✯ Hiç yalan söyleyemiyorsun

870 73 13
                                    

❁۪۪

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

❁۪۪

Namjoon

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Namjoon

Seok-Jin için geldiğim hastanede bahçeye çıkınca Hwasa'yı görmeyi beklemiyordum. Seok-Jin'in Solar tarafından vurulduğunu söylemiştim ama geleceğini hesaba katmamıştım.

Beraber bankta oturuyorduk. Gülümseyerek Hwasa'ya bakıyordum. O da bana bakıyordu, daha sonra yere baktı. "Seok-Jin'in başına gelenler için çok özür dilerim."

"Sabahtan kaçıncı özürün. Bu senin suçun değil." Elimi Hwasa'nın bacaklarının üzerindeki çantasına bastırdığı elinin üzerinde koydum. Normalde destek amaçlı çoğu zaman böyle şeyler yapardım ama Hwasa'nın eline dokunduğumda hissettiklerim çok farklıydı. Gülümseyim kafamı aşağı salladım.

O sırada Jimin'in sesini duymuştum. Konuşuyordu. Kafamı çevirip Jimin'e gözlerimi diktim. Yanında Rose vardı. "Sana söyledim böyle olacağını bilmiyordum!"

Rose kaşlarını çatmış, sinirliydi. "Senin yüzünden hastaneden atıldık!"

Jimin yüzü kendini beğenmiş bir hal almıştı. "Park Jimin'i hastaneden atmanın cezasını alacaklar! Merak etme!"

Rose iç çekmişti.

Jimin bizi farkedince yüzündeki hoşnutsuzluk silindi ve alaycı gülümsemeyle bize yaklaştı.

Rose peşinden gelip koluna girmişti. "Hadi. Bunlara da bulaşma, gidelim."

Jimin yandan Rose'ye baktı. "Bulaştığım yok. Bilgi alışverişi yapacağım."

Rose anlamadığını belli eder şekilde tek kaşını kaldırmıştı.

Jimin yanımızda durdu ve telefonundaki videoyu yüzüme tuttu. Gözlerimi kapatıp, kafamı diğer tarafa çevirmiştim. Çünkü telefonun ışığı baya çoktu. "Defet şunu, Jimin. Gözün çıktı."

"Ah, özür dilerim." Biraz uzağa çekmişti.

Gözlerimi ekrana diktiğimde gülmeğe başladım. "Kafayı mı yedin, neden bunu çekiyorsun?"

Rose, Jimin'in elinden telefonu almaya çalışıyordu.

Hwasa da videoyu görmüş, gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmıştı.

Kafamı Hwasa'ya doğru çevirdiğimde gözlerimiz birleşti. Önce öylece gülümseyerek birbirimize baktık. Sonra bir şey oldu. Sanki bu duygular kopmuştu. Hwasa'nın gözü diğer yana kaymış ve yüzündeki gülümseme yerini endişeye bırakmıştı. "İyi misin?" Kafamı çevirip onun baktığı yöne baktım. Sadece ağaçlar görünüyordu.

Gözlerini bana dikti.

Ben de yeniden ona bakmıştım.

Kafasını aşağı yukarı çevirip, yutkunmuştu. "Benim birine.. hayır yani anneme arama yapmam gerekiyor." Hızla ayağa kalkıp yanımızdan uzaklaşmıştı.

Gözlerimi onun gittiği yöne dikmiştim. "Hiç yalan söyleyemiyorsun." içimdeki ses düşüncelerime haklılık kazandırmıştı.

Gözlerimi önümeki çifte diktim. "Hey saçmalamayı kesin." Ayağa kalkmıştım. "Sen de o videoyu sil, Jimin."

Rose kafasını aşağı yukarı sallayarak Jimin'e bakmıştı. "İyi ki mantıklı düşünen arkadaşların var!"

Jimin'in yüzü düşmüştü. "Ama neden öyle diyorsun, kurabiyem? Ben bu video karşılığında Taehyung'tan oyun alacağım!"

"Sanki kendin mağazadan alamazsın?" Gözlerimi kısmış soruma cevap bekliyordum.

"Bak onun oyunundaki seviyeler yüksek, o seviyeye kadar kalkmak için çok çalışmak gerekli. Ben hazıra konmak istiyorum. Üstelik mantıklı olan sen değilsin, benim! Hıh!" Jimin ikimize de trip atıp yanımızdan uzaklaşmıştı.

Rose derin nefes aldı. "Peşinden gitsem iyi olacak."

Kafamı aşağı yukarı sallamıştım. Rose'nin Jimin'in peşine takılmasını bir süre izledikten sonra gözlerim yine ağaçlık alana kaymıştı. Adım atarak tam oraya doğru gidecekken arkadaki ses beni durdurmuştu.

"Nereye?" Yoongi'nin sesi cevap bekliyor gibiydi.

Ona doğru döndüm. Hwasa'nın şüpheli haraketlerini ona söylemeyi şimdilik gereksiz buldum. Sonuçta fazla abartıyor da olabilirdim.

Jennie Yoongi'nin aracından yeni iniyordu, çantasını almakla meşguldü.

Yoongi'ye doğru yürümeğe koyuldum. Aynı zamanda elimi boynumun arkasına atmıştım. "Kafam karışıktı. Öylesine yürüyordum."

Yoongi kafasını aşağı yukarı salladı "Hangimizinki karışık değil ki."

O sırada Jennie de yanımıza gelmişti. "Seok-Jin nasıl?" Yüz ifadesindeki üzüntüyü görebiliyordum.

Gözlerimi soru soran Jennie'ye diktim. "Aynı, değişen bir şey yok."

+++

Seok-Jin'in odasının önünde oturmuştum. Kalkmasını bekliyordum. Yanımda Taehyung vardı. Jisoo ve Jennie beraber lavaboya gitmişti.

Yoongi az ötede telefonla konuşuyordu. Daha sonra konuşması şiddetlendi. Telefonla konuşmayı bitirip hızla yanımıza gelmişti. Meraklı gözlerimiz onun üzerinde gezinirken konuşmaya başladı. "Saçma bir video okulun sosyal medyaya hesaplarına yayılmış."

Taehyung'la birbirime baktık. Sonra Yoongi'ye baktım. Taehyung benden önce davranıp soruyu sormuştu bile. "Bizimle mi ilgili?" Yüz ifadesindeki gerginlik çok belli oluyordu.

Yoongi elini saçlarına götürüp karıştırdı. "Senin Jisoo ile öpüşmen."

Gölerimi kocaman açmıştım. O sırada Taehyung sinirle yerinden kalkıp yürümeye koyulmuştu. Gitmezden önce mırıldanması bize çok şey söylüyordu, en azından peşinden gitmemiz gerektiğini anlamıştık. "O Jimin'i geberteceğim!"

Hızla peşine düşmüştük. Kolundan tutup durdurmaya çalıştım. "Sakin ol, Jimin, asla öyle bir şey yapmaz!"

Kolunu elimden kurtarmış ve durmuştu. Yüzüme sinirle bakıyordu. "Ondan başka kimsede video yok!"

"Ama her önüne gelene gösteriyordu!"

Taehyung gözlerini kocaman açmıştı. "İşte o yüzden geberteceğim!" Yeniden yürümeye koyulmuştu. Bu defa tutamamıştım bile.

Yoongi ile peşine düştük. En azından kötü bir şey olmasını önlemeliydik. Eminim ki Jimin de böyle bir şey -videonun yayınlanmasını- istemezdi.

vsoo | Executive (Yönetici)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin