İki hafta aradan sonra yeniden İstanbul' a dönme kararı aldığımızda yayla evinde ki eşyalarımı toparlayıp son kez eve bir göz attıktan sonra beni salonda bekleyen Bora ve Bade ile evden çıktık. Nihat amcam işleri dolayısı ile bizden önce İstanbul'a gitme kararı almıştı.
Kapıyı kilitlerken iki yıl boyunca beni her şeyimle kabul eden bu yayla evine son kez uzaktan baktığımda tekrar görmeye geleceğimin sözünü verip tepeden ağır ağır inmeye başladık. Ama bu kez yanımda sevdiğim adam ve ailem dediğim en değerli dostum Bade vardı. Artık bütün o günler geride kalmıştı. Kendimi o kadar mutlu ve huzurlu hissediyordum ki. Sanki bir an bir şey olacak ve bu anın büyüsü bozulacakmış gibi mutluluğumu içimde yaşamaya çalışıyordum. Biri duyacakta her şeyi mahvedecekmiş gibi.
Ama ne olursa olsun mutluydum. Sanki ikinci kez yaşama hakkı verilmiş gibi. Belki de bu son yaşadıklarım benim bilmem kaçıncı miladım olmuştu. Bütün yaşadıklarımı arkama dönüp şöyle bir baktığımda iyi ki de yaşamışım diyorum belki de evet anne ve babamın şu an yanımda olmasını ve mutluluğumu onlarla birlikte paylaşmayı çok ama çok isterdim ama biliyorum ki eğer onlar da bu halimi görselerdi çok mutlu olurlardı buna kalpten inanıyordum. Ve bugün bir şeyleri başarmışsam eğer onların bana öğrettikleri sayesindeydi.
Son kez arkama bakıp yüzümü Bora' ya döndüğümde büyük bir tebessümle, "Teşekkür ederim." Dedim.
O da aynı tebessümle karşılık vererek, "Asıl ben teşekkür ederim. Hem bana babamı geri getirdiğin hem de beni geri çevirmeyip hayatında bana da yer verdiğin için." Dedi.
Sonra kolunu omzuma attı. O sırada Bade bize mutlulukla bakarken tepeden aşağıya indik. İndiğimizde bizi Bora' nın arabası karşılamıştı. Koşarak ön koltuğa bindim ve radyodan güzel bir müzik açtıktan sonra koltuğa kurulup onların binmesini bekledim.
"Koşmana gerek yoktu. Zaten senin yerin belli." Bora' nın sözüyle gözlerimi camın diğer yanına çevirip etrafı izlemeye başladım. Şu an da gülümsediğini hissedebiliyordum. Hayatım bu iki hafta da ne kadar da değişmişti. Sanki bu bana biraz fazla lüks gibi geliyordu.
O sırada Bade bana baktığında gözlerin de sanki kızını evlendiren bir annenin mutluluğu vardı.
****
Saatler sonra nihayet Istanbul' a geldiğimiz de Bora beni ve Bade' yi iki yıl önce bıraktığım evin önüne getirmişti. Derin bir iç çekip arabadan indiğimde son iki yılda sokağın bir hayli değişmiş olduğunu gördüm ya da ben öyle zannediyordum.
Ben sokağı incelrken Bora yanıma gelip izlerken, "Uzun zaman oldu ha." Dedi.
"Evet, iki yıl oldu. Belki iki yıl öyle çokta uzun bir zaman değil belki ama benim için oldukça uzundu. Ama artık sen varsın." Dedim yüzüne bakarak.
"Bu arada biliyor musun hâlâ senin Nihat amcamın oğlu olduğuna hayret ediyorum. Ne kadar da tuhaf. Sanki her şey seni bana çıkarıyormuş gibiydi."
"Evet, dediğim gibi ben seni başından beri biliyordum ama bir gün karşına nasıl çıkacağım konusunda biraz çekimserdim sanırım." Dedi. Başını kaşıyarak.
Başından bugüne kadar kendimi hep yalnız olduğumu düşünüyordum. Ama meğer benim yanımda olmaya çalışan ve bana bir aile olan meğer ne çok insan varmış. Nihat amca ile başlayıp, Bade ile devam eden ve sonunda da Bora ile son bulan. Bakalım beni bundan sonra neler karşılayacaktı. Aslında artık hayatımda olan şeylere şaşırmayı çoktan bıraktığımı sanıyordum ama yanılmıştım hâlâ karşıma çıkan olayalar karşısında şaşkınlığımı saklayamıyordum.
Bora saatine bakıp, "Artık gitmem gerekli ama daha sonra yeniden geleceğim. Bundan sonra seni bırakmaya niyetim yok." Dediğinde sarılıp, "Benim de." Dedikten sonra arabaya binip gidişini izledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Operasyon: Mühendis (Tamamlandı.)
General FictionNihat Öztürk adında ülkenin önemli bir mühendisi, yıllar önce bir uçak kazasında kaybolur ve herkes onun öldüğüne inanirken bir gün geçmişte tanıdığı ve ona yardım ettiği genç bir mühendis olan Asya şans eseri bir iş gezisinde onun yaşadığını öğreni...