Bu hikayenin bir şarkısı olsaydı Mete'nin Ağlaya Ağlaya şarkısı olurdu herhalde ;>
___
"Merhaba, ben Harry Tomlinson, iletiniz varsa bana mesaj bırakabilirsiniz."
Harry, kendi sesine ait olan telesekreter mesajını dinlediğinde öfkeyle burnundan soludu ve hemen bu mesajı değiştirmek için bir tuşa basıp, kablolu telefonu kulağına götürdü.
"Merhaba, ben Harry Styles, iletiniz varsa bana mesaj bırakabilirsiniz."
Yakın bir zamanda boşanacak olmanın getirdiği stresle telefonu sertçe kapattı ama telefon çalınca onu tekrar kulağına götürmek zorunda kaldı.
Çenesine kadar uzanan ve üzerinde resepsiyon yazılı bir masanın ardında oturuyordu. Kulağına yasladığı ve boynuna doğru uzanan bukleli saçları tarafından kapanan kablolu telefonla karşısındaki kişiyi dinlerken, anladığını belirtmek için, "Hı-hım, evet," dedi. "Sizi Jason Parker'a hemen yönlendireceğim, bir dakika." Telefonun yönlendirme tuşuna basarak telefonu kapattı ve bilgisayara geri döndü.
Orta düzeyde bir kâğıt firmasında resepsiyonist olmak pek de eğlenceli bir iş değildi ve işin doğrusu, aylar önce yaşadığı trajedi yüzünden işin stresi iyice açığa çıkmıştı.
"El dezenfektanı isteyen?"
Harry, iş arkadaşı olan Carole'a ellerini uzattı ve gülümsedi, maske olsa da gözlerinin kısılmış olmasından güldüğü anlaşılıyordu. Kadın sıvı jeli sıkınca ellerine yedirerek geri çekildi.
"Vakaların ne kadar arttığını fark ettin mi?" Carole resepsiyon masasına yaslanarak sorduğunda, Harry başını sağa sola salladı.
"Artık görmek istediğimi sanmıyorum, psikolojim alt üst oldu. Takip etmiyorum bu haberleri."
"Aynen, böyle bir işte çalışmak en azından beni bu tür düşüncelerden uzaklaştırıyor," diye dalga geçti.
"Neler konuşuyorsunuz bakalım?" diyerek Sarah geldi bu kez. Carole ona da dezenfektan sıktı.
"Vakalar hakkında konuşuyorduk."
"Ya evet, çok artmadı mı sizce de? Acaba yine karantina gelir mi, ne dersiniz?"
Harry maske ardından dudaklarını büzüp hafifçe omuzlarını silkti. "Hiçbir fikrim yok. Dört aydır ikinci bir karantina gelmedi."
"Bence gelecek," diye bir çıkarımda bulundu Carole. "Aralık ayındayız, grip yüzünden vakalar iyice aştı kendini!"
İkisi de genç kadını onaylayıcı homurtular çıkarınca, Sarah aklına bir şey gelmiş gibi Harry'ye döndü. "Söylesene Harry, yeni evine alıştın mı?"
Harry, bir anda konunun kendisine yönelmesiyle huzursuzca bakışlarını kaçırdı. Ellerindeki dezenfektan gitmiş olmasına rağmen, dalgınca ellerini okşayıp "Alışıyorum," dedi.
Sarah moral vermek amacıyla neşeli bir sesle, "Senin için yeni bir başlangıç," dedi. "Bu harika olacak!"
"İki yıl garantili bir fırınım ve sarı çiçekli perdelerim var," diye mırıldandı. "Kesinlikle hep istediğim yeni başlangıç buydu."
Carole ve Sarah pot kırmışlar gibi birbirlerine bakıp, hemen sonra bakışlarını kaçırdılar. "Uhm... Şimdi telefonum sesli mesajlarla dolmuştur," dedi Sarah bir adım geriye atarak. "Bay!" diyerek hemen masasına ilerledi. Carole da "El dezenfektanı isteyen?" diyerek gezmeye devam etti.
Hayır, Harry'nin iki senelik garantisi olan fırını yeni bir başlangıç gibi hissettirmiyordu veya dört yıldır birlikte olduğu eşiyle ayrılma eşiğine ulaşıp, yeni bir eve taşındığı için buna alıştığı falan da yoktu. Harry, bu sürece alışmak istemiyordu çünkü ne yazık ki- evet, ne yazık ki hâlâ ona âşıktı ama içinde dolup taşan öfke ve kırgınlık baş gösterdiği için, aşkını gururuyla birlikte kalbine gömüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Happiness Never Waits | Larry One-Shot✔
Short StoryLouis ve Harry, ayrılma eşiğine ulaşmış evli bir çifttir. Fakat virüs vakasının artışıyla âniden karantina süreci başlayınca, iki genç bir süre birlikte kalır. Harry, 24 Louis, 26