Multimedia: Justin Timberlake- Mirrors
Annemler sonunda bir kızları olduklarını hatırlamış olacaklar ki dün gece arayıp bugün eve döneceklerini söylemişlerdi şimdi ise onlar gelmeden evi toparlamaya çalışıyordum. Annem evi bu halde görürse beni günlerce azarlayabilirdi. Annem ve bitmek bilmeyen azarlamaları...
Elimdeki tişörtü de kirli sepetine attığımda banyodan çıkarak odama ardından salona kısaca bir göz attım. Her şey gayet yerinde görünüyordu. Çalan kapı ile etrafı incelemeye bir son verip kapıya koşturarak açtım.
''Hoş geldiniz.''
Babam içeriye girerek elindeki valizleri kapının kenarına koydu ardından kollarını sarılmamı beklercesine açtı. Gülümseyerek kolları arasında girdim.
''Hoş bulduk, güzel kızım. Özledin mi bizi?''
''Özledim, tabi.''
Annemin kıskanç bakışları ile babamın kolları arasından çıkarak bu sefer kollarımı anneme doladım.
''Kıskanma, Ceylan Sultan.''
''Ne kıskanacağım be sizi? Baba kız pek düşkünsünüz birbirinize.''
Tabi tabi, kesinlikle kıskanmıyordu. Babam annemin bu hallerine gülmeye başladı. Uyandığımdan bu yana hiçbir şey yemeyip annemleri beklemiştim ve artık midem bir şeyler yemem için benimle iletişim kurmaya çalışıyordu. Onu görmezden gelemezdim.
''Ben çok acıktım, hadi kahvaltı edelim.''
''Ay evet, ben de onu söyleyecektim. Gelirken Elvin'le ayaküstü sohbet ettik biraz, kahvaltıya davet etti. Hadi hazırlan da onlara geçelim.''
Anneme düz bakışlarımı yolladım. Evde etsek ne olurdu sanki ne gerek vardı şimdi oraya gitmeye? Allah'ım ben ne günah işledim de sürekli bu Barın belasıyla denk gelmek zorunda kalıyordum? Dün geceden sonra onunla yüz yüze gelmek istemiyordum. Hiçbir şey söylemeden içimden küfürler ederek odama çıktım. Ona hiç bakmayacaktım, görmezden gelecektim. Böylece o elalarını yüzüme diktiğinde de göz göze gelmek zorunda kalmayacaktım. Çözüm gayet basitti.
Dün gece ilk defa bir insanlık belirtisi göstererek teşekkür etmişti şaşılacak şeydi. Tabi bu şaşkınlığımın uzun süremeyeceğinin de farkındaydım.
Dolabımdan siyah dizlerime kadar uzanan boğazlı elbisemi çıkarttım altına da siyah çizmelerimi giyecektim. Üzerimdeki pijamalarımdan kurtulup çıkarttığım kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Aynanın karşısına geçerek saçlarımdaki tokayı çözdüm ve saçlarımı iki yanımdan serbest bıraktım. Odamdaki işim bittiğinde merdivenlerden aşağıya indim annem ve babam çoktan hazırlanmış kapının önünde beni bekliyorlardı.
''Hadi Saye, bu kadar süslenmene gerek yok.''
Annemin kıkırdayarak söyledikleriyle elim, ayağıma geçirdiğim çizmenin fermuarında asılı kaldı anlık duraksamanın ardından doğrulup kabanımı giyerken konuştum.
''Kahvaltıdan sonra dışarı çıkacağım.''
Dışarı çıkmayı falan planlamamıştım ama annem ima yapıyor gibi hissetmiş ve rahatsız olarak imasını boşa çıkarmak istemiştim. Artık mecburen bir kafeye oturur bir şeyler içerdim.
''Öyle mi? Peki o halde, hazırsan çıkalım.''
Annemi kafamı sallayarak onaylayıp adımlarımı dışarıya yönlendirdim. Annemin neden böyle bir şey yaptığını anlamamıştım belki de ima falan yapmıyordu ben paranoyak kafamda yanlış yorumlamıştım. Kısa bir süre yürüdükten sonra evlerinin önüne gelmiştik. Bahçe kapısına baktığımda Barın'ın kapıya yaslanıp bana nasıl dik dik baktığı gözümün önüne gelmişti. Gıcık!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAYENDE
Novela Juvenil''Filmin sonu nasıl bitiyor, söyler misin? Yani iyi mi kötü mü?'' O güzel öpülesi dudaklarıyla minik bir tebessüm armağan etti kalbime. Kalbim bu armağanı kabul edercesine hızlandı. ''Neden soruyorsun?'' ''Çünkü eğer kötü biterse izlemeyeceğim. Köt...