26. Bölüm: Tut Çıkar Beni..

198 23 111
                                    

Selam, güzelliklerr..

Umarım herkes iyidir. Votelerinizi ve yorumlarınızı eksik etmeyin❤️

♠️

"Hüznün ara sokağındayım, tut çıkar beni.."

Bazen elimizden kayan geçmişimize öylece bakarız. İzleriz sadece, geleceğimizi nasıl şekillendirdiğini. Ben geçmişimin iğneli yolları yüzünden geleceğinde sancı çeken o kızın bizzat kendisiydim. Benim geçmişim dediğim o yıllar yalnızca annemdi. Annemin üzerine kurulu koca bir hayatın çıkmazında, dar ağacında sallanıyor gibiydim.

Onca acıları çeken oyken, kalbime sıçrayan külleri tekrar alevlenen kişi bendim. Annemin külleri benim kalbimde alevleniyordu. Geçmişimi dinlediğim kadının gözleri bile bana acımıştı. Acınası haldeydim karşısında. İnanın bana kalbim ağrıyor, hayatımda birçok acıyı sırtlandım. Hemen hemen çektiğim bütün acıları kalbime sığdırıp üzerine toprak atabildim ama annemin acısı benim kalbimden taşacak kadar büyüktü. Ben o acıyı kalbime değil, hiçbir uzuvuma sığdıramıyordum. Annemin acı çektiği, hırpalandığı, yanıp yanıp kavrulduğu gerçeğini göğsüme bastıramıyorum.

Dakikalar mızrak gibi zihnime süzülüp çentik atarken, boğazıma kadar yükselen buruklukla Tiffany'e bir şey demeden kucağımda oğlumla kapıyı açtım. Karşımda güçlü olmam adına destekleyici bakışlarıyla sevdiğim adam duruyordu. Belki konuşmalarımızı duymuştu, belki bedenimden taşan acıyı biraz kendine alacaktı ama o benim karşımda her zaman dik durmaya devam eden adam olacaktı. Oğlumu tutan kollarım titriyordu. Gözüm oğluma ufacık değerken, Brand hızlıca bana koşup oğlumu kendi kucağına aldı.

Tek eliyle onu kavrarken diğer eliyle kolumu tutuyordu. Bir mengene gibi sıkıştırdı parmakları kolumu kendine. Dişlerinin arasından sıkıntılı bir nefes verdiğini işittim. Nefesi yüzümün her noktasına çarptı çünkü bakışları bendeydi. Bana bakıyordu ve merdivenleri çıkarken ikimizin de ağzını bıçak açmıyordu. Duyduklarım karşısında uğradığım şok öyle büyüktü ki, ona dönüp durumu açıklamak bir yana dursun, kendi benliğimi hemen şu anda yok etmek istedim. Keşke istediğim an yok olabilen, soyutlanan veya olayları değiştirebilen bir gücüm olsaydı. Yaşananlar kanlı bir leke gibi deftere akıtılmıştı sanki.

Ben o defterin tüm sayfalarını zorla okuyup gözlerini kanatan kızdım. Şimdi kanlı gözyaşlarımı yanaklarıma akıtıyordum çünkü geçmiyordu bu acı. Üzüntüm birden fazla damarıma yayılmış, beyin hücrelerime acizliğimi bas bas bağırıyordu. Hatta oralara benden izlerle, beni kanatıyorlardı..

Tiffany'nin anlattıkları kulaklarımın arasında, beynimin her köşesinde dönüp dururken, Tyler'ı hatırlayınca kanım çekilmiş gibi olduğum yerde durup gözlerimi yumdum. Düşünün ki, yıllarca bir adamı sevdiniz. Düşünün ki, beraber büyüdüğünüz o adam sizden sizinle beraber her şeyinizi çaldı. Benden geriye ne bıraktın Tyler? Çocukluğumuz da yaşadığımız bütün o anılar film şeridi olup yumduğum gözümün arasında dolaşırken size yemin ederim bütün bedenim titriyordu. Ben.. Ben yıllarca onunla hayal kurup yıllar sonra acısıyla bir gece de parçalanan ve aylar sonra da bu acının yıkık dökük harabe kızı olmuştum..

Brand'ın kavradığı kolumu, adımı hızlıca söylenerek sarsmasıyla o kanlı hatıralardan sıyrılıp gözlerimi açtım. Bakışlarım onun saydam harelerinde dolandı.. Keskin bakışları, korkuyu üzerine giyinip saydam haliyle çıkmıştı karşıma, "İyi değilsin." diye söylendi. Ses tonu sanki bedenimin ona doğru aktığı bir tonmuş gibi korku yüklüydü. Bir süre bakışlarına odaklandım. Gözlerinin berraklığı yüzümde dolanıyordu sanki. Bakışları titriyordu sevdiğim adamın. Herkesi kılıç olup kesen dirayeti, bana olan bakışlarının altında cam gibi parçalara ayrılıp etrafa dağılmıştı. Gönülden sevmek bu olsa gerekti.. Ölesiye sevmek bu denli şiddetli olsa gerek..

KAN MAVİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin