Nightmare💤

831 127 116
                                    

Olanların üstünden neredeyse bir ay geçmişti.

Jace ile o bir ay içinde neredeyse hiç konuşmamıştık. Kahvaltılarda ya da akşam yemeklerinde benimle konuşmak için çaba sarf etmesi dışında asla onunla bir şey konuşmadım ve öyle de devam ediyordum.

Üzüldüğü her halinden belliydi ama umurumda değildi. Karısını bana karşı savunmuş olmasına kızmamıştım, aksine bence yapması gereken şey buydu. Eğer tek bunu yapsa birkaç gün içinde onu affederdim.

Ama o benim kardeşimdi. Sevgisiz öleceğimi düşünmesi... ilk defa ona bu denli kırılmıştım.

Kardeşim olarak karşıma geçip bana saçmalama Alec, Clary onu sinirle söylemiş olmalı. Seni seven bir ailen var, ben varım. Demesi gerekmez miydi? Belki benim o an buna ihtiyacım vardı. Belki ondan bunu duymak istemiştim.

Kızgınlığım çok çabuk geçerdi ama kırıldığım zaman bu sonsuza dek bile sürebilirdi.

"Alec, lütfen artık düzgünce konuşabilir miyiz?"

Jace'in sesini duyup ona göz ucuyla bakmıştım

"Önemli bir şey değilse şu an müsait değilim."

"Boş bir şekilde oturup çiçekleri izliyorsun Alec."

"Bu önemli bir iş bence." Dediğimde Jace iç çekip yanıma oturdu.

"Clary o gün söylediği şeyler için çok pişman. Seninle konuşmak istiyor ama yanına gelecek cesareti bulamamış bir türlü."

"Gelmesin, özüre ihtiyacım yok benim."

"Pekala, ona bunu iletirim. Peki ya bizim aramız nasıl? Sen bana uzun süre kızgın kalmazsın. Bir ay geçti, artık geçmiştir sinirin hah?"

Jace bunu tatlı tatlı gülerek söylerken ben ona sinirli bir bakış atmıştım.

"Ya da geçmemiştir."

"Doğru tahmin."

"Clary benim karım, onu korumamın neresi yanlış?"

"Hiçbir kısmı yanlış değil Jace, doğru olanı yaptın bence."

"Peki o zaman sorun ne? Neden hala benimle konuşmaktan kaçıyorsun?"

"Biraz düşünsen bunun cevabını bulursun bence."

"Bana alındın mı? Kırıldın mı o günkü tavrıma? Ben sadece... sinirle bir şeyler söyledim, ciddi bile değildim."

"Bence çok ciddiydin ama farkında bile değilsin." Deyip ayaklandım. "Beni rahat bıraksan iyi olur çünkü neye alındığımın bile farkında değilsin. Hem de üstünden bir ay geçmesine rağmen."

Onun bir şey demesine izin vermeden oradan uzaklaştım. Zira diyeceği şeyler pek de umurumda değildi.

....

Saat gece yarısını çoktan geçmişti ve ben iki saattir öylece tavanı izliyordum. Uyku yine ve yine bedenimi terk etmişe benziyordu.

Sonunda dayanamayıp yataktan çıktım ve hızlıca odadan ayrıldım. Üstümü düzeltip bir kat yukarıdaki odaya ilerledim ve kapıyı birkaç kez çaldım.

İçeriden ses gelmeyince kapıyı yavaşça açıp içeriye bakmıştım.

Annemi yatakta uyurken bulunca yavaşça içeriye girdim ve yanına ilerleyip yatağa oturdum.

"Anne... anne uyanır mısın?"

Yerinde kıpırdamış ama gözlerini açmamıştı.

"Anne... seninle konuşmam gerekiyor."

Should See Me in the CrownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin