how sweet it can be if you make me dance?

4.3K 223 135
                                    

// -

Ağrılar, sırtıma yerleşmeye yemin ettiğini belirtircesine canımı yakmaya başladığında sesli bir şekilde hayıflandım ve salondaki tek koltuk olan, gri üçlü koltukta oturan Yoongi Hyung'un yanına sokuldum. Şirketten yeni gelmişti ama gelir gelmez duşa girdiği için siyah, düz saçları parça parça alnına iniyor, küçük gözlerini kapatarak suratını minik bir kedi yavrusuna çeviriyordu. Bacaklarını uzattığı orta sehpaya bir bakış atıp ben de bacaklarımı onun bacaklarının üzerine attım ve sızlanmalarıma karşılık vermediği için kaşlarımı atıp konuşmaya başladım.

"Hyung," dedim, kollarımı göğsümde birleştirip halen daha bacaklarımı bacaklarının arasına sokmaya çalışırken. "sırtım çok ağrıyor. Masaj yapabilir misin?"

Yoongi hyung bakışlarını televizyonun odağından bir saniye bile çevirmedi.

"Dolabımdaki ikinci çekmecede masaj aleti var, kendin yap."

Yüksek sesli bir şekilde iç çektiğimde göz kenarıyla bana baktı ama umursamadan ekranda dönen geçmiş basketbol maçını izlemeye devam etti. İnadına yapıyordu, ondan masaj yapmasını ne zaman istesem ya bana masaj salonu seansı alıyor ya da evdeki masaj aletlerini önüme koyup bana sırtını çeviriyordu. Aptal herif, onun dokunduğu gibi olmazdı ki. Yalnızca bir kere yapmıştı ama hiçbir zaman onun yaptığı kadar rahatlayamamıştım. Parmakları ince ve uzun olduğu için tüm kaslarıma tam oturuyor ve kemiklerimin üzerinden geçerken midemde hangi kelebek ailesi varsa tekrar tekrar dans ediyordu.

"Hyuuung," dedim, biraz daha sızlanarak. Bu teknik daha önce hiç işe yaramamıştı ama belki bu sefer ikna edebilirdim çünkü şirkete de gitmemişti ve herhangi bir insanla da muhatap olmamıştı. Yani... yorgun olması imkansızdı. "Yarın yine işe gideceğim. Ne olur birazcık yapsan?"

Yoongi hyung boynunu kütletti ve kafasını çevirip gözlerimin içine baktı. Ups, kızacaktı.

"Maç izliyorum, Jungkook." Dedi ve elinde sıkı sıkı tuttuğu kumandayı koltuğun boşlukta kalan yerine fırlattı. "Bugün tek izin günüm. Sen de beni birazcık rahat bıraksan?"

Yine lafı yedik. Ne ekersen onu biçersin demişler tamam da, ben böyle bir şey ekmedim arkadaşlar niye biçiyorum? Herife iyi gittikçe kötü dönüyor. Ne var yani on senedir en yakın arkadaşımsa ve birlikte üniversiteyi bırakmaya karar verip aynı eve taşındıysak? Üstüne ben geçtiğimiz bu iki sene içerisinde Yoongi'nin gay pornoları izlediğini fark ettiysem ve işler çığrından çıkıp ona aşık olduysam...Ne olmuş?

Sıçıp batırmışım, değil mi?

Kesinlikle öyle.

Ona cevap vermediğim için o çok önemli maçını izlemeye geri dönmüş ve baş parmağındaki tırnağı kemiriyordu. Ortak noktalarımızdan biri, o da tırnaklarını yiyordu fakat üniversitedeki bir kafede çalıştığım için patron sürekli ellerime dikkat etmemi, iyi görünmedikleri sürece bahşiş alamayacağım konusunda kafamın etini yiyordu. O yüzden bu alışkanlığı bırakmaya çalışıyordum, bu maç manyağı herif ise hiç yardımcı olmuyordu.

Daha fazla söylenmemek için dudaklarımı mumladım ve ayaklarımı sürterek banyoya doğru ilerledim. Belki benimle biraz ilgileniyorsa en azından sürttüğüm ayaklarımı duyardı. Banyoya girip işerken sırtıma gerçekten bir ayı oturduğunu düşündüm ve artık Yoongi Hyung'a da dadanamayacağım için duş başlığı ile göz göze geldim. Beni kurtarsa kurtarsa sıcak ve tazyikli su kurtarırdı. Kıyafetlerimi çıkarıp sıcak suyun altına girdiğimde ensemdeki kasların ve omurlarımın gevşediğini hissederek bu haklı kararla şarkı söylenmeye başladım.

"Beautiful stranger, take me by the hand...."

Gözlerimi kapatıp suyun altında sallanırken kapı gürültüyle açıldı ve Yoongi Hyung gözlerini ovuşturarak banyoya girdi. Gerçekten tam zamanıydı. Cidden.

creamy:: yoonkook (one-shot)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin