03

72 5 0
                                    

O gün bir daha Ege'yle konuşmadık. Akşama doğru odama gelip "Hadi eve gidiyoruz. Aşağıda bekliyorum seni" dedi. Bunun haricinde hiç konuşmadık. Aşağıya indiğimde arabasına yaslanmış sigarasını içiyordu. Bu çocuk küçükken sigaradan nefret ederdi. Görmeyeli baya değişmiş. Neyse kendi tercihi. Ona doğru gittiği fark edince sigarayı yere attı ve üstüne basıp arabasına bindi. Bende arabaya bindiğim an arabayı çalıştırdı. Araba çok sessizdi ve bu sessizliği hiç sevmedim. Sessiz ortamlarda konuşasım gelir ve gene çenemi tutamayıp ona "Şimdide trip atacaksın" dedim. Sadece sustu sanki hiçbirşey söylememişim gibi. İşte bundan nefret ederim. Beni takmayan insanlardan , orda değilmişim gibi davranan insanlardan nefret ederim. "Bilerek yapıyorsun demi? Beni takmayan insanlardan nefret ettiğimi biliyorsun ve beni sinirlendirmek hoşuna gidiyor." dedim. Güldü ve hiçbirşey olmamış gibi "Sinirlenince çok tatlı oluyorsun " dedi. Bi anda istemsiz bi şekilde "Ben herzaman tatlıyım " dedim. Evet biraz fazla egom var ve benden bağımsız hareket ediyor. " Oo Gizem hanım görüşmeyeli baya ego yapmışsın " dedi. Bi anda " Sende baya kas yapmışsın" dedim. Bugün bana bişeyler oldu kesin. Az önce ne dedim ben ya. "Biliyorum " dedi egoistçe. Allahım bu çocuğun egosu benimkinden bile fazla.

Bir dakika biz ne ara geldik eve. Neyse iyi oldu daha fazla konuşmasak daha iyi olur. Araba durur durmaz inip eve doğru gittim. Bir dakka ya anahtarlarım yok. Ceren de kesin uyumuştur. Uyanmazda şimdi öküz ne yapacağım ben. Resmen kapıda kaldım. Arkamı dönmemle bir adet piç smile yapan Ege'yle karşılaştım. Dayanamayıp " Neden gülüyorsun komik bir durum varsa söyle bende gülerim iyi olur" dedim. "Hadi arabaya atlada biraz gezelim " dedi. "Hem konuşuruz. Eminim bunca zamandan sonra bana anlatmak istediğin çok şey vardır" dedi. Bu çocuğun değişik ruh halleri beni öldürecek valla.  Napalım kapıda kalmaktansa gezmek daha iyi olur "Bir şartla gelirim "dedim çıkarcı bir ses tonuyla "Bana yemek ısmarlıcaksın"  İlk önce güldü. Neden bu kadar çok gülüyor ki. Tamam anladık gamzen var ama gözümüze sokmak zorunda değilisin. "Bana uyar zaten bende çok acıktım" dedi. Yüzümdeki çocuksu gülümsememle arabaya doğru gittim ve kapıyı açtım. Tam arabaya binecektim ki aklıma telefonum geldi. "Telefonum nerde?" dedim. "Evindedir herhalde nerden biliyim ben" dedi. "O zaman telefonunu ver" dedim. "Neden?" dedi. "Ege mızıkçılık yapma, hadi" diyince cebinden telefonunu verdi. 'İyiki Ceren'in numarasını ezberlemişim' diye geçirdim içimden. Hemen Ceren'e mesaj attım. 'Ben Gizem. Beni kaçıdılar. Haberin olsun sakın panik yapma. Bu gün eve gelmeye çalışırım hadi görüşürüz ezuq' yazıp yolladım. Çok kötüyüm ya. Meraklansın biraz. Ege'ye telefonunu geri verdim ve arabaya bindim. "Naptın?" dedi. "Mesajlara baksan anlarsın" diyip kendi kendime güldüm. 2 saniye sonra o da gülmeye başladı. Sonra arabayı çalıştırdı " Peki bugün eve gidicekmisin?" dedi. "Tabikii gidicem. Başka çarem mi var salak" dedim. "Gezeriz işte" dedi. "He Ege he. Sabaha kadar gezelim. O bar senin bu bar benim. Teallahım ya manyak mısın nesin? " diye söylendim. Sadece güldü. Bende dayanamayıp "Neden her dediğim şeye gülüyorsun? Çok mu komik? Ben gülüyomuyum?" dedim ve gülmeye başladım. Ve sonuç kafama bir darbe. "Ne vuruyorsun ya " dedim. Güldü. Allahım hala gülüyor ya. Neyse kafama bir darbe daha almadan önce susıyım bari.

Sonunda kafe gibi bir yere geldik ve arabadan inip içeri doğru gittik. Çok şirin bir kafeydi ve terası vardı. Merdivenlerden çıkıp terasa doğru ilerledik. Boş bir masaya oturduk ve sipariş verdik. Yemekleri beklerken "Çok güzel bir yermiş burası" dedim. "Bir ara buraya çok gelirdik arkadaşlarla beraber. Ama uzun zamandır gelmemiştim. Yemekleri çok güzeldir" dedi. Sonra telefonuna mesaj geldi. Hiç umursamadı. Ben olsam şimdiye mesaja bakmıştım. Dayanamayıp "Mesaja bakmayacak mısın ?" dedim. Kısaca "Hayır" dedi. Hiç mi merak etmiyor acaba? "Telefonunu verde ben bakayım bari" dedim. "Neden çok mu merak ettin?" dedi. "Merak falan etmedim. Belki Ceren cevap vermiştir." dedim. Aslında acayip merak etmiştim. Cebinden telefonunu çıkartıp verdi. Doğru tahmin etmişim Ceren cevap vermiş. "Çok komiksin Gizem. Ege'yle olduğunu biliyorum. Hadi gene şanslısın. Kaptın gene taş çocuğu. İyi eğlenceler ;)" yazmış. Salak bu kız ben size diyorum valla. Bi anda Ege telefonu elimden çekti. Mesajı okudu ve "Gene kaptın taş çocuğu derken ne demek istiyor?" dedi. Sesinde kızgınlık ve sinir vardı. Niye böyle bir tepki vermişti ki şimdi? "Geçen yıl arkadaşla bir kafeye gitmiştik ve karşı masada bize bakan bir grup çocuk vardı. Sonra aralarında birisi bizim oturduğumuz masaya gelip arkadaşıma bişeyler söyledi. O da 'tamam' diyince çocuk gülümsedi ve arkadaşlarına seslendi. Aralarından sarışın renkli gözlü olan çocuk gelip benim yanıma oturmuştu ve herkes kıskanan gözlerle bakmıştı. Ceren'in ima etti şey bu yani önemli birşey değil" dedim. Neden açıklama yaptığımı bilmiyorum. Ezici bakışlarla bakarak "Yani hiç tanımadığın birinin gelip senin yanına oturmasına izin verdin öyle mi? Sonra noldu anlatsana. Dur ben söyliyim birbirinize telefon numaranızı verdiniz ve hala görüşüyorsunuz değil mi?" dedi. "Yanlış tahmin. Tabiki de o çocuğa telefon numaramı vermedim ve haberin olsun onunla sadece arkadaş ortamlarında görüşüyoruz. Hiçbir samimiyetimiz yok yani." dedim. Tamam cevap verecekti ki sipariş ettiğimiz yemekler geldi. Sonunda. Bu konuşma daha fazla uzarsa kesin kavga edecektik ve nedense bunu hiç istemiyordum. İkimiz de aç olduğumuz için hemen yemek yemeye başladık. Yemekler bitene kadar konuşmadık. Ege hesabı öderken bende tuvalete gidiceğimi söyledim o da aşağıda bekleyeceğini söyledi. Tuvalete gidip aynaya baktığımda kendimi tanıyamadım. Gözlerim şişmişti. Kollarımda da ufak tefek çizikler vardı. Pek önemsemedim. Zaten acımıyordu. Elimi yüzümü yıkayıp aşağı indim ve arabaya bindim. "Sahile gidelim mi?" dedi. "Olur" dedim.

Sahile geldiğimizde arabadan çıkıp ön tarafına gidip oturtum. Ege'de yanıma oturdu. Hava çoktan kararmıştı. 10 dakika boyunca hiç konuşmadan öylece karşıya baktık. Zor birgündü ve uykum gelmeye başlamıştı. "Artık gidelim mi benim uykum gelmeye başladı" dedim. "Olur" dedi. Arabanın kapısına doğru gidiyordum ki kolumdan tuttu ve bir anda ellerini belime dolayıp sarıldı. İlk önce şaşırsam da sonra bende ona sarıldım. Ona sarılmalı özlediğimi o an fark ettim. Sonra ona daha sıkı sarıldım. "Sana sarılmayı özlemişim" dedi. Sadece gülümsedim. Sonra geri çekilince o da geri çekildi ve "Hadi artık gidelim" dedim.

Yarım saatlik bir yolumuz vardı ve hiç konuşmadık. Bu sırada düşündüğüm tek şey onu neden bu kadar özlediğimdi.

Eve vardığımızda bir süre evin kapınsında bekledim. Saolsun Ceren hanım gene kapıya geç bakmıştı. Ege'yle vedalaştık ve yarın bizi akşam yemeğine davet etti. Bende 'tamam' dedim ve gitti. Sonunda Ceren  kapıyı açtı. İçeri girdiğimde "Herşeyi anlat , bekliyorum." dedi. "Sana da merhaba Ceren." dedim ama takmadı. "Anlatt" dedi tekrar. Ne sabırsız kız aynı ben hdnddndn. "Üstümü değişip geliyorum. Neler oldu neler!!" dedim onu meraklandırmak için. Pijamamı giyip hemen salona gittim. Ceren de televizyondan müzik açmış beni bekliyor. Hemen onun yanına oturup bu gün olanları A'dan Z'ye anlattım. Arada 'hadi canım , sonra , yok artık , salak' gibi şeyler söyledi son olaraksa "Peki yarın akşam onlara gidicek miyiz?" dedi. "Bilmem gidelim mi?" dedim. Yapmacık bir sinirle "Çocuğa tamam dedin şimdi gitmek zorundayız!! " dedi. Sonra ikimiz de aynı anda gülmeye başladık. "Yarın ben spor salonuna gidicem haberin olsun. Saat 5'te başlıyacak 7 gibi eve gelirim. 8 gibi de onlara gideriz." dedim. "Tamam bana uyar" dedi. İyi geceler dileyip odama gittim. Bakalım yarın neler olacak...


(Multide bölümü yazarken dinlediğim şarkı var. Beğenmenizi umuyorum. Yorum yaparsanız sevinirimm)

Belki BirgünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin