10

1K 118 159
                                    

Donghyuck'un anlatımından;

Yaklaşık yarım saattir üzerimde olan sert bakışlara göz devirip kafamı sıraya yasladım. Bugün sınıfımıza yeni bir öğrenci gelmişti ve benim yanıma oturmuştu. Aslında Mark'la oturuyordum fakat o bugün geç gelmişti okula. Bu yüzden yerini bu çocuk almıştı.

"Sıkıldın mı?" Demişti kulağıma doğru hafifçe. Fazla yakın olmasına bir şey demeyerek kafamı salladım. Tam o sırada zil çalmış ve rahat bir nefes alabilmiştik.

"Bizimle kantine gelmek ister misin?"

Yaptığım teklifi kibarca kabul ederek ayağa kalkmıştı. Yeni taşındığını söylemişti ve bu durumda arkadaşı olduğunu sanmıyordum. Bana göre bizimle takılmasında da sorun yoktu. Jaemin de onu sevmiş görünüyordu. Tabi sürekli ona dik dik bakan Jeno ve Mark için aynı şeyi söyleyemezdim.

"Sungchan, kahve içer misin?"

Jaemin gülümseyerek onunla konuşurken Jeno tabiri caizse kuduruyordu. Aşırı kıskanç bir kişiliği vardı ve Jaemin'in kimseyle konuşmasını istemiyordu.

"Bizim işimiz yok muydu?"

"Ne işi?" Diyerek Jeno'ya döndü Jaemin. Jeno ise kaş göz hareketleriyle bir şeyler söylemeye çalışıyordu. Arkadaşımı biraz bile tanıyorsam eğer amacı sadece Sungchan'la konuşmasını engellemekti.

"Vardır illa bir işimiz." Jaemin'in elini tutup kaldırmış ve kantinin çıkışına doğru sürüklemişti. Arkalarından gülerek baktığım sırada Mark'ın koyu irislerine takılarak gülüşümü yavaşça sildim. Dün harika geçmesine rağmen bugün biraz sinirli görünüyordu. Bu yüzden onunla göz göze gelmekten veya konuşmaktan çekiniyordum. Açıkçası kalbimi kırmasından kokuyordum.

"Canım cidden kahve istedi. İstediğiniz bir şey var mı? Hyuck?" Özellikle bana sorduğunda gülümseyerek reddettim. O kalkıp giderken artık masada sadece ikimiz vardık.

"Hyuck?" Bana seslendiğinde cevap verecekken konuşmasına devam etti. "Ne ara bu kadar yakın oldunuz siz?"

Ona cevap vermeyip kantinde gözlerimi gezdirdim. Yani verecek bir cevabım yoktu. İsmimi kısaltması için ne derece bir yakınlık gerekiyordu ki?

"Bir daha öyle seslenmesin." Sorgular bakışlarım onu bulduğunda omuz silkerek geriye yaslandı. "Bakma öyle."

Sessizliğimi koruyarak yanıma oturan Sungchan'a gülümsedim. Tabiki istediği gibi seslenebilirdi. Ben rahatsız değildim ve bu onu hiç ilgilendirmezdi.

"Yarın sabah kaçta çıkmalıyım evden?"

"Ne için?"

Okula birlikte gitmek için sözleşmiştik ve henüz Mark'ın bundan haberi yoktu. Ne tepki vereceğini bilmediğim için ona cevap vermeyerek Sungchan'ın sorusunu yanıtladım. Bu sırada Mark kendi kendine bir şeyler mırıldanmıştı. Sungchan'ı sevmiş görünmüyordu. Aralarında daha önceden geçen bir sorun olduğunu düşünmüştüm ama Sungchan Seul'e daha yeni taşınmıştı, nerede göreceklerdi ki birbirlerini?

Biraz daha sohbet ettikten sonra zilin çalmasıyla sınıfa doğru yol almıştık. Sungchan ile Mark'ın ortasında yürüyordum ve bu beni biraz germişti. Anlamadığım kötü bir enerji vardı ve geriliyordum.

Sınıfa girdiğimizde biz sıramıza oturup gelecek ders hakkında konuşurken masaya fırlatılan çanta ile yerimde sıçramıştım. Başımızda dikilen Mark gelecek olan tartışmanın habercisiyken Jaemin'e kısa bir bakış attım. O da gözlerini kısarak olayı anlamaya çalışıyordu. Hemen yanındaki Jeno ise bundan keyif alıyor gibi sırıtıyordu.

"Burası benim yerim."

"Ben geldiğimde boştu." Diyerek Sungchan da bakışları ile ona meydan okumuştu. Ufak bir problemin büyümemesi için araya girmek istesem de Jaemin kaşlarını kaldırıp bunu yapmamamı söylemişti. Aklındaki neydi merak ediyordum.

"Boş olan her yere konacak mısın?"

İkili bana kısa bir bakış attıktan sonra Sungchan sırıtarak elindeki kalemi döndürmeye devam etmişti. Şu an burada ne oluyordu, hiç anlamıyordum.

"Gerekirse evet."

Mark anlamadığım bir şekilde aniden Sungchan'ın yakalarına yapışıp onu ayağa kaldırdığı sırada korkuyla ben de kalktım ve aralarına girdim. Jeno ayırmak yerine Sungchan'a kötü bakışlar atıyordu. Kavgaya hazır olduğu her halinden belliydi.

"Mark!" Bakışlar bana döndüğünde yutkunup kolunu tuttum. Aralarındaki şey neydi bilmiyorum ama şimdi kavga ederse ceza alan taraf o olacaktı. Bunu istemiyordum. "Sorun çıkarmayı kes."

"Ben mi sorun çıkarıyorum?"

"Sungchan, burası Mark'ın yeri. Sen Renjun'le otursan olur mu?"

Aptal bir yer için mi kavga ediyorlardı cidden? Ben kalkayım da onlar otursun o halde.

"Olur, Hyuckie." Sungchan'a gülümseyip eşyalarını ona uzattığımda sınıfa hoca girmişti. Hala sınıfın ortasında bana sertçe bakan Mark'ın kolundan tutup sıraya oturttum. Hem kavga ediyor, hem de oturmuyordu.

"Amacın ne senin? Yeni geldi, ona iyi davranmaz mısın?"

"Görmüyor musun?" Ne dediğini anlamak için kaşlarımı çatarak yüzüne baktım. Ancak o kafasını iki yana sallayıp önüne dönmüştü.

"Mark-"

"Konuşmak istemiyorum, Donghyuck."

Sert çıkan sesi beni sustururken dudaklarımı birbirine bastırıp önüme döndüm. İsmimi tam şekilde söylediğine göre gerçekten sinirliydi. Ona bulaşmamalıydım.

Tüm ders ne ona bakmış ne de kafamı kaldırmıştım kitabımdan. O da benden farklı sayılmazdı. Zil çaldığında hışımla sıradan kalkıp sınıftan çıkmıştı.

"Derdi ne bunun?"

Arkasından boş boş bakmayı kesip arka sıramdaki çifte döndüm. Jaemin bilmediğini anlatır şeklinde omuz silkip kafasını sıraya koydu. Jeno ise onun saçlarını okşamaya başlamıştı.

"Hyuck, bir şey istiyor musun?"

"Nereye?"

"Kantine gidiyorum."

Bir şey istemediğimi söyleyip Renjun'e öpücük attığımda el hareketi çekip gitmişti. Ona gülerek bir sonraki dersin eşyalarını çantamdan çıkarırken Sungchan yanıma geldi.

"Biraz dolaşmaya ne dersin?"

Jaemin ve Jeno'ya kısa bir bakış atarak ayağa kalktım. Sıkılmıştım ve hava almak iyi gelebilirdi. Birlikte bahçeye çıkarak sessizce yürürken bana dönmesiyle refleks olarak durmuştum.

"Mark'la aranda bir şey mi var?"

"Hayır," dedim düşünmeden. Düşünürsem onu ne kadar çok sevdiğimi, yaşadığımız her güzel anı anlatabilirdim. Yalan söylemiyordum da, aramızda onun isteği üzerine arkadaşlıktan başka bir şey yoktu. "Sadece arkadaşız."

"Sevindim." Gülümsemesine anlam veremesem de umursamayarak yürümeye devam ettim. Neden bilmiyordum fakat rahatsız hissediyordum. Sanki biri beni izliyor gibiydi.

"İyi hissetmiyorum, sınıfa gidebilir miyiz?"

Gerçekten de başım dönmüş, gözüm saniyelik kararmıştı. Bugün her şey çok tuhaftı. En başta da Mark.

______________

Bölüm kötü olmuş olabilir, çok yorgunum lütfen idare edin. Ayrıca kontrol edemedim, hatalarımı da görmezden gelin 😕

Oy verin lütfen~

Umarım beğenirsiniz!

•Maria'

Ex Boyfriend × MarkHyuck ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin