Nisa'nın Ağzından ||
Barış odaya gittikten sonra ortalığı toparlayıp yanına gittim. Ben beni bekler diye düşünürken onu uyurken buldum. Üstelik ne kadar yorulduysa üzerini çıkarıp yeni bir şey giymeye bile vakit ayıramamıştı. Neyse ki eşofmanını giymişti. Yoksa kesin hasta olurdu. Benim onu tek başıma kaldırıp giydirmem mümkün değildi çünkü. Battaniye alıp üzerini örttükten sonra saçlarına uzun bir öpücük kondurdum. "Beni duyuyorsan haberin olsun seni seviyorum." Yüzünü izleyip bir mimik beklesem de derin bir uykuya dalmıştı.
Üzerimdekileri çıkarıp yanına uzandım. Kolunu tutup bedenime sardığımda yüzüne baktım yeniden. "Bana dokunuyorsun ve bunu hissetmen gerekir Barış." Kolları bedenimde dolanık haldeyken bana yaklaşıp başını göğsüme yerleştirdiğinde gülümsedim. "Uyurken bile yaramaz bir kedicik ama bu." Ben de saçlarını okşarken gözlerimi kapattım. Barış'ın nefesleri tenime çarparken uykuya dalmak epey zor olmuştu tabii. Ama bir süre sonra bunu başarmıştım. Barış'ın tenimde gezinen dudaklarıyla araladım gözlerimi. Sabah olduğunu zannetsem de hâlâ geceydi.
"Barış napıyorsun?" Barış gözlerime bakarken gülümsemişti. "Öpüyorum Nisa." "Uyusan ya sen, hani yorgundun?" Barış üzerime çıkarken ona baktım. "Hemen şimdi seni istiyorum Nisa. Buna ihtiyacım var." "Saçmalama Barış gece gece uyandırıp... İner misin üzerimden?" "Nis valla benim sabrım falan kalmadı." Gözlerimi büyütüp ona baktığımda bedenini bana yaslamasıyla beraber derin bir nefes aldım. "Yapma ya, delirdin mi?" "Kurudum bekle bekle vallaha Nisa. Gidiyorum ben." "Nereye gidiyorsun?" "Gidiyorum işte benim rahatlamam gerek biraz." Barış kalkıp üzerini giyinirken ben de kalkıp ona baktım.
"Barış nereye dedim? Kafan attığında hele gecenin bir vaktiyse gidemezsin öyle." "Yusuf'un yanına giderim, zaten çağırıyordu. Sen de otur evde. Hiçbir şey yapma otur." "O ne demek şimdi? Kırıcı oluyorsun Barış." Barış bir şey demeden üzerine gömlek giyerken durdurdum onu. "Yusuf'un yanına gece gece böyle hazırlanıp gitmezsin sen. Nereye gidiyorsun? Barış doğruyu söyle bana." "Hesap vermek zorunda değilim." "Hayır zorundasın! Evliyiz biz farkında mısın?!" "Ya ne evlilik ama. Yoruldum Nisa yoruldum. Bütün gün oturup senin nazını çekiyorum, bebekle ilgilen aman Nisa üzülmesin onunla da ilgilen. Arkadaşlarının hepsi ayrı berbat zaten!"
Dolan gözlerimle ona bakarken derin bir nefes aldım. Üzerine gitme sakinleşmesi için zaman tanı Nisa. Barış bir süre öylece oturup derin nefesler aldıktan sonra kalkıp üzerine ceket seçerken bir yandan da bana bakmıştı. "Yusuf'un yanına gidiyorum. İkimiz dışarıda biraz kafa dağıtırız. Sen de otur evde bekle. Korkarsan falan Lale'leri ararsın. Eğer başka yerde kalacak olursan bana haber veriyorsun. Benden habersiz bir yere gitmek yok Nisa. Duydun mu beni? Evden bana haber vermeden çıkamazsın." "Esirin miyim ben senin?! Ne bu hallerin?! Sen istediğin yere gidiyorsan ben de giderim!"
Bana ters bir bakış atarken bileğimden tutup kaldırmıştı beni. Gözlerime bakarken yutkundum. "Bana o sesi bir daha yükseltme! Ne zaman ne yaptığımın hesabını da sana vermek zorunda değilim!" "Ben de değilim! Aramızda hiçbir fark yok Barış." "Sen karnında benim çocuğumu taşıyorsun Nisa! Hareketlerine dikkat et." Barış gidecekken durdurdum onu. "Sen dikkat et asıl hareketlerine, bu ne ya?! Böyle evlilik falan da olmaz!" "Ev işleriyle ben uğraşıyorum, senin mızmızlıklarınla ben uğraşıyorum... Çalıştığın da yok evde otur para harca ne işe yarıyorsun Nisa?! Senden istediğim tek bir şey oluyor ama onda da seninle mi uğraşacağım böyle?!"
"Ciddi olamazsın değil mi? Pişman olacağın şeyler söylüyorsun Barış." "Ne pişmanlığı Nisa? Ben senin o klinikteki aksiyonlu eğlenceli hallerini sevdim ve şuan resmen çocuk avutuyorum. Yeter ya! Seninle mi uğraşacağım ben hep! Şimdi kes sesini ve otur!" "İstemiyorum ben burada kalmak falan. Gidiyorum ben! Senden de bir bok istemiyorum!" Ben gidecekken Barış bileğimden sertçe tutup beni kendine çekmişti. Gözlerime bakarken gözlerindeki öfke her zamankinden daha büyüktü. "Sabrımı zorlama Nisa. Şuan sakin kalabildiysem sebebi karnında bebeğimi taşıyor olman." "Bu sakin halin öyle mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MECZUP
Fanfictionİki hasta ruh birbirinde tedavi olabilir miydi? Kim bilir belki de her şeyin ilacı bazen zaman değil, seni sevecek bir kişidir. "Bu iyiydi işte. Seninle eğleneceğiz biz bundan eminim artık." "Burada fazla kalacağımı zannetmiyorum."