Hikayeye nereden başlayacağımı bilmiyorum ama ilk önce kendimi biraz tanıtmak istedim.Biz dört kardeşiz ben üç numarayım.11 yaşıma kadar köyde yaşadık ama sonrasında apar topar İstanbul'a taşınmak zorunda kaldık.Amcamlar ve halamla hemen hemen aynı yaşlardayız burda halamdan bahsediyorum çünkü size halamla başımıza gelen bir olaydan bahsetmek istiyorum..O zamanlar daha köydeyken babam İstanbul'a çalışmaya gelirdi baba kavramı bu yaşımda bile bende oturmuş değildir tuhaf bir histir nereye koyacağımı bilemem gereken özeni göstermediğime de çok kızarım kendime.iki abim yatılı okullarda kalırlardı hafta sonları gelirlerdi bazen sadece yaz tatillerinde görürdüm onları.Annem ben ve kardeşim vardı benim için diğerlerinin ise isimleri..günlerden bir gün babam anneme yakında düğünü olacak bir akrabaya altın alınması için para göndermiş annemde amcasının oğlu aracılığıyla aldırmış altını.
Adam altını alınca annem halamla beni altını eve getirmemiz için bizi adamın evine gönderdi altını aldık evin yolunu tuttuk.Evin yakınında bir Çeşme var ordan geçerken İstanbul'dan yaz tatili için gelen bir arkadaşımız o zamanlar cennet mahallesindeki pembe karakterinin de verdiği gazla elimizdeki altının gerçek olup olmadığını anlamak için alıp dişleriyle altını bir güzel yamulmuştu.Ve altının sahte olduğunu ima etmişti.Halam da düzletmek için bir güzel dişleyince altın diş izinden geçilmez oldu.Eve gidince yediğimiz azarı yazmıyorum.Annem onu dügünde rezil edeceğimizi bu altını geline nasıl takıcagının hesabını bize soruyordu.. Hey gidi koskoca 16 sene oldu halen gülerim ..
