30. BÖLÜM

14.1K 478 106
                                    


Oy verip yorum yapmayı unutmayın.

Sormak istediğiniz bir şeyler veya öneri-istekleriniz varsa bu pasajın altına alayım.

Keyifle okursunuz umarım.

Bol bol satır arası yorum istiyorum haberiniz olsun.

İyi okumalar. :)

(Şaka bir yana tüm kitabı okuyup bir bölüme dahi oy vermeyen insanlar var. Lütfen oy verin.)













Gördüğüm surat, ifademi etkilemeyecek bir şaşkınlığa sebep olurken masada oturan adamı görmem ile ifadesizliğim kırılan buz parçaları gibi etrafa saçıldı.

Alabar Durulmaz.

Ah babamın burada ne işi vardı? Masanın kenarında ayakta bekleyen adamı gördüğümde babamın asistanı olduğunu hatırladım.

Siktir! Burak, babam ve asistanı. Bunlar iş görüşmesi için gelmişti.

Yüz ifademi abes kaçmaması için düzene soktuğumda babamın soğuk bakışları ile karşılaştım.

Bir yabancıya bakar gibi bakıyordu. Sanki daha önce hiç tanışmamışız gibiydi bakışları. Belki de hiç tanışmamıştık ama bu kadar iyi rol yapması beni bile şaşkına uğratıyordu. Beni bile

Rol yapma yeteneğimin kimden geldiği tartışmaya kapalı bir şekilde gözler önündeydi.

"İsterseniz geçin oturalım."

Kayra'nın tok ama seviyeli sesini duyduğumda oturmam gereken sandalyeye oturdum. Burak'ın bakışlarının bende olduğunu fark ediyordum. Tam karşımda oturuyordu. Yanında babam ve diğer yanında da diğer çalışanları vardı. Diğer tarafta da yabancı oldukları her halinden belli olan ortaklar vardı.

Masanın benden taraftaki kısmındaysa tanımadığım bir kaç şirket çalışanı vardı. Hemen baş köşede yani benim yanımda da Kayra Bey vardı.

"Evet, şirkete olan projenizi inceledik. Gerçekten iddali bir proje açıkçası bir hayli ilgimi çekti. Sunuma başlayabilirsiniz."

Babam memnuniyetle başını salladığında Burak'a bakmış ve başıyla işaret vermişti. Burak üstümdeki bakışlarını benden zor bir şekilde alıp babama çevirmişti.

Aldığı komutla ayağa kalkan Burak ağırlığını koruyordu. Ben bir aksilik çıkacak diye ecel terleri dökerken diğerlerinin rahatlığı içime batıyordu.

Soy isimlerimiz aynıydı. Sorgulanabilir somut bir gerçekti.

Bakışlarımı babama çevirdiğimde Burak'ın sunumunu yapacağı tahtaya baktığını gördüm. Yüzündeki rahat ifade içimdeki stresi körüklüyordu. Gereksiz konuşmalarından anladığım üzere babam buraya ortak bir proje yapmak için gelmişti. Planda bu yoktu. Bana böyle bir şeyden bahsetmemişti.

Ben bu planın içindeysem bana da söylemeliydi. Bir şeyleri bilmezsem pot kırabilirdim.

Burak sunumu yaparken hiç olaya dahil olmuyordum. İçimdeki stres dinlememe, dolaylı yoldan da anlamama engel oluyordu.

Hayır, madem söylemedin daha önce buraya gelirken söyleyebilirdin. Bir haber verebilirdin.

Babanın telefonlarını açmadığın gerçeği...

Ah o mevzu vardı değil mi?

O an aklıma gelen şey ile duraksama ihtiyacı hissettim. Telefonum hep sessizde olurdu. Babam değil başkası aradıysa da duymazdım ki.

SEKRETER +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin