❇ Şey

1.2K 72 38
                                    

Ertesi sabah Hermione küçük kalenin oraya giderken Draco'nun onu bekleyebileceğini düşünmemişti. Genç adamın dün söylediklerinin sadece Harry ve Ron'u rahatsız etmek için ağzından çıktığından emindi.

"Biraz daha geç kalsaydın meyve verecektim." diye homurdandı Draco, Hermione şaşkınlıkla yanına ulaştığı sırada.

"Bekleyeceğini düşünmemiştim."

Draco kaşlarını çattı. "Neden? Dün sana açıkça belirtmiştim."

"Evet, belirtmiştin." dedi geveleyerek Hermione. Montunun cebinden yeşil çerçeveli gözlüğü çıkardı, genç adama uzattı. "Al."

Draco, yeşil gözlüğü alırken abartıyla inceledi. "Umarım bir çizik yoktur." dedi imayla. Sesi huysuz ve aksi çıkıyordu. Hermione gözlerini devirdi.

"Sapasağlam. Endişelenme."

Sonra tepeden inerek kulübeye yürüdüler. Bu sabah dün olduğu gibi sis yoktu. Hava soğuk değildi aksine sıcak bile sayılırdı. İki genç de Hagrid'i görene kadar konuşmadılar. Dün sabah, sisli havada Draco'nun ayağını çarptığı büyük kayanın yanından geçerken Draco Malfoy manidar manidar gülümsedi. Bu bu sabahki ilk gülümsemesiydi. Ama bunu Hermione fark etmedi. Gece boyunca Snape'in ödeviyle uğraşmıştı, yorgundu, uykusu vardı. Yine de yanında huysuz homurtular çıkaran Draco'nun varlığının da farkındaydı.

Bu artık alışkanlık halini alıyor, diye düşünmüştü Hermione, bir ara Draco ile kolları birbirine sürtündüğünde. Draco ise buna dikkat etmemişti. Bugün huysuzluğu üzerindeydi. O da tıpkı genç cadı gibi geç uyumuştu. Zihnini çok kullandığı içinde başında zonklamakta olan ağrılar baş gösteriyordu.

"Ah, demek geldiniz! Bugün biriniz yumurta nöbetinde, diğeriniz de benim yanımda olacak." dedi Hagrid. Kulübenin dışındaydı, odunları kesiyordu.

"Yumurta nöbetini ben alırım o halde." dedi Hermione atılarak. Yanında okumak için kitap getirmişti. Gününü bu şekilde değerlendirebilirdi.

Hagrid kafasını kaldırıp onlara baktı. Kaşları aniden çatıldı. O sırada genç kızın yanında dikilen Draco homurdandı.

"Nöbeti ben devralırım," dedi memnuniyetsiz bir sesle. Bakışları Hagrid'deydi.

Bugün ne kadar da huysuz böyle, diye düşündü Hermione.

Genç kızın yanında ileri geri sallanıyor, sabırsız ve huysuz görünüyordu. Suratı asıktı, gözleri boş boş bakıyordu. Dün gece onu en son merdivenlerde gördüğünde karşılaştığı Draco'yla aralarında en ufak bir ortak nokta yoktu. Gerçi Hermione de bu sabah kendini çok iyi ve neşeli hissettiğini söyleyemezdi. Demek Draco da tıpkı Hermione gibi uykusuz bir gece geçirmişti.

Hagrid bunu bekliyormuş gibi atladı. "Evet, evet, Draco, yumurtalara sen baksan iyi olur. Tüyleri senin için çıkardım. Şu kütüğün üzerindeler."

Draco omuzları düşük, sarsak adımlarla tüyleri aldı. Hagrid yaptığı işe geri döndü, ileride bir yerlerden daha büyük kütükler almak için uzaklaştı.

Draco, Karanlık Ormana yönelmişti ki Hermione arkasından seslendi. "Minderi de yanına alsan iyi edersin."

Draco, kafası karışmış bir şekilde döndü. Başı zonkluyordu. "Neyi?"

"Minderini diyorum, dün yaptığını." dedi Hermione aceleyle. Aklına dün dip dibe oturdukları anlar geldi. Sanki bir anda yanakları al al oldu, sıcaklamış hissediyordu. Bugün gerçekten de sıcak bir sabahtı. "Şu şeyin arkasında olmalı. Dün almamız için oraya koymuştum."

MudPureBlood | Draco Malfoy & Hermione GrangerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin