44.bölüm

4K 410 53
                                    




Zeliş ve oğulları ,Meryem ananın evinde güzel bir kahvaltı yapmıştılar.Ama kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.Ara ara Zeliş içini çekiyor ,çocuklar hemen annelerinin yüzüne bakıyordu.Zar zor toplanıp kalktılar sofradan.

Gelini topladı sofrayı,Zeliş'in yardım etmesine izin vermediler.
" bacım sen dinlen ,biz toplarıh "

"Sağolasız,sizede zahmet verdik.Hakkızı helal edin"

"Zeliş ,bene bah!sen bu evin kızısan,bundan bele,bu uşahlarda bizim uşahlarımız.Sen tek değilsen biz varıh "

" Meryem nene,Salih emim de var .Hem o bize cam getireceh takmaya.Bizi de çok sevir Emin'im."

" He nene ,gardaşım essah diyir,hem anamıda üzmiyeh diye bizi tembihlir "

Diye çocuklar kendilerince sohbet ettiler.
Onlar bunları anlatırken Meryem ananın aklında fikirler uçuşmaya başladı.Gelini ,Salih için yengelerinin kız bakmaya gittiklerini ,evlendireceklerini söylemişti.Düşündü biraz ...
İçinden konuşuyordu kendi kendine "Salih alsın işte Zeliş gelini.Daha iyisini mi bulacaktı sanki."

" He,he ,bu ey ey"

" Bişey mi dedin bana Meryem anam"
" Ha !yoh yoh sene demedim kızım."

Zeliş oğullarını alıp evlerine gelmişti.Çok düşünceliydi kadın.Artık yorulmuştu,mücadele gücünü kaybettiğini hissediyordu.
"Ah Haydarım ah!beni kimlere koydun gittin sen?"

Salih camları almış tren ile köye dönüyordu.Elinde de yeğenlerine aldığı agide şekerleri sıkı sıkı tutuyordu.Birer çiftte lastik ayakkabı almıştı hepsine.Ayaklarında giydikleri lastikler yırtılmış her yeri dökülüyordu.Kimbilir kimin eskilerini giyiyordu zavallılar.

Geceyi handa geçirdiğinden uykusunu rahat almıştı.Yol boyu yengelerinin onun için bulduğu gelin adaylarını düşündü durdu.Acelesi yoktu ama artık evi ayırdığına göre eve bir hanım gerekli diye düşündü.Artık kimseye yük olmamalıydı.Belki Zeliş ile de iyi anlaşır ona da yoldaş olurdu.En iyisi kestirip atmamak hemen diye düşündü.

Zeliş oğulları ile beraber Haydar'ın kabrine gelmişti.Önce bir Yasin 'i Şerif okudu,oğullarına da dualar okuttuktan sonra istemsiz olarak başladı ağlamaya kadın.

"Ah kocam!ah yarim!nerelere gettin sen?yavruların ,sevdiğin burda ne hallere kaldı bilir misin sen?Ne olur bizide al yanına sevdam.Artık bittim ,dayanamıyorum.Ben suçsuzum,kimseye birşey etmedim ama herkes beni kötü belledi.Yavruların aç susuz ,ne olur al bizide yanına!Sen Zeliş'ine kıyamazdın.Eller çok kıydı sevdana kocam.Biz çaresiz kaldık burda,kimsesiz kaldık......."

Zeliş yine kendinden geçinceye kadar ağlamıştı mezarın başında.Çocukları da analarına eşlik etmişti.Zavallı çocuklar mezar deyince akıllarına sadece deli gibi ağlamak geliyordu.

O gün öylece geçmişti.Salih ise son gecesini geçirecekti ağabeylerinin evinde . İçinden bari bu akşam bi kıyamet kopmasa diye geçiriyordu.
Ama ne mümkün.Kuma savaşları biter mi hiç bu evde asla.Gülizar halen kadını kabullenmemekte kararlı idi.İkinci bebeği gelecek diye deliriyor, her fırsatta kavga çıkarıyordu.

Salih'inde ağzını bıçak açmıyordu.Bir an önce kendi evinde yatıp kalkmalı hatta yemeklerini bile ayırmalıydı.O bunları düşünürken en büyük ağabeyleri ;
"Yeter artıh,edep biraz yav!Sen de aldın getirdin bu gızı attın karın önüne .Hergün hergün kafamızı beynimizi .........yorlar.İkisine de topla bah yohsa gönderecem hepizi bu evden."

Salih sabah namazı ile kalktı ,evinin bütün camlarını taktı,son yapacaklarını yaptı,Zeliş gelinin de camını takmalıydı.Eline aldı camı çıktı hayatın içinden.Zeliş gelinin evinin sıvaları dökülmüştü."Allah Allah ben ölçü alırken de böylemiy di ki acaba diye düşündü.Neyse artık müsait bir günde burayı da sıva yaparım diye düşündü.Camı takabilmesi için içeriden bu bezlerin kaldırılması gerektiğini gördü.Seslenmeye başladı;"Zekeriya,Halil!"
Uzun süre ses gelmedi ,tekrar bağırdı adam;
"Halil!"
"Zekeriya "

ZELİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin