7. Bölüm

1K 46 18
                                    

ARKADAŞLAR BU BÖLÜMÜ DİĞER BÖLÜMLERDEN UZUN TUTTUM BU DA SİZE BİR KIYAĞIM OLSUN. YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. ÖPÜLDÜNÜZ :* ^^

Kaan bana böyle bir şey nasıl yapardı? Ben ona bu kadar güvenmişken beni nasıl olurda aldatıyordu? Hemde gözümün önünde yapmıştı bunu.

Ama bende ona aynısını yapacaktım. Aynı acıyı onunda tatmasını istiyordum.

Canberk "Seni eve bırakayım ben." dediğinde birden düşünmeyi bırakıp Canberk'e odaklandım. İlk defa onu bu kadar incelemeye fırsatım olmuştu.

"Biliyorum." dediğinde hayal aleminden çıkmıştım.

"Neyi biliyorsun?"

"Çok yakışıklısın dedin ya bende biliyorum dedim." dediğinde gözlerim birden büyümüştü. Ben ona çok yakışıklısın mı demiştim? Aman Allahım. Böyle bir şey demiş olamam. Hayır hayır. Off rezil oldum işte. Aferin sana Hande.

"Şey birden ağzımdan kaçtı kusura bakma."

Bu neydi şimdi. Ağzımdan kaçtı da ne demekti? Gittikçe batıyordum. Bence artık susmam gerekti.

"Önemli değil, hoşuma gitmiyorda değil aslında."

Of ne diyor bu? Ben daha yeni bir şoktan çıkmışken bana gelmiş hoşuma gidiyor diyor.

Bir an önce eve götür artık beni daha fazla utanmak istemiyorum.

Saat sabahın 7'siydi ve ben normalde bu saatte asla uyanmazdım. Okul saat 9 da olduğu için 8.30 da kalkardım. Hiç bir zamanda geç kalmazdım.

İnanmıyorum bugün Pazartesi!

Pazartesi. Pazartesi. Pazartesi. Pazartesi.

Kelimeye bakar mısınız ya küfür gibi.

Pazartesileri sadece Coğrafya dersi olduğu için sevmediğim doğrudur evet. Coğrafya'dan bu dönem kalacağım için sorun yok ya. Aman bir daha mı geleceğiz dünyaya?!

Biraz önce sevgilimi beni aldatırken yakaladım ama benim düşündüğüm şeylere bak. Hande kendine gel.

Ben bunları düşünürken eve gelmişiz bile.

Elimi tutarak "Seninle kalmamı ister misin?" dediğinde içimden 'Eveeeeeeettt!' diye bağırmak gelse de ben sadece "İyi olur." demekle yetindim. Normalde böyle davranmam aslında. Direkt 'Hayır!' ı yapıştırırdım suratına. Ama şimdi anormal bir durum var ortada. Bu yüzden benimle kalmalı. Yalnız kalırsam depresyona girebilirim çünkü.

"Peki o zaman sen in ben arabayı park edip geliyorum."

Arabadan hızlıca inip bahçedeki banklardan birine oturdum. Hava gerçekten çok güzeldi. Tam gezilecek bir hava vardı. Okula gitmek istemiyordum. Zaten son haftaydı ve yaz tatiline girecektik. Yani 1 hafta erkenden girsek ne olurdu? Hiç birşey.

Bence süper bir karardı. Hem Kaan'ın yüzünü görmek istemiyordum. Karnemi bile seneye almaya razıydım. Hem zaten e-okul diye bir şey var ve notlarımı biliyorum. Lanet Coğrafya hariç bütün notlarım iyiydi. Buna rağmen takdir alabiliyordum. Allahtan Coğrafya hocamız fazla acımasız değildi.

Neyse ben bu hafta okula gitmeyecektim, o kadar.

Canberk arabayı park edip yanıma geldiğinde gözlerimin içine bakarak "Bugün okula gitmeyelim." dedi.

Ya Allah'ım düşüncelerimiz bile aynı, yok böyle bir şey.

"Aynı fikirdeyim." deyip gülümsedim.

"O zaman odana çık ve bir ay ne kadar eşyaya ihtiyacın olacaksa al. Tabii ki annene bir ay burda olmayacağımızı da söyle.

Ne diyordu şimdi bu? Kafayı mı yedi acaba? Bir ay birde yani. Allah Allah. 1 ay ne yapacaktık ki?

"Bir ay mı?" dedim şaşırmış bir yüz ifadesiyle.

"Evet bir ay. Hadi küçük hanım fazla konuşma git bavulunu hazırla. Bende eve gidip hazırlanayım. Seni bu bunalımlı halinden kurtarmamız lazım." dedi sakince.

Daha fazla konuşmadan ve yüz ifademi hiç bozmadan zile bastım. Canberk'e doğru baktığımda benim eve girmemi bekliyordu. Kapıyı teyzem açmıştı.

Teyzem'in adı Gamze'ydi ve gerçekten gamzeleri vardı. Beni de çok severdi ve sık sık bize gelirdi.

"Oo teyze hoşgeldin." deyip kocaman sarıldım. O da bana sarılıp "Hoşbuldum canım." dedi ve birbimizden ayrılıp salona doğru geçtik. "Annem yok mu?" dedim koltuğa oturarak. Teyzem de karşımdaki koltuğa oturdu ve kollarını birleştirerek "Annen iki ay boyunca yurtdışında olacakmış, işleri yoğunlaşmış." dedi kafasını bana çevirerek.

"Peki o zaman. Ben tatile gidiyorum arkadaşlarımla. Anneme haber verirsin. Ben bavulumu hazırlayayım görüşürüz" diyerek bir şey söylemesine izin vermeden yanağından öptüm ve koşarak yukarı çıktım.

Kırmızı bavulumu dolabın üzerinden indirdim ve dolabımdaki en sevdiğim kıyafetlerimi içine yerleştirdim. Tabii ki ayakkabıları da unutmamak lazım. Bir kaç tane elbise bir de topuklu ayakkabı aldık mıydı tamamdır.

Sırt çantamı aldım ve ön cebine şarj aletimi ve kulaklığımı  Arka tarafına bilgisayarımı koydum ve havlumu da bavulumum içine sıkıştırdım.

Yeni aldığım sarı ve mor renkte olan Adidas eşofmanlarımı, altına da siyah spor ayakkabılarımı giydim. Ne olur ne olmaz diye montumu da yanıma alarak aşağı indim.

Merdivenlerden düşmemek için bayağı bir çaba sarfettikten sonra zilin sesini duydum.

Canberk!

Yaşasın!

Çantalarımı yere koydum ve etrafıma baktım teyzem gitmişti sanırım. Hemen koşarak kapıyı açtım ve karşımda Kaan'ı görmemle birlikte tekrar kapıyı hızlıca suratına çarptım.

Bıraktığım çantaların yanına koştum ve içinden telefonumu çıkardım. Canberk'in numarasını kaydetmişimdir inşallah diye düşünerek rehberde aradım.

Kaydetmemişim!

Bu sırada kapı ve zil aynı anda ritmik seslerle çalınıyordu.

"Hande lütfen aç şu kapıyı!" diye bağırıyordu Kaan.

Açmayacaktım tabiiki de. Canberk'in gelmesini ya da Kaan'ın gitmesini bekleyecektim.

Yere oturup kulaklarımı tıkayarak ağlamaya başladım.

Yaklaşık yarım saat sonra kendime geldim. Sanırım uyumuştum. Ağlamaktan gözlerim şişmişti. Dışarıdan sesler gelmiyordu. Kapıyı açıp bakmak istedim ama sonradan geri çekildim. Çünkü Kaan kolay kolay vazgeçmezdi. Canberk neden bu kadar geç kalmıştı ki?

Yukarı çıktım ve odama girdim. Balkonun kapısını açarak bir adım attım ve aşağı baktım. Kaan kapının önündeki banka oturmuştu ve ağlıyordu. Onu ilk defa ağlarken görüyordum. Hemen aşağı inip kapıyı açtım ve onun yanına oturdum.

"Neden yaptın bunu Kaan? Beni sevdiğini söylüyordun, ne değişti şimdi? Ben mi değiştim yoksa sen mi? Bence sen değiştin. Çünkü artık ben eski Kaan'ı göremiyorum. Artık bugünden sonra da görmek isteyeceğimi sanmıyorum. Bana hiç bir açıklama yapma. Bugün olanları gerçekten unutmak ve yeni bir sayfa açmak istiyorum. Artık seninle görüşmek istemiyorum. Hayatımdan çıkmanı istiyorum Kaan. Şimdi ağlamayı bırak ve git burdan lütfen." dediğimde bende ağlamaya başlamıştım. Ama bunu ona belli etmedim.

Kaan hiç bir şey söylemeden kalkıp arabasına binerek yavaş yavaş uzaklaştı.

Doğru yapmıştım sanırım. Ondan uzaklaşmam lazımdı. Artık gerçekten onun yüzünü görmek istemiyordum.

Ben bunları düşünürken Canberk arabasıyla evin önüne doğru yaklaştı.

Ayağa kalktım ve yanına doğru hızlı adımlarla ilerledim. Arabadan indiği anda boynuna atladım ve ona sarıldım. Gerçekten buna ihtiyacım vardı. O olmasaydı şuanda depresyona girebilirdim.

"Bunu hakedecek ne yaptım ben prenses? "

Romantik OdunumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin