Bu bölüm benim yanımda olan; kankam, kardeşim dostum diyebileceğim maviay066 'ya gelsin <3
Şarkıyı açmayı ve oy, yorum kullanmayı unutmayın^^
****
Akşam yemeği için deniz kenarında bir restorana gelmiş, cam kenarında bir masaya oturmuştuk. Şimdi de yemeklerimizi bekliyorduk.
"Eğlenebildiniz mi çocuklar?"
"Evet anne, yani kendi adıma konuşayım biz çok eğlendik." dedim gülümseyerek, suyumdan bir yudum aldım. İçimde bastıramadığım bir sıkıntı vardı ama bunu mümkün olduğunca bastırmaya çalışıyordum.
Yemeklerimiz gelmişti. Annem masayı donattırmıştı, "Bir kuş sütü eksik." dedi Uraz alayla.
"Hemen söyleyeyim getirsinler." dedi Efsun hanım ufak bir kahkaha atarken. Herkes çok mutluydu, bununla orantılı olarak bende.
Kendi aramızda sohbet ede ede koca masayı silip süpürdük.
"Ah! Çok yedim, o son kaşığı almayacaktım." dedi Burak karnını ovalarken, "Her şey o son kaşığın suçu zaten." diyerek gülerek karşılık verdi Savaş.
"Yukarıda teras var oturabileceğimiz, onun alt katında ise ufak bir bar var." dedi annem ve ekledi, "Bir şeyler içmek isterseniz abartıya kaçmayın lütfen."
"Tamam." dedim ve savaşın elinden tutarak masadan ilk biz kalktık. "Biz yukardayız, merak etmeyin." dedim ilerken.
"Kızım beni meraklandırma lütfen!"
"Tamam anne!" dedim ve yukarı kata çıktık. Ne çok yüksek neden alçak bir müzik çalıyordu. Etrafta bazı insanlar dans ediyor bazıları ise barda oturuyorlardı.
"İçmeni istemiyorum, terasa çıkalım lütfen." dedim ve cevabını dinlemeden yukarı çıkmaya başladım. Yanıma geldi ve elimi tuttu.
Yukarısı çok güzeldi, bir kaç kişi vardı. Kahve alabileceğim ufak bir kafeterya da vardı.
Korkuluklara doğru ilerledim, Savaş kahve almaya gitmişti. Ay tüm ihtişamıyla karşımızdaydı, ufak tefek yıldızlarda vardı ama ışıklar yüzünden gözükmüyorlardı. Deniz manzarası ise buradan daha da güzeldi, siyaha bürünmüştü deniz. Etrafımızda bir kaç tane ev vardı. Bir evin çatısı çekti dikkatimi. Bir karga sanki bana bakıyordu, yüksek sesli bir çığlık attı ve gitti. Etraftakiler onu duymamış gibilerdi.
Arkamdan Savaş geldi, elinde iki tane kahve vardı sütlü. "Çok güzel değil mi?" dedim hayran olmuşçasına.
"Senden daha güzel değil ama." gülümsedim ve kafamı omzuna dayadım, o da elini belime koydu.
"Bu güzel günü benimle geçirdiğin için teşekkür ederim, sevgilim." dedim ve derin bir nefes aldım.
"Asıl ben teşekkür ederim, bu kadar güzel bir kalbin olduğu için." Beş dakikalık bir sessizlik oldu, kimseden ses çıkmadı ve o sessizlik bana hiç bu kadar güzel gelmemişti.
Biraz daha orada durduk ve sonra aşağıya indik, biraz da Savaşın zoruyla inmiştik. Benim üşüdüğümü düşünmüştü, aslında çok da haksız değildi ama...
Aşağıya indik tatlı yedik ve eve doğru gitmek üzere arabaya bindik.
"Çocuklar ben çok eğlendim, umarım bu sizin için de böyledir." dedi Efsun hanım, ben gülümsemekle yetindim, onlar ise muhabbet etmeye başladı.
Camdan dışarı çevirdim kafamı. Ağaçlar vardı, gökyüzüne baktım.
"Olamaz!" dedim korkuyla. Tepemizde yüzlerce cadı vardı. Süpürgeleri vardı.