|Gulf|
Mantıklı gelmiyordu. Mew'un 1 ay kadar önce yaptığı açıklama hiç mantıklı gelmiyordu ve 1 ay -belki de daha fazla- olmuş olmasına rağmen aklımdan asla çıkmıyordu. First hâlâ benden kaçıyorken Mew'un anlattığı kadar yüzeysel bir olayın gerçekleştiğine inanmıyordum. Onun bahsettiği gibi yalnızca yakın arkadaşına ihanet etmiş olduğuna inanmamı beklemesi de ayrı bir garipti zaten. Cidden, ben kimle yaşıyordum? Gülüşü içimi ısıtmaya yeten bu çocuğun artık beni korkutuyor olduğunu kendime itiraf etmem bir ayımı almıştı çünkü onun kötü şeyler yapmış olabileceğine inanmak istemiyordum. Kafamı kemirip duran düşüncelerimden yan masada oturan Mew'un kalemini yere düşürerek çıkardığı sesle irkilip sıyrılmıştım. Son yarım saattir aynı paragraf sorusunu okuyup zerre kadar bir şey anlamamış olduğumu fark etmem bu kadar düşüncenin yanında kendime de sinirlenmeme neden olmuştu.
Mew: ''Ses için özür dilerim, diyecektim. Sen iyi misin Gulf?''
İyi mi? Cidden mi?
Gulf: "İyiyim, bir sorun yok."
Önümdeki kitaba dönüp sorulara bakmaya devam ederken beni izlediğini anlayabiliyordum. Yanıtıma inanmadığı çok belliydi ancak uğraşasım da yoktu çünkü bana gerçekleri yansıtıp yansıtmayacağına hiçbir biçimde emin olamıyordum.
Yarım saatin ardından çalışma molası verdiğimizde yurdun bahçesine inip biraz hava almak istediğimi fark ettim. Cidden, açık havada derin bir soluk alıp vererek zihnimi az da olsa bu düşüncelerden arındırabilmek şu an en çok istediğim şeydi. Ayağımdaki terlikleri çıkarıp oda kapısının arkasındaki ayakkabılıktan ayakkabılarımı alıp giydim ve asansörün gelmesini beklerken cebimdeki telefonu elime alarak kulaklığımı taktıktan sonra kafamı dinlememe yardımcı olacak bir şarkı seçtim, ardından yanan kırmızı ışığıyla kata vardığını belli eden asansöre binip birinin üst katlara basmasına müsaade etmeden aceleyle '0' tuşuna bastım. Kat numaralarının teker teker eksildiğini izlemek terapi gibi geliyordu ilginç bir biçimde. Sonunda giriş kata inen asansörün kapıları açıldığında hızlı adımlarla bahçeye geçip boş bir çardak ya da bank olup olmadığına göz gezdirdiğimde boş bir yer olmamasını canımı sıkmıştı. Yalnızca tek bir bankta bir kişinin bankın en köşesinde oturduğunu gördüğümde benim de öteki köşeye oturmamda herhangi bir sakınca olmayacağını düşündüm. Neşeli bir kahverengiye boyanmış tahta bankın diğer tarafına geldiğimde yine de sormadan oturmak istemediğimi fark ettim. Kulaklığımı çıkardım ve bankın diğer ucundaki kişiye seslendim.Gulf: ''Pardon, tanıdığınız biri gelecek mi oturmak için, yoksa boş mu?''
Kucağındaki deftere bir şeyler karalayan çocuk ona seslenmemle başını kaldırıp bana baktığında benden büyük olduğunu tahmin etmem uzun sürmese de o herhangi bir şey belirtmeden bir şey demek istemedim.
Banktaki Çocuk: ''Kimse gelmeyecek, oturabilirsiniz.''
Hafifçe gülümseyerek teşekkür ettiğimi belli ettikten sonra bankın bir kenarına oturdum ve kulaklığımı takarak müzik eşliğinde etrafı incelemeye başladım. Bir ara gözüm hafifçe yanımdaki kişinin önündeki kağıda takıldığında birkaç aşamalı bir olaylar dizisi üzerine bir çizim yaptığını fark ettim. Ne olduğunu anlamaya çalıştığım süre içinde çok bariz bakmış olacağım ki bana dönüp gülümsedi ve üzerine yazdıklarını son kez düzeltip altına da adını içeren bir imza attıktan sonra kağıdı koparıp bana doğru uzattı, ardından gülümseyerek banktan kalktı ve elindeki eşyaların bazılarını kolunun altına sıkıştırarak hızlıca içeri yöneldi. Daha ona seslenip teşekkür etmeme fırsat kalmadan yurdun içine girdiğini fark ettim. Kim olduğunu bile bilmediğim bu kişi ile neden böyle bir şey yaşamış olduğumu çözemesem de üzerine daha fazla düşünmeden önümdeki kağıda döndüğümde çizimlerin ilginçliği çarpmıştı gözüme ilk olarak. İnsan figürü olduğu anlaşılsa da tam tamına bir biçimi olduğu söylenemeyen bu çizimlerdeki kişi, etrafındaki kendisine doğrultan tüm uyaran parmakların esaretinden aşama aşama kurtuluyordu görünen o ki. Gözyaşlarından oluşturduğu girdap ile kurtarıyordu kendini. Altına düştüğü nota gözüm ilişti bir anda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
F.F.F
FanfictionHomofobinin salgın hastalık gibi yayılmaya başladığı ve işlerin daha iyiye gitmeyeceği aşikâr olan bir toplumda benliklerini ne kadar gizleyebileceklerini çözemeyen iki kişi. İkisinin genç yaşlarda bir araya gelebilmesi kesinlikle tesadüf değil, bu...