gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Yine mi böldüm?"
"Evet. Git oğlunu parka falan götür."
"O daha 1,5 aylık, Jin?" omuz silkti.
"Manzara izler işte götür hadi."
"Peki tamam." kapıyı anında kapatmasıyla kahkaha atıp puset üstünden Jungwoo'ya baktım. "Sanırım bugün baba-oğul öğleni geçireceğiz." şaşkın şaşkın beni izlemesine gülüp arabaya doğru yeniden ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stay-Taekook (Omegaverse) (Askıda)
FanfictionKim Taehyung: Şirketçe en seksi ve yakışıklı adamdı. Jeon Jungkook, kendini onun cazibesine en çok kaptıran kişiydi. Taehyung kendinden bile üstün görüyordu Jungkook'u. Jungkook onunla hayatını geçirmeyi hayal ederken Taehyung ise onunla sadece bir...