Boyun Eğmemek Part2

1.7K 90 22
                                    

Çok uzun bir bölüm sizleri bekliyor. Keyifli okumalar diliyorum herkese. 

Ayrıca bu bölüm bu zamana kadar yazdığım en çok içime sinen bölüm oldu. satıra aralarında yorumlarda buluşalım lütfen.

Sabah kapının kırılırcasına çalmasıyla uyanan Eda ve Serkan oldukça korkmuşlardı. Serkan kapıya bakmak için üstüne hızlıca bir şeyler geçirdiğinde Eda da merakla arkasından inmişti. Kapıyı açtıklarında içeriye bir anda Engin, Pırıl, Leyla, Erdem ve Balca dolmuştu. Eda yeni uyanmanın verdiği şaşkınlıkla ortalığa bakarken Serkan nasıl bu saate kadar uyuduğunu sorguluyordu. Çünkü saat 10'u geçmişti ve şirket büyük bir krizin eşiğindeydi. Sonrasında Eda'yla rahatsız edilmemek için telefonlarını kapattıkları aklında geldi. Ama iş işten biraz geçmişti sanırım. ''Abicim senin karakola düşmeni biri sızdırmış. Bütün haber sitelerinde adın geçiyor. Bunu duyan bütün şirketler işlerini bizden çekmek istiyorlar. Birkaç tanesi kapıya dayandı bu sabah. Senin aklandığını söyledik ama telefonlarına cevap vermeyince bize inanmayıp çekip gittiler.'' demişti Engin. Engin bile panik olduysa gerçekten sorun büyük diye düşündü Serkan. ''Tamam sakin olalım. Her şeyin bir çözümü bulunur sonuçta. Balca güzel bir basın toplantısı hazırlar. Zaten çalıştığımız çoğu kişiyle uzun zamandır irtibat halindeyiz. Herkes seni tanıyor. Kısa sürede halledilir.'' demişti Eda yine iyimserliğini konuşturarak. Ama Serkan bütün bu duyduklarından sonra panik olmuştu. ''Biz şu üstümüzü değiştirelim geliyoruz. Sizde hemen çıkın. Şirketi boş bırakmaya gelmez bu sıralar. Herkes orda olsun.'' demişti ve koşarak odaya çıkmıştı. Eda ise evdekileri yollayıp kapıyı kapatmış ve Serkan'ın arkasından üstünü değiştirmek için o da odaya çıkmıştı.

Şirkete girdiklerinde herkes nefes bile almadan çalışıyordu. Semiha Hanım onları kapıda karşılayıp Serkan'ın sorumsuz bir patron olduğunu ima ederek derhal toplantı istedi. Eda gözlerinden ateş saçarak babaannesine bakarken Serkan Eda'nın elinden tuttu ve çekiştirerek odaya soktu. Diğerleri de hızla peşlerinden girdiğinde Serkan Eda'nın kulağına ''Ne derse desin sakinliğini koru sevgilim'' diyerek yerine geçti. Semiha Hanım söze ''Geçmiş olsun '' diyerek başladı. ''Dün çıkan haberler şirketin itibarını yerle bir etti. Çalıştığımız bütün şirketler projelerini başkalarına devretmeye başladı bile. Böyle giderse kısa sürede iflasımızı açıklamaktan başka şansımız yok. '' diyerek devam etti. Serkan da bütün bunların farkındaydı. ''Balca hızlı bir şekilde bir basın toplantısı ayarla. Gerekli açıklamanın yapılacağı yönünde. Soru kabul etmediğimi özellikle belirt. Eda senin elindeki işlere ful konsantre olmanı istiyorum hatta Pırıl'la koordineli ilerleyin. Bende size yardımcı olacağım. Elimizde kalan tek işe en iyi şekilde yüklenelim. Bunun haricinde Engin sabah gelenlere teker teker ulaş ve benim bizzat konuşmak istediğimi söyle. Pırıl sen projeye ek olarak etrafımızdaki işleri bir kovala. Belki bizim için bir şeyler çıkar.'' demişti. Tam herkes onaylayıp kalkmak üzereyken Semiha Hanım ''Aslında elimde güzel bir iş var. Ama bunun için öncelikle Eda'yla konuşmalıyım'' dediğinde Eda dışında kimse nedenini anlayamamıştı. Eda kafasıyla onaylayıp ayaklanan babaannesinin peşine düştüğünde herkes şaşkın bir şekilde birbirlerine bakıyorlardı.

Semiha Hanım odasına girdiğinde direkt olarak masasındaki tabletine uzanmıştı. Serkan'ın yayılan haberlerinin taslaklarını açıp Eda'nın önüne koyduğunda Eda artık sinirlerine hâkim olamıyordu. ''Sana ayrılmadığınız taktirde Serkan'ın işini bitireceğimi söylemiştim sen ise ayrılmayı geçtim evinden çıkmıyorsun. Anneni ve babanı öldüren bir Bolat'ken başka bir Bolat'ın yanında nasıl huzurla uyuyabiliyorsun. Baban görse kahrından ölürdü.'' diye hiddetle bağırmıştı Semiha Yıldırım. Eda söylediklerinin ağırlığı altında kalırken direnmekte kararlıydı. ''Sen ailemi ölüme terk ettiğinde, bizi yok saydığında ben nasıl küçük bir çocuksam Serkan'da çocuktu. Onun bu işlerle hiçbir alakası yok. Kendi yaptığın hataların suçunu başkasından çıkartmaya çalışıyorsun Semiha Yıldırım ama olmaz öyle şey. Annemi de babamı da sen öldürdün. Babamı terk edip bir de üstüne bütün işlerini ellerinden aldığın onları parasız bıraktığın için geldi bütün bunlar başına. Burada tek bir suçlu görüyorum o da sensin. Küçücük çocukken yaşadığımız şeyleri sırf üstünden zaman geçti büyüdük diye bizim sırtımıza yük yapamazsın. Hele Serkan'ın hiçbir suçu yokken ona bu şekilde davranamazsın. Sana biz bulaşma demiştim ama görüyorum ki dinlemeye niyetli değilsin. Bu savaşı sen istedin babaanne. Bundan sonra olacaklardan sorumlu değilim. Ben senin torununum sonuçta(!)'' demişti olabildiğince tehditkar bir şekilde. Bütün bunların ağırlığı altında ezilmeye başlamıştı. Tek istediği kimsenin onları bulamayacağı bir yerde mutlu bir hayat sürmekti. Merdivenlerden aşağıya inerken Serkan'ın kapıya yaslanmış onu beklediğini gördü. Yavaş adımlarla aşağıya inip kollarını Serkan'ın boynuna doladığında Serkan'da aynı şekilde belini sarmıştı. ''Biliyorum işin başından aşkın ama konuşmamız gereken çok önemli bir konu var Serkan. Ne zaman müsait olursun?'' diye sormuştu Eda. Serkan ''Senin için her zaman müsaitim sevgilim. Montunu al ben kapıda bekliyorum.'' dediğinde Eda'nın duyduğu cümle karşısında yüzünde ufak bir tebessüm belirmişti. Koşarak montunu alıp Serkan'ın peşinden dışarıya çıktı.

Sen Çal Kapımı ONE-SHOTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin