SÜRPRİZ MADAFAKA ERKEN BÖLÜM ŞEYSİİİİİ!!! VE DUYURU:
Bir önceki bölümde neden bu kadar tepki aldım bilmiyorum, bunu buraya da yansıtmak istedim. Başından beri kitabın konusu bu şekilde sert işlenmiş bir ilişki iken neden önceki bölümde Kyungsoo'nun yaptıklarından hoşlanmadınız mesela merak ettim...
...............
Kim Jongin, Fransa'nın iç açıcı havası altında parlayan güneşin etkisi ile gözlerini açarak rahat yatakta gerinirken, bir elini saçlarına attı ve elini kaldırmasıyla hissettiği hafif sızı ile kafasını eğerek kurumuş kan lekelerinin yer edindiği köprücük kemiklerinde gezdirdi mahmur gözlerini. Canı acımıyordu ve sanki bu biraz şey, hoş gözüküyordu. Onun imzasını taşımak, bir bakıma hoştu....
Öte yandan yanındaki boşluk kendini belli ederken kafasını o tarafa çevirdi ve boş yatağa baktı, duyduğu narin ses ile kendine gelerek kafasını kapının olduğu tarafa çevirdiğinde, hafifçe gülümsedi ve bir elini dudaklarının üzerine kapattı.
"Dünyanın en güzel adamına, yapabileceğim en güzel kahvaltıyı getirdim. Günaydın bebeğim..."
Ve küçük olan kafasını yastığa gömerek utancını gizlemeye çalışırken, ensesinde, boynunda ve saçlarında gezinen narin öpücükleri hissettiğinde, kuş tüyü yastık ağzını kapattığı için boğuk çıkan sesi ile konuştu.
"En son bir otelde bu şekilde kahvaltı yaptığımız zaman ne olmuştu hatırlıyor musun?"
Kafasını yastıktan kaldırdı ve bir elini sevgilisinin ensesine atarak onun dudaklarını nazikçe öptü, geri çekilirken kendi dudakları üzerinde dilini gezdirdi ve ekledi anıları bir bir depreşirken.
"Seninle aramız şuanki gibi değildi ve ben kahve yaparken bardakları kırıp o cam parçalarının üzerine düşmüştüm. Sonra sen ellerime pansuman yapmaya çalışmıştın, hatta benden ilk defa o zaman özür dilemiştin."
Kyungsoo onun cümlesini bölerek konuştuğunda ise, birlikte koca bir kahkaha bıraktı odaya huzurlu çift.
"Sonra sen de bayılmıştın falan..."
Ve gülüşleri iç çekmelere döndüğünde, komodinin üzerine bıraktığı tepsiyi eline aldı esmer olan, içi lezzetli kahvaltılıklarla dolu tepsiyi küçüğünün kucağına bırakırken kahvaltılıkların yanında bulunan kremi eline aldı ve salladı havada birkaç saniye.
"Ağrı kesici krem aradım senin için ama bulamadım, ben de lezbiyenlerin yanına gittim uyuyorlardı, ben diyorum artık inkar da edemez kremini de buldum orospunun, bir de sürpriz yaptım onlara hehe"
Jongin, onun Sehun'u bir çocuğun kardeşini çikolata çalarken yakalayıp annesine ispiyonlar gibi kendisine isliyonlamasını umutsuzca gülerek izlerken, bir parmağını kaldırdı ve susturdu Kyungsoo'yu.
"Bebeğim birşey diyeceğim ama, aynısını sen de yaşadın unutuyorsun sanırım, onların özel hayatından bize ne? Hem ne sürpriz yaptın ki sen onlara?"
Kyungsoo duyduğu cümle ile çocukça sızlandı ve cevap vermeden tepsideki
çatala attı elini, Jongin hala gülmeye devam ederken, bir peynir parçasına batırdı çatalı ve küçüğünün ağzına itti tekrar hoşnutsuzlukla sitem ederken."Gülme şöyle salak gibi sinirlerimi bozuyorsun çocuk, çakacağım ağzına bir tane şimdi..."
Ve Kim Jongin'in gülümsemesi domuz sesleri çıkarmaya başladığı kahkahalara dönerken, gülüşlerinin arasından zorlukla konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Caliente (Dokai) ✔️
Fanfiction"Ben yokken sen uslu muydun?" Kyungsoo bileğinden Rolex'i yavaşça çıkarırken kapıya yaslandı. Gözleri itaatkar bir şekilde önünde oturan genç erkeğe yapıştı. "evet" "bana düzgün hitap et" "e-evet baba" Jongin usulca sızlandı. {Yetişkin içerik} (Yan...