20.BÖLÜM

374 56 104
                                    

EN SON ZÜMRÜT HANIM'DAN

Aynı şeyleri tekrar ettiğimizi anlayınca dilimin boşuna döndüğünü fark ettim. Çantamı da alıp kapıya doğru ilerliyordum ki, seslendi:

-O da sevecek Ekin'i gün gelince!

Acı bir tebessümle durdum, başımı eğdim; gözlerim zemine bakıyordu:

- Sevemeyecek Kemal, kendimden biliyorum...


ESİLA İLE DEVAM EDİYORUZ...

Kahvaltımızı yaptıktan sonra dışarı çıkmak için hazırlandık. Bugün önemli bir gündü. Kafam darmadağındı.  Annemin dün gece "Babanın ofisini basacağım." cümlesi bir yandan zihnimde yankılanıyordu. Biz gittikten sonra ne yapmıştı? Babama neler söylemişti? Babam nasıl tepki vermişti? Dahası sonuç değişmiş miydi?

Hepimiz stresli bir o kadar da endişeliydik. Nasıl yemek yiyip üstümü değiştirdim, bilmiyordum bile. Annem babamla konuşmaya gidecekti. Kerem şehirden gitmişti. Ben birkaç yıla evlenecektim. Şimdi ise o hastaneye gitmemiz ve bir şekilde arşivleri karıştırmamız gerekiyordu.

Ablam evin kapısını örterken abim ise asansörde saçlarına bakmakla, düzeltmekle, çeşitli şekiller vermekle meşguldü. Ağzında bir şarkı mırıldanıyor aynada kendine öpücükler atıyordu.

Az önce hepimiz stresliydik dedim ya, o lafı geri çekebiliyor muyuz?

Ablam yanıma geldi ve durduğumuz yerden abime bakıp:

-Bu çocuk mal.

-Aşk olsun öyle denilir mi? Abimdir diye demiyorum katıksız malın ta kendisidir.

-Eğer zamanımız olsaydı Emir'i  günlerce şurada gömerdim ama yok işte.

Bir of geçirip abimin arkasına geçtim ve asansörün içine doğru ittim:

-He anladık yakışıklısın.

-Biliyorum öyley-

Ablam aşağılayıcı bakışlar atarken abimin lafını böldü:

-Ay kıçımın kenarı!

-Sen bana çirkin mi demek istiyorsun?

-Hımm, bir düşüneyim, evet canım aynen öyle!

Asansörün sıfır düğmesine bu saçma kavganın içerisinde basmayı akıl etmiştim. Gelin görün ki benim harika kardeşlerim normal bir günmüş gibi, zamanla yarışmıyormuşuz gibi  hala tartışmaya devam ediyorlardı:

-Şu karizmaya kim karşı koyar söylesene?

-Anladık saçlarının önü kıvırcık. Anladık uzunsun! İyi ki gözlerin kahverengi ve adem elman var. Ne yapalım?

-Şu surata hangi hangi kızlar bitiyor, sen her gün aynı evin içerisindesin. Şükret be!

-Ay haspam, gören de Johnny Depp'in 20'li yaşları  falan sanır!

Çoktan asansörden inmiş, mahalledeki taksi durağına gidiyorduk.  Bana doğru koşarak gelen bir şeyin olduğunu gördüm. Kısa, çevik, küçük bir çocuktu bu: Alp!

Hemen bacağıma sarıldı:

-Esila ablamm benim. Oyun oynayalım mı?

Ablam ve abimin sesi Alp'inkini bastırıyordu. Eğildim ve düğündekine bir şey anlatıyormuş gibi arkadakilerin sesini bastırmak için bağırdım:

-Bir dakika ablacım, kulaklarını kapatır mısın?

Başını iki yana salladı ve avuç içlerini kulaklarına bastırdı. Hemen arkamı dönüp bizimkilere seslendim:

3E&1KHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin