ACI HABER

26 6 0
                                    

Ali'nin Ağzından
İş yerinde kendi masamda otururken aklıma Asya geldi. Asya'yı düşünürken  bilgisayardan Asya'nın mezuniyet fotoğraflarına bakıyordum. O sırada meltem Ali'nin neye gülümsediğini görmek için sessizce masasına doğru yürüyüp bilgisarına bakınca içini öfke kapladı. Ali'den hoşlanıyordu fakat Meltem onunla ne zaman konuşmaya başlasa iki lafından biri Asya oluyordu. Asya'dan bahsetmesi Meltem'in canını yakıyordu. Meltem Ali'ye sinirle bakıp
" Müvekkille toplantımız var Ali. Son bir kez daha inceleyelim" dedi.
Ali : Müvekkille toplantımıza Asya'da geliyor dimi?
Meltem : Hayır ona haber vermedim.
Ali : Neden?
Meltem gülümseyerek Ali'ye baktı.
Meltem : İkimiz halledebiliriz diye düşündüm.
Ali : Peki. Nerede olduğunu biliyor musun?
Meltem o an sinirle Ali'ye bakıp konuştu.
Meltem : Nerden bileyim Ali. Asya her yaptığını bana rapor etmiyor ki.
Ali : Tamam canım. Sadece sordum neden sinirleniyorsun ki, hadi başlayalım artık.
Meltem masasından kalkıp Ali'nin yanına gidip elindeki dosyaları Ali'ye uzattı.

Asya'nın Ağzından
Cafeden kalkıp sahilde yürümeye başladık. Ömer'e gülümseyerek bakıp onu incelerken ayağım taşa takıldı az kala denize düşüyordum. Ömer kolumdan tutup telaşlı bir şekilde "iyi misiniz" diye sordu.
Asya : İyiyim.
Ömer : İsterseniz geri dönelim.
Asya : Yok yok iyiyim geçti bile. Hem size bir sorum olacak. Sizi en çok ne mutlu eder?
Ömer : Güzel bir ailem var. Kardeşlerim, annem. Benim için önemli olan onların mutluluğu.
Asya : Peki ya sizin mutluluğunuz.?
Ömer : Zor soru. Aslında hayat telaşı içinde kendi mutluluğumu düşünecek vaktim olmadı.
O sırada Asya'nın telefonu çaldı. "Ah pardon"  telefonu açıp cevapladı.
Asya : Efendim.
Ali : Merhaba Asya. Bugün toplantıya gidecektik onu hatırlatmak istedim. İstersen buluşabiliriz.
Asya : Çok isterim tamam buluşalım.
Ali : Rahatsız etmedim umarım. Dışarıda mısın?
Ömer Asya'dan biraz uzağa doğru yürüdü.
Asya : Evet birazdan görüşeceğiz zaten o zaman konuşuruz tamam mı?
Ali : Tamam hoşça kal.
Asya telefonu kapatıp Ömer'in yanına gitti.
Asya : Neden uzaklaştınız?
Ömer : Belki özel bir konuşma olabilir diye düşündüm. Rahatsız etmek istemedim.
Asya : Yok özel falan değil. İş yerinden aradılar.
Ömer : Bir sorun yok dimi?
Asya : Yok ama bir müvekkilimizle görüşmemiz gerekiyor. Bu arada sayenizde çok keyifli bir gün geçirdim teşekkürler.
Ömer : Benim içinde çok güzeldi.
Asya : Ben artık gitsem  iyi olacak. Toplantı saati yaklaşıyor.
Ömer : isterseniz sizi ben bırakayım.
Asya : Teşekkürler ama soförümle geldim. Hoşça kalın.
Ömer : Güle güle.
Diyip oradan ayrıldılar Asya arabasına bindi. Şoförüne iş yerine bırakmasını söyledi. İstanbul trafiğinden dolayı 1 saat sonra iş yerine varabildi. Araçtan inip camdan şoföre bakıp "Siz gidebilirsiniz" dedi. İş yerinin kapısından tam girecekken arkasından Ali ile Meltem " Asyaa merhaba" dedi. Ali Asya'nın elindeki gülü görünce sinirle ;
Ali : Müvekkilin karşısına elinde bu kırmızı gülle mi çıkacaksın.?
Asya : Evet. Ben demode bir romantiğim Ali.
Ali : Artık içeriye girelim mi?
Asya : Nesi var bunun.
Meltem : Bilmiyorum.
İçeriye girdiler.

Yazardan
Akşam olunca Ömer eve vardı bahçelerindeki masaya oturup Asya ile geçen gününü gülümseyerek düşündü. Ali' de bahçeye girip Ömer'e baktı " Keyfin yerinde görünüyor. Bilmezsem kız mız dalgası dicem"
Ömer : Yok be paşam.
Annesi Semra hanım elindeki çorbayla birlikte " Hadi herkes sofraya" diye seslendi. Nazlı da ekmekleri getirip sofraya oturdu. Annesi birer birer tabaklara çorbayı doldurdu. Herkes yemeğe başladı. Nazlı ağzına bir kaşık çorba alınca yüzünü buruşturdu. Ömer Nazlı'ya bakıp "Niye yemiyorsun" diye sordu. Nazlı annesine baktı.
Nazlı : Anne buna soğan mı koydun sen.?
Semra Hanım : Koydum ya üstüme iyilik sağlık soğansız mercimek çorbası mı olur kız.
Nazlı : Mercimek değil soğan çorbası olmuş bu yaa. Iyy.
Diyip masadan kalkıp eve girdi.
Semra hanım : Zıkkımın pekini ye. Çorba beğendiremedik hanıma. Neyin var kıızz.
Nazlı'nın arkasından seslendi.
Ömer : Anne kızma ama galiba soğanı biraz fazla olmuş bunun.
Diyip Ali ile birlikte gülüştüler
Semra Hanım : Amaan yaşlandım be oğlum o kadar kusurumu hoş göreceksiniz artık.
Ömer : Ne yaşlanması Semra hatun hepimizi gömersin sen valla.
Semra Hanım : Ağzından yel alsın oğlum Allah evlat acısı göstermesin bana.
Yemekleri yemeğe başladılar.

Asya'nın ağzından
Annem ile bu akşam yemeğini dışarıda yiyorduk. Annem " ee anlatmanın bekliyorum" dedi.
Asya : Güzel bir gün geçirdim.
Ayşen Hanım : Hepsi bu kadar mı?
Asya : Hani kaza yaptığımda beni arabadan çıkaran adam vardı ya onunla görüştüm.
Ayşen Hanım : Sonunda kurtarıcını gördün demek.
Asya : Evet. Sanki küçük bir kızmışım gibi ayağım taşa  takıldığında bile beni korumaya çalıştı. Onu tanımıyorum ama bana çok güven veriyor.
Ayşen Hanım : Bu devirde kimseye bu kadar çabuk güvenme Asya. Hele ki söz konusu olan erkeklerse iki defa düşünmelisin kızım.
Asya : Haklısın ama o bizim çevremizdeki erkekler gibi değil, Sahte değil çok gerçek. Kimin kızı olduğumu bile bilmiyor. Sadece benimle ilgilendi.
Ayşen Hanım : Bence çok çabuk karar veriyorsun Asya.
Asya : Yok eminim. Onun içi dışı bir. Biraz eski moda bir adam.
O sırada babam masamıza yaklaştı.
Faruk Bey : Kimmiş o eski moda olan adam. Benden mi bahsediyorsunuz yoksa.?
Ayşen Hanım : Yok. Ana kız havadan sudan  konuşuyoruz  öyle işte.

Yazardan
Ali balkona çıkmış gecenin karanlığında uzaktaki evlere bakıyordu. Ömer Ali'nin yanına gidip oturdu.
Ömer : Nerelere daldın öyle.
Ali : Artık aşkta neden kaybettiğimi biliyorum. Şu binalarda, semtlerde yaşayan insanlar var ya ben onlara imrenerek bakıyorum. Onlar da bizim yerimizde olmadıkları için şükrediyorlar.
Ömer : Böyle konuşma Ali. Namusumuzla çalışıp kazanıyoruz. Onurumuzla yaşıyoruz. Çok şükür karnımızda doyuyor.
Ali : Sen buna yaşamak mı diyorsun bide onların hayatlarını görsen.
Ömer : Görsem ne olacak.
Ben halimden şikayetçi değilim.
Ali : O kadar farklıyız ki onlardan siyahla beyaz gibiyiz. Biz hayatın kara  yüzüyüz abi. Ofiste birlikte çalıştığım kız varya ona hala açılamadım. Neden biliyor musun? Mesai bittiğinde herkes evine gittiğinde o ışıl ışıl bir Dünya'nın kapısını aralıyor. Bense karanlığın. Bazen vazgeç bu sevdadan diyorum kendi kendime.
Ömer : Ama gönül vazgeçmiyor dimi aşk böyle haddini bilmez bir şeydir işte. Ansızın gelir konar insanın yüreğine. Bundan sonra kov kovabilirsen.
Ali : Eğer orada o semtlerde yaşıyor olsaydım herşey çok farklı olabilirdi. Bir gün mutlaka bende oradan bakacam hayata.
Ömer : Bu hırsın bazen beni korkutuyor.
Ali : Peki. Senin hoşlandığın kız zengin olsaydı yani benim yerimde olsaydın sen ne yapardın?
Ömer : Ben haddimi bilirim.

Nazlı'nın ağzından
Ömer abi. Canım abim yoksa baba mı demeliyim. Hayatımda ilk kez senin dışında bir erkeğe güvendim. Hata ettim onla birlikte olmamalıydım. Şimdi ise böyle ortada kaldım beni istemiyor bile. Onun sözlerine, gözlerine inandım. Ve yine onun gözlerinde ve sözlerinde yanıldım. Oysa o kadar el değmemiş ve temizdi ki sevgim. Doğduğum gibi masum ölmek isterdim ama farzet ki Nazlı adında bir kız gelmedi Dünya'ya. Bir kız kardeşin olmadı farzet. Başın dik olarak uğurla beni. Biliyorum seni  herkesi hayal kırıklığına uğrattım. Bana kızma abi affedin beni. Hepinizden özür dilerim. Sizi çok seviyorum.
Yazıp kağıdı ikiye katlayıp masanın üstüne koydum. Yatağımın altından onun bana aldığı gelinliği çıkarıp üstüme giydim parmağıma bana aldığı nişan yüzüğünü taktım. Sandalyeyi ortaya çekip üstüne çıktım. Bağladığım ipi kafamdan geçirdim. Allah'tan af diledim.
O sırada Ömer ile Ali balkondan çıkıp odalarına gidiyorlardı. Ömer Ali'ye iyi geceler paşam diyip Nazlı'ya da bakmak istedi. Nazlı'nın odasının kapısını çalıp "Nazlı girebilir miyim" dedi. Nazlı' dan ses gelmeyince kapısını açıp odasına girince gözlerinden yaşlar döküldü şok olmuş bir şekilde Nazlı'ya bakakalmıştı.

Not : ilk defa bu kadar uzun bir bölüm yazıyorum. 1130 kelime yazmışım. Yazım yanlışım varsa söyleyin. Fikirlerinizi  belirtebilirsiniz. Kendinize iyi bakın. 😊🌷❤️

Benim İçin ÜzülmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin