"Afallamıştım. Aval aval yüzüne bakarken kendime gelmem en az 2 dakikamı almıştı. O ise o 2 dakika boyunca hiçbir harekette bulunmadan sadece gözlerimin içine bakmış, merakla vereceğim cevabı beklemişti.
"Do-doyoung." diye kekelediğimde sıranın altından bacağımı çimdiklemiş, "Doyoung. Kim Doyoung." diyerek toparlamaya çalışmıştım.
Aptallığım karşısında yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu. Yemin ederim, gülüşü o kadar güzeldi ki Güneşin 149,597 milyon kilometre ötemde değil de tam kalbimde olduğunu hissetmiştim o an. İçim sıcacık olmuş, ellerim iyice terlemeye başlamış, düşüncelerim allak bullak olmuştu.
O çok güzel gülüyordu ve ben onun gülüşüne deli oluyordum."