"Bize bir başlangıç lazım."
Sürpriz yapacağım için çok mutluydum. Çünkü 6. yılımız kutlamak yılbaşına nasip olmuştu. Mutlu ve heyecanlı bi şekilde küçük ama hızlı adımlar atıyordum. eve vardığımda binaya baktım, dairesinin ışıkları yanmıyordu.
" Umarım uyumamışsındır." Dış kapının aynasından kendime göz gezdirdim. Saçım güzel olduğu halde dokunmadan edemedim. Asansöre binmek mi, yürümek mi karar verirken, bi adamın " Efendim Edis" dediğini duydum. Kendi üstüme alındım. Çünkü dünyada bende bir tek Edis ismi vardı. Bu düşünceleri kafamdan atıp, asansöre binmeye karar verdim. Tam kapı kapanacakken bir adam girdi kulağında telefonla, kıyafeti çok şıktı, önemli bir yere gittiği belliydi. bana telefon kulağında "Yukarı mı aşağı mı?," diye sordu hiç beklenmedik bi anda sorduğu için biraz telaşlandım. "Evet." çıktı sadece ağzımdan adam "Evet ne der gibi bakarken düzelttim. " evet, yukarı," diyip kat numarasına bastım. Asansörün yukarı çıktığını anladığım zaman adam birden ismimi söyledi.
" Edis." İşte bu, ruh eşimin en yakın arkadaşı ilk tanışmam."
" Adımı nerden biliyorsunuz?" yüzüme bakmadan konuşmaya devam etti .
" hanımefendi bu dünyada bir tek siz..." tam yüzüme bakarken sustu, yüzümü incelediğini farkettim. Bi bana , bi telefonuna baktı ve asansörden çekip gitti. Ben şaşkınlık içinde ne olduğunu anlamaya çalışırken istediğim katta durdu asansör. Adamın ruh hastası olduğunu düşünerek adımlar attım. İşte ruh eşimin kapısına geldim. Sessiz bir şekilde bana verdiği yedek anahtarı alıp kapıyı açtım. Girdiğim an elim ayağım titredi. Yerde kadın kıyafetleri ve Egemene aldığım pantolon , tişört vardı. koşarak yatak odasına girdim ve işte o , Egemenin kucağındaki kadın ve egemen ikisi birden bana baktı.
"egemen sen ?" kadını kucağında indirerek yanıma gelmeye çalıştı. Ben kapıyı sertçe kapatıp. dış kapıya kadar ağlayarak koştum. Alamadığım oksijen bile onun suçuydu. Yolun tam ortasında konuşmadan yere bakarak sadece yürüyordum.
"Gördüğüm şeyler o, kadar kötü hissettirdi ki. Haddini bile bildiremeden terk etmek istedim orayı ve yaptım," diye bir kuş bile uçmayan bu yolda kendi kendime konuşuyordum. Ne yapıcağımı bile bilmiyordum yolun kenarında, dayanamayıp bi kaldırıma oturdum. Yaşananları kaldıramayacak şekilde yorulmuştu bedenim, kendimi kaldırımın geri kalan kısmına attım. bağırmak istiyordum. gözümdeki yaşlara bardak tutsan hemen dolucak şekildeydi. Hiç bir zaman yılbaşımın bu, kadar kötü geçiceğini tahmin etmiyordum. Kaldırımdan kalkmayı denedim. Kalktığım gibi başımın kötü ağrısı ile karşı karşıyaydım. zombi gibi kambur ve yavaş ilerliyordum. eve gitmek yerine en yakın arkadaşım olan Esra aklıma geldi. Anında açmıştı aradığımda. Hem ağlayıp, hemde burnumu çekerek konuşmaya başladım.
" Esra al beni kurtar burdan, acil gelmen lazım"
" Edis noldu,nerdesin," dediği zaman telaşlanığını anlamıştım. Olduğum yeri söyleyip kapattım telefonu. " Ya sen 6 yılı çöpe nasıl atarsın?," diye yine kendi kendime konuşmaya tekrar başladım. beklemeye devam ederken yağmur yağmaya başladı. " bravo," dedim alkışlayarak " al işte en sevdiğim sarı şemsiyemide almadım," diye isyan etmeye devam ederken sokağın lambaları teker teker sönmeye başladı. " allahım ben ne yaptım." beni aydınlatan doğru yolu bulmamı sağlayan ışıkların hepsi teker teker sönmeye başlamıştı. Tam o zaman anladım karanlığın tam ortasında kaldığımı bu ,beni daha çok üzmeye başlamıştı. Kafamı dizlerimin arasına alıp üşümeyi engellemeye çalışıyordum. Ama oksijen bile alamıyordum. Nefes almam gerekiyordu ama alamıyordum birisi karanlıkta boğazımı sıkıyor ve bırakmıyordu. Bunları kafamda canlandırırken araba ışıkları gördüm. Plakasına bakıp esra olduğunu anlamaya çalıştım. "ees" bi anlamı yoktu her gün beni iş yerinden aldığı için arabanın herşeyini ezbere biliyordum. Ellerimle kollarımı ısıtmaya çalışarak arabaya koştum. Bindiğimde klasik esra beni sorgulamaya başlayacaktı ben anında kestim sözünü, ağzı açık kaldı.
" lütfen evde konuşuruz biraz sessizliğe ihtiyacım var," diyordum ama biraz daha bağırış çağırış olsun istiyordum. Eve gidene aynı şarkıyı dinledik. Çünkü benim en sevdiğim şarkıyd. Bu, şarkıyı arabada ıslanmış, aldatılmış, gözleri kıpkırmızı Edis'in dinleyeceğini düşünmezdim. Gerçi bunların hiç birini tahmin etmiyordum. Arabadan indikten sonra Esra bana sımsıkı sarıldı. Daha kendimi tutamayacak gibi hissettim. Kendimi yere attım ağlayarak.
" 6 yıl diyorum bu, 6 yıl benim için bi heves değildi. Ben inanmıştım ruh eşimi bulduğuma inanmıştım." Esra'da yanıma yatıp dinlenmeme izin vermişti. konuşmadan gökyüzünde olmayan yıldızları izliyordum. " Bak yıldızlar bile bugün gökyüzüne çıkmayı reddetmiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sarı şemsiye
Romansa"Herkes ruh eşine benzer ama bizim kadar değil." Bir ruh eşi düşünün isminiz bile aynı şimdi size birbirimize çok ama çok benzediğimiz ruh eşimle tanışmamızı anlatıcam...