Herkese tekrardan merhaba, kimler okudu, beğendi mi, merak etti mi, kafamda bunlarla birlikte, dördüncü bölümü yazıyorum. Yazmaya başlarken kafamda belirli bir kurgu yoktu, itiraf etmek gerekirse bu hikaye gerçeklik payının, kurgudan fazla olacağı bir hikaye olacak.
Lütfen ilginizi esirgemeyin, desteğinize ihtiyacım var, fazlasıyla gerçeklik barındıran, güzel bölümler olacak ve sizlerin yorumlarını da deli gibi merak ediyorum. 🌸
İyi okumalar, beğenmeyi unutmayııın ☀
~~~
Şu içimdeki Allah'ın cezası hissi atamıyordum, her şeyi bu kadar hızlı yaşamak zorunda mıydım?
Neydi bu yaşadıklarım, daha önce kaçırılıp da bu kadar az hasarla kurtulan tek kız ben oluyordum sanırım. Sanki bir film sahnesi çeker gibi gerçek ama bir o kadar da sahte ve kurgusaldı yaşadıklarım, gerçekleri bilmesem birisi beni korkutmak için yaptı sanacaktım ama ben zaten kendi kabuğunda yaşayan sıradan biriydim kim benimle neden uğraşsındı ki...
Bir haftadır doğru düzgün uyuyamıyordum, gözümü kapatır kapatmaz gördüğüm şeyler beni uyutmuyordu.
O hastaneden çıkıp ailesinin yanına gelmesinin üzerinden, tam bir hafta geçmişti, evin kapısının önünde durduğunda
O an hissettiği kadar, iyi hissettiği çok az an vardı...
Bir de şuan vardı, kendi evimden çok uzakta annemin dizlerinde huzura erişiyordum, bir diz diye yatmıyordum, sanki uçsuz bucaksız bir bahçe, sanki cennet, sanki en durgun sulardaydım, yuvamdaydım, o aitlik hissi bir tek şuan dolduruyordu içimi, aldığım tüm nefeslere burada şükür ediyordum, gözümü açtığım ve kapattığım yer...
Ailemle geçirdiğim bir hafta, kendi ellerimle kendime açtığım yaraların iyileşmesine yaramıştı, en sıcak mevsimin en sıcak gününden bile sıcaktı yuvam, nasıl anlatılırdı ki...
Düşüne düşüne annemin dizilerinde derin bir karanlığa gömülmüştüm
~~~
Önünde koca bir koru vardı, ne yapacağına karar veremezken duyduğu siren sesleriyle kendine geldi.Siren sesleri her yerdeydi sanki karşısında uzun ağaçların her birine çarpıp daha da yayılıyorlardı, hayatı boyunca siren seslerinden nefret etmişti oysa şimdi kurtuluşun sesiydi, umudun sesiydi, bilmiyordu... Yanına hızla gelen polislere, saklayamadığı korkulu ifadesiyle öylece bakıyordu, sanki polisler bir şey diyordu, dudakları hareket etsede Esra için yaşam durmuştu sanki, her şey ağır çekimde yaşanmış gibi hissediyordu, içinde tarifsiz, ince bir sızı vardı sol yanını işgal etmiş, çoktan ele geçirmiş azılı bir düşman vardı, karşısında gördüğü Simsiyah gözler nasıl olurda kurtuluşun, umudun sesine ortak olurdu.
Kafasında, onun burada ne işi olduğunu sorguluyordu, soramıyordu çünkü ağzını açacak, konuşacak hal bulamıyordu, o an sanki iki gözü bir birine girmiş gibi herşeyi bulanık görmeye başladı, sonrasında koca bir karanlığa gömüldü kulağında ise tek bir ses kaldı
Beni affet
~~~
Esra, annesinin dizlerinde kapattığı gözünü, yıllar önce huzurla uyuyup uyandığı yatağında açtı gördüğü rüyayı düşündü
Rüyası yine şaşmamıştı, o günü harfi harfine hatırlıyordu
Gerçeğine bile dayanamayıp bayılmıştı o gün gözlerini bembeyaz bir hastane odasında açmıştı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Adaşı
General FictionHayatta sadece aşka saygı duyan, aşkın insanı hayatta tutan tek şey olduğuna inananların aşkı... Bir gün son bulabilir miydi? Peki ya saygı duyduğu şeyden, bir gün ölesiye nefret edebilir miydi? Bu ancak aşkı yanlış yaşayan, yaşadığı şeyi aşk sana...