Barış uyurken yemek hazırlamıştım. Yanına gittiğimde yavaşça üzerine çıktım. Ellerim boynunda gezinirken beklemediğim bir anda hızlı bir şekilde beni üzerinden itip hafifçe doğruldu. Boynunu tutarken ona baktım. O da bana baktığında beni kendine çekip sıkıca sarmıştı. "İyisin değil mi? Özür dilerim. Rüyamda ölüyordum Nisa, öyle elini boynumda hissedince şey oldu." "İyiyim. Biraz ani oldu tabii." "Özür dilerim." Barış beni sıkıca sararken boynuna bir öpücük bırakmıştım. "Ben de mavişime yemek hazırlamıştım. Uyandırayım dedim ama..."
"Ya sen yemek mi hazırladın bu ellerinle? Yerim ben o parmakları." Parlaklarımı öperken gülümsedim. "Korkunç bir rüya mıydı?" "Sen yoktun... Senin olmadığın her şey korkunç. Sensizlik korkunç." Ben Barış'a bakarken o inatla anlamazlıktan geliyordu. "Kimi gördün?" "Babamı... Ama yemek yemeyecek miyiz? Ben acıktım." Barış'ı kendime çekip dudağına uzun bir öpücük kondurdum. "Kötü şeyler bu aralar bizi bırakmıyor." "Ama hepsi bir kâbus Nisa. Ve sen yanımdasın. Sen yanımdayken benim her şeye gücüm yeter." Dudaklarıma minik bir öpücük kondurduğunda üzerime bakıp gülümsedi. "Aferin hırkanı giymişsin."
Barış'a yaklaşıp kulağına fısıldadım. "Ama tişört giymedim." Bana bakarken derin bir nefes almıştı. "Bakayım mı ben bir? Yanlış anlama emin olmak için..." Omzuna vurduğumda güldüm. "Terbiyesiz adam." Barış gidecekken onu durdurdum. "Şaka yaptım gel bak." Barış bana bakarken derin bir nefes alıp hırkamın düğmelerini açtım yavaşça. Barış bana bakarken derin bir nefes almıştı. "Yemeği boşverip direkt tatlıya atlayabilir miyiz acaba?" Vücuduma bakıp gülümsedim. "Tatlı ben miyim?" "Değil misin?" Barış vücudumu izlerken gülümsedim. "Ama bebek de acıktı."
Barış göğüslerimin üzerine öpücükler bırakıp hırkamın düğmelerini tek tek iliklemişti. "Oh valla bacakları da açmışız. Hasta olacaksın diye ödüm kopuyor ödüm." Barış'ın yüzünü okşarken gülümsedim. "Korkma. Ben çok bunalıyorum çok sıcak. Ben çıplak yatsam yine terlerim." "Ben yazın ne yaparız çok merak ediyorum. O zaman bebek de tam büyümüş olacak." "Hii. Barış ya erken doğarsa? Çok çirkin çok küçük bir şey olur. Ben dokunamam ona." Barış'ın elini alıp bacak arasına oturup yerleştim.
"Ona erken gelmemesi gerektiğini ben söyledim ama sen de söyle." Barış yanağıma bir öpücük kondurduktan sonra da karnıma eğilip bir öpücük kondurmuştu. "Anne ve baba zaten çok korkmuş ne yaptıklarını anlamıyorlar. Sen de erken gelip bizi daha da korkutmak yok. Çok sağlıklı ol kızım. Dünyanın en güzel bebeği olacağına eminim. Çünkü annene benzediğini biliyorum." "Hayır sana benziyor." Barış gülerken bana bakarken ona iyice yaslanmamla inlemişti. Bu durum hoşuma gitmişti tabii. Başımı geriye doğru atarken Barış da öne doğru eğilmiş ve dudaklarımız birleşmişti.
Benden ayrıldığında ise derin nefesler alırken başımı göğsüne yasladım. Elleri bacaklarımı okşuyordu bir yandan da. Beni kendine iyice yaslarken ikimiz de inledik. Barış'ın kucağından kalkıp hızlı bir şekilde mutfağa ilerlerken verdiği nefesleri duyup kıkırdadım. Ben masaya oturmuş beklerken gelen Barış'ı görünce derin bir nefes aldım. Şuan daha mı yakışıklıydı bu adam? Dudağıma bir öpücük kondurduktan sonra karşıma oturmuştu. Aklımdan geçenleri şimdilik bir kenara bırakıp yemekleri tabağa koyarken gülümsedim. "Bakalım beğenecek misin?" Evet ilk defa akşam yemeğini hazırlayan ben olmuştum. Bu hayatımda kendi başıma hazırladığım ilk akşam yemeği de diyebilirdim.
Barış yemeğin tadına bakarken nefesimi tutmuştum. Başını masaya yaslarken ona baktım. "O kadar mı kötü?" "Ya kadın sen bir konuda kötü ol be bir konuda. Çok güzel olmuş şuan yemeye kıyamıyorum." "Ya dalga geçme çok mu kötü?" Yemeğin tadına bakarken gözlerim büyümüştü. "Bunu ben mi yapmışım ya ne güzel olmuş bu. Ah işte harika bir insanım." "Öylesin. Kilo alırsam da suçlusu belli oldu." "Merak ettim ben sana çok güzel bir enerji atma taktiği göstereceğim. O korur fiziğini." "Seni seviyorum Nisa'm." "Ben de seni seviyorum." Barış yemeğini yerken onu izleyip gülümsedim. Bu adam gerçekten mükemmeldi. Sonra kendimi toparlayıp yemeğimi yedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MECZUP
Fanfictionİki hasta ruh birbirinde tedavi olabilir miydi? Kim bilir belki de her şeyin ilacı bazen zaman değil, seni sevecek bir kişidir. "Bu iyiydi işte. Seninle eğleneceğiz biz bundan eminim artık." "Burada fazla kalacağımı zannetmiyorum."