ACI

58 9 2
                                    

multimedia: Melis    Seksendört- Ellerin Nerde

''Ne yapıyorsun?delirdin mi ya!'' gözlerim bu acının kaynağı olarak dolmaya başladı.Ben ne yapacağımı bilemez haldeyken gerçekten patates olduğumu düşündürdü bu adam.Şuan vücudumuzun birbirine temas ettiğini düşünmeden beni yaralayan bu adamın masum olduğunu düşünürken ne kadar da yanılmışım değil mi? Karanlık bir yolda giderken gördüğüm ışık parçası zannettim oysa ki. siyahın hakimiyetini kuran bu çocuk aralıksız yağmurun ardından bakan koca bir katili anımsatıyordu.Benim karanlık dünyamda yalnız olduğumu düşünmeden.

           Hayatım da hiç kimse beni tam olarak tanımıyordu.Kimse,bu vücuda sahip olan insana istediği yardımı edemiyordu.Bilmiyorlardı ki içinde patlamaya hazır olan bir yanardağ'ın olduğunu.Ben kendi savaşımda bile kendimle mücadele ederken,onlar anlamayacaklardı.

       'kimse içinde ki doğa olaylarını bilemez ki.'

           Ateş'in bu ani çıkışı karşısında bir balon gibi sönmüştüm.Ateş'i kendimden uzaklaştırmaya çalışıyordum ama her hareket edişimde cam daha da tenime batıyordu.Ben ne yapacağımı,buradan nasıl kurtulacağımı düşünürken kapı birden ardına kadar açıldı ve içeri Berk girdi.Görüş alanında direk bizi gördüğü için önce afallayıp bir süre yerinde durdu.Gözlerini gördüğü sahneye alıştırmaya çalışıyordu sanki.Sonra bir şeyleri yeni idrak ediyormuş gibi şaşkınlıkla yanımıza  koşarak Ateş'i ayırmaya çalıştı.

''Abi ne yapıyorsun? bırak kızı.'' Ateş'in yüzünde milim hareket yokken birden elini elimden ayırdı ve aşağı kata doğru indi.Ben elimin acısıyla hareket edemezken Berk yanıma gelip elinde ki mendille avucumu silmeye başladı.

''Ne yaptın da böyle sinirlendi?''

''Sadece fotoğrafa bakmak istedim gerçekten.Çerçeveyi kırmak istemedim ama bu kadar abartacağını nereden bilebilirim ki?''

''Sen masada ki çerçeveyi kırdın öyle mi?''  elime uyguladığı baskıdan dolayı yüzümü buruşturdum.Başımı yavaşça sallayıp Berk'i onayladım.

''Seni öldürmediğine dua et.'' Bu insanlar teselli cümlesi nedir bilmiyorlardı herhalde.

''Pardon?'' diye sordum.

''O çerçevede ki kişi Ateşin ikizi Fırat. 3 yıl önce bir trafik kazasında öldü.O çerçevede ikizinden kalan tek hatıra.Kız arkadaşım da çerçeveye bakmıştı,pezevenk onu dövdü.Onun yüzünden ayrıldık.''

 Şaşkınlıkla gözlerim büyürken gerçekten ne kadar kötü bir hata yaptığımın farkına vardım.Hayatında ki en değerli eşyayı az önce kırmıştım.Bu arada çerçevede ki mavi gözlerin Ateş'le benzerliğini de şimdi anlamıştım.Ateş'in ikizi vardı ama üç yıl önce ölmüştü.Benim babamın öldüğü sene.Bir trafik kazasında ölmüş,benim babamın öldüğü gibi.

''Şimdi nereye gitti?''

''Aşağıdadır,rahatlamaya çalışıyordur.Fakat rahatsız etmemeye çalış.Sinirlendiği zaman gerçekten gözü görmüyor bu çocuğun.'' Başımı sallayıp bende az önce Ateş'in indiği merdivenlerden inmeye başladım.Acaba nasıl rahatlamaya çalışıyor? Ben mesela müzik dinleyerek rahatlayabiliyorum. Zor zamanlarım da müzik benim tek ilacım oluyor.Kapıyı çalmadan içeri girdiğim için ilk önce gördüklerimi anlamaya çalıştım.Sonra hızla koşup Ateş'i döven çocuğu itmeye başladım.Ateş bir duvara

yaslanmış ,gözleri kapalı bir halde duruyordu.Karşısında da aynı yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim bir adam Ateş'i yumrukluyor,hiç acımadan dövüyordu.Şaşırdığım kısım Ateş'in hiç karşılık vermeden durmasıydı.Adamı itmeye çalıştığım için bir an duraksadı.Gözleriyle 'ne yapayım?' dercesine bakış attı.Ateş hiç bozuntuya vermeden

Ateş düştüğü yeri yakar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin