2

48 11 5
                                    

Genç kız
  Koskoca bir sessizlik. Mezarlar hep sessiz olur değil mi ? Koskoca bir nefessizlik içinde boğulan ölüler... ve onların sessiz çığlıkları. bir mezar taşı, üstüne kapanmış ağlayan genç kız. Lise öğrencisi sanırım. Anne diye ağlıyor. Ölen annesi. Mezar yeni. Yeni ölmüş kadın anlaşıldığı kadarıyla. Elinin tersiyle gözyaşlarını sildi genç kız, yavaşca kalktı, ve evinin yolunu tuttu, abisi gelince onu evde görmezse eğer... Küçük kardeşi de açıkmıştır hem. Eve varınca küçük kardeşinin karnını doyuracaktı. Küçük kardeşi okula gidecek yaşta değildi. Bu yüzden evde tek kalıyordu. Babası günlerdir eve gelmemişti.
Kardeşi ise çok hastaydı. Ateşi vardı ve nefes almakta güçlük çekiyordu. Evi toparladı ve ders çalışmaya başladı kardeşinin yanında. Küçük çocuk ablasının elini tutmuş, yorgun gözlerle tavana bakıyordu. Yüzünden ne kadar hasta olduğu belliydi.
Abisi gelecekti az sonra. Acımasız bir adam geldiğinde, nefretten başka bir şey getirmezdi. Eski evin kapısı açıldı, kısa süre sonra ise kapandı. Genç kız anlamıştı abisinin geldiğini. Bir kaç küçük odun ile ısıtılan ve soğuk odanın kapısında belirdi abisi.
"Yemekte ne var lan. Kime diyorum hey..!"
"Şey... makarna yaptım abi." Dedi çekinerek genç kız.
"Yine mi be... neyse ben tokum zaten." Genç kızın aklını başka bir şey meşgul ediyordu aslında.
"Abi ilaçları aldın mı ? Çok hasta... çok korkuyorum bir şey olacak diye."
"Ölmez korkma" Dedi ve kapatıp kapıyı gitti abisi. Yine dışarıdan bir şeyler yemeye gidecekti. Genç kız ağlamaya başladı tekrar. Annesinden sonra... hayır bunu kaldıramazdı... Kardeşini de kaybedemezdi. Bu onun için çok ağır olurdu.
"Annem... niye bıraktın beni... annem... gitmeseydin... ben sensiz yapamıyorum... kaldıramıyorum anne... gel... nolur..."
Ve tekrar ağlama krizine girdi. İşin çok zor olacak küçük kız... Çok zor... Hayatın sırtına yüklediği karmaşık duygular gözlerini yaşartıyordu.
Kalktı ve kardeşinin ateşini düşürmeye çalıştı, kendi yangınını bastırarak. Onu iyi olması için her şeyi yapardı ama elinden hiç bir şey gelmiyordu. Küçük çocuk ablasının gözlerinden akan yaşlara bakıyordu.
"Abla ben annemi özledim." Genç kız öyle zor tuttu ki kendini...
"Biliyorum ablacım. Ama o cennete bizi bekliyor."
"Bizde gidelim abla oraya." Genç kız gözündeki yaşları sildi.
"Gideceğiz ablacım."
Küçük çocuk bir kaç dakika sonra, alev gibi yanan ellerini ablasının ellerine koydu,
"Üşüyorum abla."
"Biliyorum ablacım."

                                 ***

Saye iyi değildi. İki gecedir uyumamıştı bile. Kendinden nefret ediyordu. Sadece ağlıyor. Yemek bile yemiyordu. İyice zayıflamıştı. Gözünden akan her yaş bir parça alıp götürüyordu ondan. Çok canı yanıyordu... çok...
Sonunda atanmıştı, artık işe gidip geliyordu. Bir dağ başında uçurumun kenarında ahşap bir evde yaşamaya başladı Saye. Uçurumun dibi masmavi denizdi. Evi büyük değildi. Eski, tek katlı bir yapı. İş yerine gidiyor geliyor ağlıyor, bir iki saat uyuyor ve kendine zarar verip duruyordu. Musab'ı istiyordu  tüm benliğiyle. Ama onsuz olmayı öğrenmeliydi. Başka çaresi yoktu çünkü. Kendini yalnız hissediyordu. Her fırsatta uyumak istiyordu. Ama ebediyete kadar.
Saçmalık.  Tamamen saçmalık. Aşk yazıyorum resmen. Ben aşka bile inanmam ki. Kimse bir başkasını gerçekten sevmez. Aşk gerçek olamayacak kadar güzel, insanlar âşık olamayacak kadar kirliydi. Bu yüzden âşk ancak temizlenirse gerçek olurdu. Sayeyi ise arada bir Sude uğrayıp teselli ediyordu ama son zamanlarda gitmemeye başladı. Saye onu çok kötü etkiliyordu. Enerjisini düşürüyordu sözde. Ama ne yapsın? Buna rağmen Saye kalmasını istiyordu. Yalnızlık sürekli olunca işe yaramıyordu çünkü. Sude karşı koltukta oturmuş, yüzüne batan güneşin ışıkları vuruyordu.
"Sude, bir kaç gün yanımda kal lütfen. Çok kötü hissediyorum." Dedi Saye üzgünce.
"Şey... ben... kalmasam daha iyi, işlerim var zaten, başka zaman."
"Sude yalvarırım, lütfen. Kal bi kaç gün..." gözleri doldu Saye'nin... Artık gözyaşlarını kontrol edemiyordu.
"Tamam ama çok değil " dedi Sude, ağlayarak sarıldı ona Saye. Sude de karşılık verdi. Aşk gerçek değil demiştim. Dostlukta sahtedir bir o kadar. Gerçek dostluk ise, ebedi bir rıza gözetilerek yapılır ancak.

SAYHA (Ara Verildi )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin