Aylar sonra bölüm güncellemesi yapan ben...
Hava kararmaya başladığında gözlerim ağrıdığından dolayı oyundan çıkmıştık. Gözlüğümü,
yumruk yedigimde yamulduğundan dolayı takamıyordum. Ekrana uzun süre gözlüksüz bakınca da gözlerim ağrımaya başlıyordu doğal olarak.Oyundan çıktıktan sonra akşam yemeğine kadar boş olan vaktimizi birbirimize sorular sorarak geçirmiştik. Mesela artık William'ın annesinin sağ olup babasının sekiz yıl önce vefat etmiş olduğunu öğrenmiştim. Bunların ailecek zengin olduklarını da öğrenmiştim bugün. William'a dedesinden kalma, şehirden uzak ormanın içinde küçük bir villası bile varmış ama iş yerine uzak olduğundan ötürü oraya sadece başını dinlemek için ara sıra uğruyormuş. Ben de ona kendi hayatımı anlatmıştım. Tabi buluştuğumuz zaman sahilde piknik yapan insanların başlarının etrafında ak babalar gibi dönen martılar gibi kişnediğimiz best frendim, veya favori aktivitem (çay ve çekirdek eşliğinde dedikodu) gibi bazı küçük detayları atlamadan edememiştim. Adama kendimi rezil mi edecektim? Onun yerine ona cool yanlarımdan bahsetmiştim.
Saat dokuza kadar böyle sohbet ettikten sonra William artık korku filmleri izlemeyi sevdiğimi bildiğinden ötürü haydi korku filmi izleyelim demişti. Çok sevdiği ama çok korkunç olan bir film varmış. Ben de tamam lan izleyelim dedim hemen tabi. Kendimi korkutmaktan zevk alıyordum artık nasıl bir huysa...
*
William üzerinde koca bir kase karamelli patlamış mısır, atıştırmalıklar ve iki bardak içecek olan bir tepsiyle geldiğinde şık siyah orta sehpasını koltuğun önüne çektim. Harbi bu evde eşyaların çoğu siyah, altın veya krem rengindeydi. Zenginlik adamın ruhuna işlemişti besbelli.
Ev sahibim devasa televizyonundan Amazon Prime'ı açıp filmi seçerken ben de onu izliyordum. Beni eve getirdiği günden beri saçma sapan huylarından vazgeçmişti. Bana bakış şekli bile değişmişti. Artık bana yavşamıyordu. Doğru daha birkaç saat önce kucağına oturtmuştu ama olsun. En azından bir yerlerime dokunmamış, sadece oyunu öğretmekle yetinmişti. İçten davranışları ne yalan söyleyeyim beni de baya rahatlatmışlardı. Hala tetikteydim tabi, ama en azından acaba şimdi ne yapacak diye tedirginlik içinde değildim. Ben gözlerim dalmış düşüncelerimde kaybolmuşken William bana dönüp göz kırparak gülümsedi ve elindeki kumandayla televizyonu işaret etti.
"Hazırsan başlayalım."
*
Film başladığında gayet sıradan gelmişti. El kamerasıyla çekilmişti ve benim bu tür filmlere hiç tahammülüm yoktu. Ancak dakikalar ilerledikçe gerilim artmaya başlamıştı. Öyle ki yatağında uyuyan yakışıklı adam kendisini yiyecek olan hayaleti gördüğünde bütün yuttuğum mısır neredeyse soluk boruma kaçıp nalları dikmeme sebep olacaktı.
Film nihayet bittiğinde ben de bitmiştim. Filmdeki herkes ölmüştü. Bu ne biçim filmdi böyle!
"Beğendin mi?"
William'a dönüp kocaman gülümsedim. Evet, filmde tüm ana karakterlerin ölmesi gerçeği dışında filmi beğenmiştim. Çok esrarengiz bir şeydi. İsa şahidim film hoşuma gitmişti.
İçi boşalmış kaseleri ve bardakları toplayıp makineye koymasına yardım ettikten sonra dişlerimizi fırçalamak için beraber banyoya gittik. Evde iki banyo vardı evet fakat izlediğim filmden sonra kalkıp tek başıma ebeveyn banyosuna çıkacak göt yoktu bende. William yanımda olduğu halde hayalet gelir korkusuyla ikide bir aynadan doğru koridora açılan kapıyı kontrol ediyordum zaten.
Dişleri fırçalama işi de bitip nihayet yatma vakti geldiğinde William kendisini takip etmemi söyleyip yatak odasına çıktı. Odaya girdiğimizde yataktaki yastıklardan birini alıp bana iyi geceler diledikten sonra kapıya doğru yürüdü. Niyetini anladığımda peşinden koşup durdurdum. Evde misafir olan bendim. Birisi koltukta yatacaksa o kişi ben olmalıydım. Zaten adamın koltukları benim yurttaki yatağımdan bile daha konforluydu yani sıkıntı olmazdı benim için.
"Burası senin odan. Koltukta ben uyuyacağım."
Gülümseyip yanağımı sıktı. Buna tepki gösterecektim ama yeterli enerjim yoktu. Onun yerine tip tip bakmayı denedim. Ancak fazla dayanamayıp bakışlarımı kaçırdım. Neden bilmiyorum galiba beynim adam beni evine aldığı için ona gıcıklık yapmama razı olmuyordu. Bu yüzden adamın yüzüne artık uzun bir süre bakamaz olmuştum.
"Cidden koltukta yatmana izin veririm mi sandın?" Diye sordu ve alaycı bir tonla gülüp sırtıma koyduğu eliyle beni yatağa doğru nazikçe iteledikten sonra kapıdan çıktı.
"O zaman beraber yatabiliriz."
Aniden söylediğim bu cümleyle olduğu yerde durup yavaşça geri döndü. Tek kaşını kaldırmış bunu ciddi anlamda söyleyip söylemediğimi anlamak için yüzümü inceliyordu. Şaşırmıştı besbelli. Gerçi ben de şaşırmıştım. O filmden sonra koca odada yalnız kalmak işime gelmezdi. O yüzden bu fikir mantıklı gelmişti ama yüksek sesle söyleyince ne bileyim bana bile tuhaf gelmişti işte.
"Çok ısrar ediyorsan neden olmasın?"
Israr mı? Tamam ulan çık odadan! Ama adam çoktan yatağa atlamış gelmemi işaret ediyordu. Gözlerimi hayvan gibi devirmemin ardından hayalet falan gelmesin diye odanın kapısını kilitleyip ışığı kapattıktan sonra karanlıktan bir el çıkıp beni yakalayıp yemeden şimşek hızıyla yatağa koştum.
"Tişörtümü çıkarmamda bir sakınca var mı?"
Karanlıkta William'a dönüp homurtulu bir sesle onayladım.
"Güzel. Pantolonumu da çıkarmam lazım."
Yatakta oturur pozisyona geçip adama dik dik baktım. Ama o karanlıktan dolayı görmüyordu tabi.
"Çıplak mı yatacaksın kardeşim bu ne?"
Burnundan gülerek yanıtladı.
"Hayır. Baksırımla."
Kendimi ondan mümkün olduğunca uzak tuttuğumdan emin olduktan sonra onayladım. Ama bana değmemesi şartımı da dile getirmiştim tabi. Değmezdi değil mi? İyi kalpliydi ama yavşaktı da biraz. Ama bir şey olmazdı muhtemelen!...
"William!"
Cevap vermek yerine hmm'ladı.
"Bak eğer ben uyurken bana yanaşırsan veya dokunursan seni öldürürüm."
Yine cevap vermeyip, gülmekle yetindi.
Oy verin ve yorum yapın ulaaannn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALIAS (BXB) -TAMAMLANDI-
Action-TAMAMLANDI- *** "Engelimi kaldırmayacak mısın?" Başımı hayır anlamında sallayınca birden ciddileşen tonuyla sordu. "Neden?" Elimde kolamla arkama yaslanıp, "çünkü erkeklerden hoşlanmıyorum" dedikten sonra ekledim. "Ve sen baya baya yavşıyorsun." B...