Yalan

11.2K 797 249
                                    

10.01.2021

***

Öncelikle merabayın arkadaşlar smsmsm Şimdi çoğu kişi Emir'in yaptıklarını çocukça bulmuş. Öncelikle düşüncelerinin tam zıttı bir duygu karmaşası içerisine girdi Emir. Açıkçası bocalamasını -hatta sadist diyeceksiniz ama acı çekmesini- istediğim için böyle yansıttım. İlk defa başına gelen bir şey ve bu nedenle saçmaladı.

2. Olarak Doğan'ın sevgilisi varsa olmaz filan demişsiniz. Öncelikle sevgilisi değil. Diğer bölümde belirtmedim heyecanı kaçmasın diye. Zaten tepkili olan bir insan hele de sevgilisi varken başka bir erkeğe ilgi duyması çok gerçekçi olmazdı. Ama tabi Emir bilmiyor sevgilisi olmadığını.

Siz Emir ve Doğan olsun dediğinizde aklımda baştan beri bu senaryo vardı. Hatta Mete ile olacaksa bile bu şekilde olup, Emir kendisine aşık olamayacağını anlayıp Doğan'dan ümidi kesip, Mete'ye gidecekti. Ama bu saatten sonra Mete'yi işin içine katmam. Doğan ile devam eder.

Neyse kısaca açıklayayım dedim. Öptüm sizi keyifli okumalar ☺️😘❤️

Yazardan

Emir, gelen güneş ışığıyla kirpiklerini kırpıştırarak gözlerini açtı. İlk ne olduğu anlamasa da burnuna gelen koku ile gözlerini kocaman açtı. Hafifçe kıpırdandığında üzerine uzandığı adamdan mırıltılar duydu. Kafasını aşağıya indirdiğinde Doğan'ın beline sarılan kollarını fark etti.

Yüzüne baktığında hala uyuduğunu fark etti. Kafasını boynuna getirip derince kokladı. Küçük bir öpücük kondurduğunda gözlerini kırpıştırdığını gördüğünde anında boynuna gömüldü.

Bedeninin gerildiğini anladığını nefesini tuttu.

Doğan hafifçe kıpırdanıp boynuna gömülen genç adama baktı. Gözlerini devirip omuzunu dürttü. ''Nefes al''

Emir daha da hızlanan kalbiyle ne yapacağını düşünürken, Doğan hafifçe doğruldu. ''Emir uyumadığını biliyorum.'' Yatakta oturur vaziyete geldiğinde Emir'de aynı pozisyonda kafası eğik bir şekilde bekledi.

Dün olanlarda aklına geldi. Utanmış olduğu için gözlerini kaçırdı. Doğan telefonu alıp saate baktı. Bir küfür savururken kırışmış üstüne baktı. Ceketini bile çıkarmadın yatmıştı.

''Emir!'' Emir uyarıcı sesiyle irkilmeden edemedi. Kafasını çevirip bakışlarına karşılık verdi. ''Hımm?'' Doğan, çocuk gibi olan bu adama sırıttı. ''Dün konuşmadık ama bu işe bir son vermen lazım'' Emir anında kafasını iki yana salladı. ''Seni seviyorum. Ne olur yani denesen'' Ellerini tutup gözlerinin içine baktı.

Sonra aklına kadın geldi. ''O kadına şans veriyorsun ama!'' dedi çocuk gibi mızmızlanarak. ''Gittikçe saçmaladığının farkındasın değil mi?''

''O kadın sevgilin mi?'' dedi söylediklerini tınlamayarak. Doğan derin bir nefes alıp gözlerini kapattı. Bu adamla uğraşacaktı belli ki.

''Hayır'' Emir söylediği şeyle kocaman gülerken Doğan göz devirdi. ''Ama olmayacak diye de bir şey yok. O olmasa başka biri olur. Ama seninle olmaz'' Emir hayal kırıklığıyla düşürdü omuzlarını. ''Denesen...''

''Ne değiştirecek?'' Emir bir süre düşündü. Neyi değiştirecekti harbi? Zorla sevecek hali yoktu. ''Seni öperken kalbimin hızı arşa çıkıyor. Sen hiç hissetmiyor musun bunu?'' Doğan bir süre düşündü. Kafasını iki yana salladı. Emir sinirle yumruklarını sıktı. ''Yalan söylüyorsun.''

''Neden? Sana yalan borcum mu var?'' Emir hala sinirle bakarken bir anda öne eğilip dudaklarına değdirdi dudaklarını. Doğan ilk anda kasıldı. Karşılık vermezken, Emir yumuşak yumuşak öpmeye başladı.

Hafifçe dudaklarını ısırdığında Doğan homurdanıp aynı şekilde ısırdı. Ufaktan o da karşılık verdiğinde Emir memnuniyetle gülümsedi. Bir elini onun hızla atan kalbine götürdüğünde gülümsemesi genişledi. Kendini bir anda geri çektiğinde kendinde emin gülümsemesiyle, Doğan'ın elini kendi kalbinin üzerine koydu. ''Bak! Hızlı atıyor işte. Bir şey hissetmesen bu kadar hızlı atabilir miydi?''

Doğan afallayarak baktı suratına. Emir bir cevap beklerken o yatakta doğrulup ayağa kalktı. ''Gidiyorum ben''

''Nereye yaa!'' Emir peşinden giderken çoktan ayakkabılarını giyinmişti bile. ''O kadınının yanındayken kalbin bu kadar hızlı atıyor mu?'' Doğan cevap vermeyip kapıyı açtı. Çıkacağı esnada Emir kolunu tutup kendine çevirdi.

''Cevap verirsen bir daha karşısına çıkmayacağım. Ama dürüst ol'' Doğan kendisine beklentiyle bakan adama dikti gözlerini. ''Evet. Hatta daha fazlası oluyor'' dedi. Aslında öyle bir şey yoktu. Ama Emir ile olanların da, sinirden veya afallamasından olacağını düşündü. Ve umut vermek istememişti. Bu nedenle yalan söylemede bir sakınca görmedi.

Emir ise ilk anda boş boş baktı. Yüzü gittikçe üzgün bir ifadeye büründüğünde Doğan'ın kalbi acımıştı. Ancak üzgün suratı piç bir sırıtış halini alınca kaşlarını çattı. Dalga geçiyor şerefsiz diye geçirdi içinden.

''Benim mesleğim ne biliyor musun? Polislik. Sence insanların yalan söyleyip söylemediğini anlamayacağımı mı zannediyorsun?'' Doğan ağzını araladı bir şeyler söylemek için ama dili tutulmuştu. Emir daha çok sırıtıp aralık ağzına bir öpücük daha kondurdu. ''Şimdi gidebilirsin. İşe geç kalmanı istemem'' dedi ve kollarını göğsünde birleştirip birkaç adım geri çekildi.

Doğan yumruklarını sıkıp sinirle baktı. Aptal durumuna düşmüştü. Bu karşısında ki veledi kandırmak kolay değildi. Kendine küfürler ederek asansörü beklemeden merdivenlerden indi.

Emir ise hala sırıtarak bakmaya devam ediyordu. Gözden kaybolunca iç çekip geriledi ve kapıyı kapattı.

**

Doruk'tan

Okulun bahçesinden güzel havanın tadını çıkarırken yanıma Mete oturdu. ''Oo güzellik uykundan uyanıp okulun yolunu tuttun demek''

Mete homurdanıp elindeki kahveyi kafasına dikti. ''Dün ders çalışırken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Sabahta geç uyandım'' Küçük bir kahkaha attım. ''Keşke bende ders çalışırken zamanın nasıl geçtiğini anlamasam'' kahvesini içerken hafifçe öksürdü. Sırıtıp kafasını iki yana salladı.

Son derse girmek için vakit gelince ayağa kalktık. ''Cihangir gelecek bugün'' Mete bir süre baktı yüzüme. ''Emir gelecek mi peki?'' Oflayıp göz devirdim. ''Mete yavrucuğum uğraşmasan mı artık'' Mete omuz silkip önüne baktı. Onun üzülmesini istemiyordum. Tamam Emir'i hiç sevmiyordum ama sevgili olabilecek potansiyelleri olsa uğraşırdım ama o çocuk bizimkini sevmiyordu ki...

Sınıfa girip yerimize otururken Cihangir'e mesaj attım. 1 saate burada olacağını söylemişti. ''Çıkışta bir yerlere gideriz. Gelir misin?''

''Yok siz gezin. Eve giderim ben.'' deyince kafamı salladım.

Dersten sonra okulun bahçesindeki masalara oturduk. Az sonra bahçenin girişinde Cihangir göründü. Siyah pantolonu, postalları ve deri ceketi ile çok yakışıklı görünüyordu. Gözündeki gözlükleriyle havalı havalı gelip yanağıma bir öpücük kondurdu.

''Hoş geldin aşkilotam'' Göz devirip yanıma oturdu. ''Naber Mete''

''İyidir senden.''

''İyiyim. Yoğun bir gündü. Yorgunum'' dedi gözlüklerini saçının tepesine yerleştirirken. Etraftaki kız-erkek fark etmeden gözleriyle yediler onu. Ben homurdanırken bana bir bakış attı. Hayırdır dercesine kaşını oynatınca omuz silktim.

''Doruk sabahtan beri beynim çok doldu. Yeni dertlere yer yok güzelim.''

''Bu gözlükler ne? Senin diğer polisler gibi atsineği gözlüklerinle kıro filan durman lazımdı. Herkes sana bakıyor!'' Kollarımı göğsümde birleştirirken Cihangir gür bir kahkaha attı. Kulağıma fısıldayıp: ''Seni ısırırım'' dedi.

Anında sırıtıp koluna gömdüm kafamı. ''Isırsana'' Bana gülümseyerek bakıp boynuma öpücük kondurdu. ''Çok seviyorum seni Doruk''

''Deme öyle utanıyorum'' dedim kafamı eğerek. ''Sen? Utanmak?'' Bir an düşündüm de aynen bende utanma duygusu yoktu. ''Aynen olmadı bu''

O gülerken bende gülüp kafamı omuzuna yasladım. Mete bize gülümseyerek bakıyordu.

KORUMA | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin