Yeni bölüm geldiğğ... Şimdiden iyi okumalar...💙💙💙
Elif'ten
Doktorla konuşmamızın üzerinden yaklaşık on saat geçmişti. Hepimiz hastane koridorun da bekliyorduk. Selin ve serhat annelerini eve göndermeye çalışıyorlardı. Biraz dinlenip öyle gelin falan diyorlardı. Haklılardı. Hepsi çok üzülmüştü. Uzun uğraşlar sonunda hepsi eve gitti. Biraz dinlenip geleceklerdi. Bende ayağa kalktım. Artık eve gitmem gerekiyordu. Mertide kaldırdım. Çünkü selin ve serhat eylülün en yakin arkadaşlarıydılar. Hic bir şekilde buradan gitmezlerdi. Buraktan bahsetmiyorum bile. Sevdiği kız içeride yatarken buradan değil eve gitmek aşağıya bile inmezdi. Serhatın yanına gittim.
"Canım biz eve gidiyoruz. Yarın yeniden gelicez."
Serhat "evet evet siz gidin. Zaten sende çok yoruldun. Biraz dinlen zaten biz başındayız." mert selinle bende serhatla vedalaştıktan sonra mert arabasıyla beni eve bıraktı. Eylüle bir şey olmasından korkuyordum evet ama eylül çok inatçı bir kızdı. Asla savaşmayı bırakmazdı. O yüzden bir yandanda uyanacağına emindim. Uyanmalıydı.Burak'tan
Saatlerdir eylülün uyanmasını bekliyordum. Selin serhat ve benim dışımda herkes gitmişti. Onları haberdar etmemiz için bizi sıkı sıkı tembihlemişlerdi. Onlara bir şeyleri haber vermek şu durumda en son düsünecegim şeydi. Önemli olan eylülün uyanması ve iyi olmasıydı.
O sırada eylülün doktoru ve bir kaç hemşire koşarak içeriye girdi. Bir şey oluyordu. Eylüle bir şey oluyordu. Hepimiz ayaklandık. Tam o sırada sanki hissetmiş gibi melike teyze şeklini aradı. Anne yüreği hissediyordu demekki. Selin onlarla konuşuren bizde ayakta doktorların çıkmasını bekliyorduk. Yaklaşık 10 dakikanın sonunda içeriden doktor çıktı.
Doktor "eylül hanımın yakınları?" dedi.
"Annesi yolda geliyor. En yakın benim şuan erkek arkadaşıyım."
Doktor bana dönerek "gözünüz aydın eylül hanım uyandı." hepimiz birden sevinmiştik.
"O iyi mi?"
Doktor "daha yeni uyandı. Birazdan kontrole geleceğim ama şimdilik iyi gözüküyor." doktor yanımızdan ayrıldı. O sırada melike teyzeler geldi. Yarı yoldan dönmüşlerdi. Ardından doktor bir daha geldi ve melike teyzeyle birlikte içeriye girdi. Kontrol yapılacaktı. Umarım eylül iyileşirdi. Umarım iyi olurdu.Eylül'den
Uyandığımda beyaz bir tavanla karşılaştım. Başımda bir ağrı vardı. Bu ağrıyı anımsadım. En son gölün kenarındaydım. Birden doğrulmaya çalıştım ama çok yorgundum. Yeniden uzandım. Demekki beni bulmuşlardı. Kurtarmışlardı. Onlar bir yanıma gelsin alınlarından öpecektim. Hayatımı kurtarmışlardı. O sırada içeriye annem, doktor ve hemşire girdi. Annemin gözleri ağlamaktan şişmişti. Girdiği gibi "yavrum iyi misin?" diyerek ağlamaya başlamıştı.
"Anne iyiyim ağlama." dedim. yanıma gelen hemşireden yardım alarak dik bir şekilde oturdum.
Doktor "eylülcüm zor bir operasyon geçirdin. Şimdi seni muayene edeceğim. Parmağımı takip eder misin?" dediğini yaptım. Daha sonra ışıkla gözlerime baktı.
Doktor" ellerini eşit bir şekilde bana doğru uzatabilir misin?" sağ kolum biraz altta duruyordu. Bir türlü eşitleyemiyordum.
Doktor "merak etme kolunda güçsüzlük oluşmuş ama ilaçlarla bir kaç güne iyileşir." dedi. Bu beni rahatlatmıştı. Daha sonra ayaklarımı açtı.
Doktor "şimdi küçük bir iğne ile ayağına baskı yapacağım. Acıdığında söyle lütfen." basımı onaylar anlamda salladım. Annemin elini tuttum.
"Ağlama artık melike sultan. İyiyim ben bak."
Doktor "hissediyor musun?"
"Neyi?" iğneyle ayağıma baskı yapıyordu ama hic bir şey hissetmiyordum. Ayaklarımı kıpırdatmaya çalıştım ama olmuyordu. Ayaklarım oynamıyordu.
"Oynatamıyorum. ANNE OYNATAMIYORUM! ANNE OYNATAMIYORUM! NEDEN OYNATAMIYORUM?? DOKTOR BİR ŞEY SÖYLEYİN! YÜRÜYEMEYECEK MİYİM?" hemşire kolumdan beni zor tutuyordu. Ağlamamı durduramıyordum. Şimdi ben yürüyemeyecek miydim bir daha?
Doktor "eylül hanım sakin olun. Bu geçici bir durum."
"Nasıl yani?"
Annem "doktor bey kızım iyi mi değil mi?"
Doktor "hanımefendi kızınız beyin kanaması geçirdi. Beyin kanaması geçiren hastalarımızın bu tarz kısa süreli rahatsızlıklar geçirmesi çok olasıdır. Bu kalıcı bir durum değil. Düzenli fizik tedavi ve düzenli ilaç alımı ile kısa sürede geçecekti." annem de bende rahatlamıştık ama yinede aglamamı durduramıyordum. Kısa süreli de olsa ben yürüyemeyecektim. Biraz daha konuştuktan sonra doktor dinlenmem gerektiğini söyleyip çıktı. Bende cansız ayaklarımla başbaşa kaldım.Burak'tan
Melike teyze ve doktor içeriden çıktığında melike teyze ağlıyordu. Hemen yanına gittim.
"Eylüle bir şey mi oldu?"
Melike teyze "size bir şey söyleyeceğim." dedi. Hepimiz etrafında toplandık. Ne söyleyeceğini merak ediyorduk.
Melike teyze "eylül beyin kanaması geçirdikten sonra kısa süreli yarı felç kalmış?"
Selin "nasıl yani o iyi mi?"
Melike teyze "iyi sayılır. Beyin kanaması geçiren hastalarda bu tarz kısa süreli rahatsızlıklar olabiliyormuş. Fizik tedavi görecek. Bu süre zarfında üzülmemesi lazım. En büyük görev siz arkadaşlarına düşüyor."
Selin "merak etme melike teyze. Biz eylülün her zaman yanında olucaz." doktordan izin alıp selin serhat ve ben içeriye girdik. Mert ve elife haber vermemiştik. sabah geldiklerinde göreceklerdi. İçeriye girdiğimizde direk eylülün yanına gidip elini tuttum.
"İyi misin birtanem?" gözlerinden ağladığı belliydi.
"İyiyim. Teşekkürler bulmuşsunuz beni."
Selin "Burak olsama bulamazdık."
Eylül" nasıl yani?"
Selin "biz senin egeyle olduğunu düşünüyorduk ama burak endiselenip bizi zorla diğer kampa götürdü. Sonra seni bulunca ambulans kamp alanına gelemeyeceğini söyledi. Burak'tan servislerden birini kaçırıp seni hastaneye getirdi."
Eylül" bir dakika ne? Servisi mi kacırdın sen?"
"Ödünç almak diyelim." herkes güldü.
Eylül "eee o zaman sen kaybettim burakcım."
"Neyi?"
Eylül "ilk sen pes ettin. Gerçi ben anlamıştım. Simgeyi beni kıskandırmak için kullanınca."
"Neden bahsettiğini anlamıyorum." eylül gülmeye başladı. Bende güldüm. O iyiydi. Hayattaydı ve gülüyordu.
"Bundan sonra yanımdan ayrılma. Ne zaman yanımdan ayrılırsan başına bir şey geliyor."
Eylül "emredersiniz." dedi. Hepimiz güldük.Eylül'den
Basımın ağrısıyla gözümü açtım. Karışımdaki saate baktım. Gecenin üçüydü ama basımda çok büyük bir ağrı vardı. Zile basarak hemşireyi çağordım. Annem başucumda uyuyordu. Sessiz olmasını hemşireye işaret ettim ve
"Başım çok agrıyor. Ağrı kesici verir misiniz?" hemşire olumlu anlamda başını salladı ve serumuma bir iğne yaptı. Çok geçmeden yeniden uykuya daldım.Sabah uyandığında saat bire geliyordu. Ağrı kesici beni uyutmuştu. Uyandığında içeriye kahvaltı tepsisi ile selin girdi. Ardındanda elif ve Burak
Selin "günaydın güzelim." dedi. Elif yanıma gelerek bana sıkıca sarıldı.
Elif "iyisini dimi?"
"İyiyim canım endişelenme."
Selin önüme masayı çekip kahvaltı tepsisini koydu. Sandalyeyi çekip yanıma oturdu.
Selin "hepsi bitecek bu tepsinin."
"Ya saçmalama selin. Bu kadar çok şeyi nasıl yiyim? Orduya yetecek kadar şey koymuşsun."
Selin "sen hastasın. Yemen gerek." çok fazla bir şey demeden yemeğe başladım. Daha yarısına gelmeden kumama raman kalmıştı.
"Selin yeter. Kusucam şimdi."
Selin "tamam hadi. Yeter. Burak al bunlarıda sen ye. Dünden beri bir şey yemedin."
"Ne? Dünden beri mi? Hemen yiyosun!"
Burak biraz söylensede zorla yemesini saglamıştık.
Burak "bir saat sonra fizik tedavin var. Birlikte gidicez." dedi.
"Neden benim değilde senin haberin oluyor ilk?"
Burak "çünkü sen uyuyordun." evet bu mantıklı bir cevaptı. Susup önüme döndüm.Yaklaşık onbeş dakikadır selin ve elifin beni tekerlekli sandalyeye bindirmeye çalışıyorlardı ama bir türlü becerememişlerdi. Burak doktorla konuşmak için dışarıya çıkmıştı. Bizde bununla uğraşıyorduk.
Selin "elif sen şuradan tut."
"Saçmalama selin düşerim o zaman. Selin sen tekerlekli sandalyeyi tut."
Elif "ya saçmalama nasıl taşiycam o zaman seni tek basıma?"
Selin "en iyisi eylül sen tekerlekli sandalyeyi tut."
"Lan ben tutarsam nasıl oturacam?" biz konuşmaya devam ederken Burak içeriye girdi.
Burak "bırakın ben hallederim." kızlar beni yatağa bıraktı.
Burak "selin sen sandalyeyi tut."
Selin "tamam." diyerek sandalyeyi tuttu. Burak beni tek hamlede kucağına aldı ve sandalyeye oturttu. Çok yakındık. Nefeslerimiz birbirine çarpıyordu. Sandalyenin kalça kısmında bir kemeri vardı. Burak onu bağlarken bende onu izliyordum. Nefeslerimjz hâlâ çarpıyordu. Yavaşca başını kaldırdı ve kafamı arkadan tutarak alnıma bir buse kondurdu. Daha sonra "hazırsanız çıkalım." dedi ve önden yürüdü. Selin ve elif birbirlerine kaş göz yaparak bana bakıyorlardı.
"Bir beceremedjniz sandalyeye bindirmeyi."
Selin "iyikide becerememişiz." dedi. Aslında haklıydı. İyiki becerememişlerdi.Bu bölümde böyle oldu. Umarım beğenmişsinizdir. Lütfen yorum ve oy↙↙↙ atmayı unutmayın💙💙💙.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çete Güzeli
Roman pour AdolescentsBirbirlerine düşman olan iki üvey kardeş ve çeteleri... Ve bu iki çete arasında kalan bir çete güzeli... İki çeteninde ilgisini çeken eylül bakalım bu durumun içinden nasıl çıkacak? Bu roman amatörce yazılmıştır. Lütfen yorumlarınızla yardımcı...