Derin bir nefes alarak büyük kapıdan içeri girdim.Annem ile babamın boşanması yüzünden İngiltere'den Amerika'ya taşınmıştık ve bugün tahmin ettiğiniz gibi okuldaki ilk günüm.
Bahçe'nin kalabalık olmayan bir yerine geçtip banka oturduğumda çevremdekileri incelemeye başladım.Kızların çoğunun makyaj kataloğundan fırlamış gibi olduğuna yemin edebilirim.Erkeklerin çoğu ise bad bay havalarındaydı.Yanıma birinin oturması ile soluma döndüm.
"Meraba" dedi gülümseyerek.Sarışın , mavi gözlü bir kızdı.
"Selam" dedim samimi bir gülüşle.
"İsmin ne? "
"Hannah ya senin? "
"Dulcie " başımı hafifçe sallayıp tekrar önüme ďöndüm.
"Yenisin sanırım.Neden dönemin ortasında okul değiştirdin yoksa atıldın mı ?" dedi sesini incelterek.
"Hayır sadece babam burada daha iyi bir iş buldu.Bu yüzden İngiltere'den taşındık" dedim.
Dulcie hala kendi kendine konuşmaya devam ederken ben şuan bahçedeki herkesin baktığı yere bakıyordum.Kapıdan içeri girmekte olan 5 kişi.Hepsini süzmeye başladım.İki kız üç erkekti.Grup oldukları ve herkesin onlara bakmasından okulun popülerleri oldukları belli idi.En baştaki kız sarışın , uzun boylu , kısa saçlı , kahverengi gözlüydü yanındaki kız ise esmer , düz saçlı , kısa boyluydu.Erkekler'e gelecek olursak biri kıvırcık saçlı , kahverengi gözlü , bir diğeri kumral , yeşil gözlü ve sonuncu ve diğerlerine göre daha arkada duran ise yeşil gözlü rampa saçlı idi.Gözlerimizin buluşması ile gözlerimi hemen kaçırdım.
"Ashley , Gabriella , Sam , Jackson ve Tom " dedi sırayla isimlerini sayarak.
"Beni ilgilendirmez sadece beş kişi aynı anda girince dikkatimi çekti" dedim ona dönerek.
"Onlar okulda olan herkesi ilgilendirir" dedi tek kaşını kaldırarak."Onlar grup halinde takılıyolar.Gruplarının ismi "darkpower".Gizemliler.Okuldaki herkes bir işler çevirdiklerini düşünüyor.Onlardan uzak dur! " dedi sona doğru fısıldayarak söylemişti.Sıkıntıyla onu onayladıktan sonra ayağa kalktım. "Görüşürüz.Sınıfımı bulmam gerek" dedim ve tebessüm ederek okuldan içeri girdim.
Her okulda böyle benzeri bir grup yok mudur zaten ? Söyledikleri kesinlikle abartıydı.Sınıfın önüne geldiğimde içeri girdim.Çok kalabalık değildi.Derse 20 dk vardı.Duvar dibinde dördüncü sıraya geçip oturdum.Sıkılarak başımı sıraya koydum.
Omuzumda hissettiğim el ile hafifçe sıçradım.Başımı sıradan kaldırdığımda gözlerimi kırpıştırıp karşımdaki kıza baktım bu Gabriella'ydı."Sende kimsin ve sıramda ne yapıyorsun? " dedi yüksek sesle.Ayağa kalktım ve sıradan çıķtım. "Özür dilerim ben yeniyim ve senin yerin olduğunu bilmiyordum" dedim bakışlarımı yere indirerek.Beni umursamayıp sıraya geçti.Ne kadarda kibar değil mi (!) Önde boş yer bulup izin isteyerek bir sıraya oturdum.Kapının açılması ile öğretmen olduğu her halinden belli olan 50 yaşlarında , saçları ağırmaya başlamış adam içeri girdi.
*-*-*-*-*-*-*-*
Zilin çalması ile kafamı sıradan kaldırıp sınıftan çıktım.İlk günüm berbat geçiyordu.Daha kötü ne olabilir ki?
Telefonumdan yükselen meledi ile cebimden telefonumu çıkarttım.Annem arıyordu.
"Anne nasılsın?" dedim gülümseyerek."İyiyim tatlım.Müdürünüz az önce beni aradı. Acil imzalamam gereken evraklar varmış.Ona ev işleri ile ilgilendiğimi söyleyince senin beni yerime imzalayabileceğini söyledi.Odasına uğrayabilir misin?" dedi."Tamam.Seni seviyorum" dedim ve cevap vermesini beklemeden telefonu kapadım.Müdürün odasını okula girerken görmüştüm.Zemin kattaydı.Adımlarımı merdivenlere yönelttim.
Kapının önüne geldiğimde çalıp içeri girdim.Bir öğrenci ile sinirli şekilde konuşuyordu.Çocuğu incelediğimde ...... bu Tom'du.O ergen grubundaki.Hafif öksürüp varlığımı belli etmeye çalıştım."Eğer müsait değilse-" "Hayır oturabilirsin Hannah" dedi lafımı keserek.Ona itaat edip oturduğumda Tom'u incelemeye başladım.Boyu çok uzun sayılmazdı , 1,75 civarındaydı.Ellerinde kolunda devamı olduğu belli olan bir dövme vardı ve .. "Hannah beni duyuyor musun?" sesle irkilip hafifçe sıçradım. "Ha? Şey ben özür dilerim." dedim başımı hızla iki yana sallayıp.Tom'da bana bakıyordu.Tanrım rezillik!.Uzattığı evrakları alıp okuyarak imzalamaya başladım. Buradan biran önce çıkmalıydım."Peki sana süre dolduğu halde üç gün daha veriyorum.Yarı dönem ödevini Mrs. Price'ye teslim etmen için" dedi Mr. Carver sesini yumuşatarak."Size yarım saattir anlatmaya çalışıyorum.Edebiyat'tan hiçbirşey anlamıyorum" dedi Tom."O ödevi teslim etmezsen sınıfta kalırsın Tom Lewis !" dedi.O sırada evrakları bitirmiştim.Tom'a bakmamaya çalışarak evrakları hızla teslim edip adımlarımı kapıya yönlendirdim."Bekle!" gelen ses üzerine durup arkama döndüm."Hannah soyadın ne?" "Barnes" dedim kısaca.Yanındaki bilgisayara dönüp birşeylere baktı."Artık sende resmen bu okuldan olduğuna göre yarı dönem ödevini yapmalısın. Süresi bugün bitti ama sana ve Tom'a üç gün veriyorum.Birlikte yapıp teslim edin.Tamam mı?" dedi bakışlarını üzerimizde gezdirip."Peki" diye mırıldanıp kapıdan çıktım.Tom'da arkamdan çıktı. Koridorda ilerlerken kolumdan tutulması ile arkamı döndüm."Ne istiyorsun?" dedi gözlerini gözlerime dikip "Ne?" dedim.Başını hızla iki yana sallayıp gülümsedi."O boktan edebiyat ödevini benim yerimede yapman için ne kadar istiyorsun?" dedi tekrar sertleşerek.Kolumu hızla ondan kurtardım.Acıtmıştı.Kolumu ovuşturdum."Senin yerine ödevini yapmayacağım" dedim sakin kalmaya çalışarak."Sen kiminle konuştuğunun farkında mısın? Ben Tom Lewis ' im " dedi yaklaşarak."Sende ergen grubunda umrunda değil.Sizden korkmuyorum" dedim bu sefer ben ona yaklaşarak.Kahkaha attı.Sesi boş koridorda yankılanıyordu."Wooww böyle birşeyi ilk kez yaşıyorum" dedi.Cesaretli olmanı sevdim" dedi çenemi tutarak.Elimle elini itip uzaklaştım.Son kez bana bakıp arkasına dönüp yürümeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzak Dur !!
Teen Fiction" Seninle olursam tehlikede olacağım , canım yanacak , sürekli endişe içinde olacağım büyük ihtimalle pişmanda olacağım ama seni ne olursa olsun bırakmayacağım Tom Lewis ! Seni Seviyorum "