Medya Adam ve İriana
-Tam iki yıl geçmişti. Tatsız tuzsuz.
Şu an iki yıl öncesinden daha farklı biriydim. Hayatımda ki insanların yeri değişmişti. Yerini sabit tutan tek Adam vardı.
Gerisi benim için bir anıydı.
Kararımı vermiştim. Çok zor olacağını bilsem de onu geri istiyordum. Onu geri alacaktım. Her ne pahasına olursa olsun .
Şu anda kafeteryada oturmuş akşam yemeğimizi yerken planımı Elena’ya anlatıyordum.
“İkimizde Adam’ın kafede çalıştığını biliyoruz. Sen onun hangi kafede çalışmış olduğunu bulmak üzeresin. Neyse bulduk diyelim. İkimiz bir gün kafeye oturmaya gideceğiz,” Elena kaşlarını daha çok çatmıştı.
“Adam’ın bizimle ilgilenmesini istediğimizi danışmana söyleriz. Adam masamıza geldi diyelim küçük sohbetler açacağız. İşte şunun tadı nasıl falan gibi. Sonra ben Adam’dan telefon numarasını isterim.”
Elena ağzına bir kaşık dondurma daha alıp düşünüyormuş gibi yaptı. “Onu takip etsek İriana?”
Takip etmek mi? Takip etsek elimize ne geçecekti? “Saçmalık olur.”
“Senin yaptığında yavşaklık olur.”
Kaşlarımı v şeklini alana kadar çattım. “O zaman bana süper ötesi bir plan bul Elena!”
“Tamam tamam kızma. Öncelikle Adam’ın neler sevdiğini biliyorsundur,”
Evet. Hem de her şeyini biliyordum.
“Bize servis yaparken ne zamanlar burada çalıştığını sor. Sonra hafif bir sohbet kurarız sen de telefon numarasını alırsın. Hem ne zamanlar çalıştığını da öğrenmiş oluruz?”
Başımı ellerimin arasında alıp dediklerini gözden geçirdim.
“Cindy’e ne olacak?” dediğimde boğulur gibi bir ses çıkardı. “Canı cehenneme İriana!”
Başımı kaldırıp soran gözlerle ona bakmaya başladım. Elinde ki kaşığı sallayıp gülümsedi. “Duyduğuma göre çok saf bir kızmış. Zaten saygın ailenin el üstünde tutulan şımarık, popüler kızı. Fazla bir şey bekleme.”
Dudaklarımda ki tuzu yalayıp tepsiyi kenara çektim. “Peki,” derin nefes alıp elimi masanın üzerine koydum. “Adam’ın çalıştığı kafeyi öğren bana. Sadece bunu yapsan yeter Elena.”
Gözlerini kısıp bana bakmaya başladı. “Oldu bil.”
--
Adam hakkında konuşmamızın üzerinden iki gün belki geçmişti, belki geçmemişti. Elena ben kitap okurken yanıma usulca yaklaşmış ve Adam’ın çalıştığı yeri öğrendiğini kulağıma fısıldamıştı. Hem onun bu davranışından dolayı korkmuş, hem de bu kadar çabuk öğrenmesine şaşırmıştım.
“Şaka yapıyorsun!”
“Hayır.” Derken ’ı’ sını şımarık bir biçimde uzatmıştı. Sırıtırken yanıma oturdu. “Nerede çalışıyormuş? Nasıl bu kadar çabuk öğrendin?”
“Starbucks’un iki blok aşağısında şirin bir kafe varmış. Orada.”
Zengin çocuğu küçük bir kafede çalışıyordu yani? Tam ağzımı açacakken eliyle susmamı işret etti.
“Biliyorum sana da tuhaf geliyor. Kafe arkadaşınınmış. Eleman sıkıntısı çektikleri için Adam boş zamanlarını orada değerlendiriyormuş. Zaten genelde Cuma günleri oradaymış. “
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blame
Romance“Hala kontrol sende mi?” diye sordu başı saçlarımın arasında, sağ eli bacaklarımda gezinirken. Tırnaklarımı sırtına batırıp başımla onayladım. Elbette ki bendeydi. Kontrolümü kaybetmemiştim, sadece bana karşı oynadığı oyuna ayak uyduruyordum. İçimde...