☆Bursa☆

32 3 10
                                    

Hızla Gece'nin odasından çıktım ve aşaya indim.
Umarım beni afedersin Gece...

Aşada Enes,kaan,ve Eren beni bekliyordu.
Emre de Elifi Kaan'nın odasına yatırıp gelmişti.

Huzursuz duran Enese döndüm.
"Izin vermiyiceğini en iyi sen biliyorsun."

Enes kafasıyla onay verdi ve evden çıktık.
Kaan kapıyı kilitkerken korumalar çoktan gelmişti bile.

Hepimiz kendi arabamıza bindik önden Kaan arkasından biz son hızda yola koyulduk...

Garajı geçtik, denizi geçtik.
İzmiri geçtik...











Yaklaşık dört saat sonra bursadaydık.
Herşeyin başladığı şehir...

Enesle tanıştığımız erkek yurdu.
Her zaman kaçıp gittiğimiz kafe.
Ve üzerinde bıçaklı teller olan büyük koruma duvarlı kamptan çok hapisaneye benzeyen kamp alanı.
Herşeyi geçtik.
Uzun zamandır gelmiyordum buraya.
Bütün hayatım gözümün önünden geçerken kampı da geçtik...

hepimiz arabaları durdurduk.
Kafamı kaldırdım ve evime baktım.
Aslında buraya ev denilebilmesi için bin şahit gerekirdi.
Burası Annemin öldüğü yerdi.. burası bu büyük bina. Çocukluğumun,Duygularımın öldüğü yerdi.

Kapıda birçok koruma büyük demir kapıları açtığında beş araba peş peşe içeri girdi.
Arabaları parketik.
İndiğimde kafamı kaldırdım ve saray yavrusuna baktım.
Derin bir iç çektiğimde bütün vicudum anlayamadığım birçok duyguyu aynı anda yaşıyordu.

Birsi gelip omzuma dokunduğunda irkildim.
Kafamı çevirdiğimde Enes soğuk gri gözleriyle bana bakıyordu.

Emre'ye baktım.
Hayatının içine sıçan adamın evindeydi.
Benim Babamın evindeydi.

Yeşil gözleri beni buldu.
"Buraya gelmek ikimiz için de zor. Ama sakin olman gerek Baran."

Bana diyene bak...

İçeri doğru yürüdük ve büyük kapıdan geçtik.
Büyük beyaz mermerli hol herzamanki gibi sessiz ve soğuktu.

Yukarı kata çıkan merdivenler.
Sol taraftaki büyük mutfak kapısı.
Annem orayı çok severdi.
Bu evde kendini özgür hissetiği tek yer o odaydı.

Çünkü evden çıkanazdı.
Neden?
Ünlü iş adamının karısı. Dışarıyı sevmiyor.
Ama kimse bilmiyor ki o kadın evde zorla tutuluyordu.

Ortadan kaybolan büyük çocuk.
Kimse bilmiyor ki o çok sevdikleri iş adamının sevdiği kadın çocuğu sevdiği için yanında tutuyordu.

Annem beni sevmiyordu.
Herkez sanıyor ki çok güzel bir ailemiz var.
Hayır. Beni sevmiyordu çünkü ben istenmeden doğan çocuktum.

Duygusuz,hasta,manyak,piskopat Baran.
Babasının sevdiği kadını vurduğunu gören. Annesinin bileklerini kesmesini gören Baran.
En çok sevgi beklediği insan tarafından dışlanan Baran.

Hol boyunca yürüdük ve büyük salona girdik.
Hepimiz yan yana yürüyorduk.
Emre'nin sinirden kasıldığını hissediyordum.

Salona girdik.
İşte.

Karşıda büyük koltuğuna oturmuş büyük pencereden manzarayı izliyordu.
Elinde sigarası diyer elinde wisky bardağı.
Görkemli herkesin korktuğu sevip saydığı o adam.
Birçok insanın hayatını bok eden o adam...

"Hoş geldin oğlum."
İçimde yine fırtınalar koparken sinirle yumruğumu sıktım

Koltuğu döndürdü ve gülümseyen suratıyla tek tek hepimize baktı.
Ela gözleri beni süzerken tekrar konuştu.
"Çok büyümüşsün."

Dişlerimi sıkarken konuştum.
"Ben bir kez konuşurum. Okanı üstümden al."

"Onca yıl sonra onca yolu bunu söylemek için mi geldin?"
Ayağa kalktı ve bana yaklaştı.

Ufak bir el hareketiyle Emre ceketine sakladığı siyah tabancayı arkadan bana verdi.
Hızla kabzayı çektim ve tam olarak alnının ortasına bastırdım.
"Hayır bunu yapmak için geldim."

sınırlar (Bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin