Barış'la beraber meyve yedikten sonra elindeki tabağı ve bıçağı almıştım. Sessizce oturup Barış'ı izliyordum. O da elindeki yara bandıyla uğraşıyordu. Lale'ye baktığımda aklıma gördüğüm o kabus gelmişti yeniden. İşe yaramıyorsun Nisa. Sen sadece kocanı eğlendirmek için varsın Nisa, onu bile başaramıyorsun Nisa... Derin bir nefes alırken Barış'a sığındım. O da sorgusuzca beni sarmıştı. Lale'ye baktığımda o da bana bakmıştı. "Ee Nisa nasıl geçiyor günlerin?"
Lale'ye baktım uzun uzun. "Seninki nasıl geçiyor? Sen yapıyor musun bir şeyler? Sen de evdesin!" "Nisa'm, kız kötü bir şey demedi." "Sanane Barış niye savunuyorsun ki onu şimdi?!" "Savunmadım ki. Bir şey yapmadı kız." "Kapa çeneni." Barış'tan uzaklaşırken gerilmiştim. "Tamam özür dilerim Nisa." "Kes sesini!" Ortalık sessizleşince gülümsedim. Barış'ın göğsüne yattığımda oraya minik bir öpücük kondurdum. "Özür dilerim Barış." "Nisa iyi misin?" Berkan'ın sesiyle ona döndüm.
"Niye asla susmuyorsunuz ki? Herkes sussun ben Barış'ı dinlemek istiyorum. Sessizliği dinlemek istiyorum. Susun artık." Barış beni sıkıca sararken gülümsedim. "Bana ilk tanıştığımız günü anlatır mısın Barış?" "Anlatayım birtanem ama sen önce biraz dinlensen daha iyi olacak galiba. Ne dersin?" "Evet Niso sinirlerin bozulmuş senin." Lale'nin sesiyle ona döndüm. Elimdeki tabağı rastgele fırlattıp ayağa kalktığımda Barış beni sıkıca kavramıştı. "Barış bırak beni!" "Şşş sakin, gidiyoruz birtanem gel."
"İstemiyorum!" Beni kucağına aldığında başımı boynuna gömdüm. "Ama dur bıçak elimde kaldı. Yusuf'um alır mısın bunu elimden?" Yusuf bıçağı elimden alırken Barış'a sıkıca sarıldım. Odamıza gelince gülümsedim. "Yakışıklı prensim beni kötü adamlardan kurtardı." Yanağına uzun bir öpücük kondurdum. "Oh. Bal gibi yanakların." "Şimdi prenses ben Berkanlara bir bakayım geleyim tamam mı?" Onu başımla onayladım. "Canavarlardan kurtar bizi baba kedi." Bana kocaman gülmüştü.
O gittiğinde pencereden dışarıyı izliyordum. Bir süre dolabı açıp oyalandım. Ama Barış uzun bir süre gelmeyince merak edip yanına ilerledim yavaş adımlarla. Gelen seslerle durup dinlemeye başladım. "Onu bu hale getiren senin o aptal öfken!" "Ses tonuna dikkat et oğlum, bağıramazsın benim kardeşime!" "Yapma ya! Naparsın, öldürür müsün?!" "Yusuf tamam kardeşim şuan sırası değil. Bak Berkan seninle bu konuda ilk ve son kez konuşuyorum." İyice gizlenip sadece dinliyordum. Korkudan nefesimi tutmuştum.
Barış'ın Ağzından ||
"Bir! Bir daha benim karım hakkında konuşacakken en az on kere o olmayan aklını zorlayıp düşüneceksin. Onu üzmene, yeniden değersiz hissettirmene asla izin vermem." "Yapma ya. Üzersem ne yapacaksın acaba? Bak Barış senin o saçma öfke problemin beni korkutmaz. Ama sen de haklısın zavallı. Bu hayatta babandan öğrendiğin tek şey bu değil mi? Bağırmak, tehdit etmek... Zavallı." Berkan'ın boğazını sardığımda Yusuf hemen beni geri çekmeye çalışmıştı. Ama elbette başaramadı. "Barış tamam sakin kardeşim!" "Barış bırak Berkan'ı!"
Lale'ye öfkeyle baktığımda tuttuğu kolumu bırakmıştı hemen. "Bana dokunma bir daha." Berkan'a döndüm ve boğazından elimi çektim. "Dua et düşünmem gereken bir karım ve çocuğum var." Aldığı derin nefesleri izlerken güldüm. "Seni zavallı. Zavallı dediğin adamın karşısında iki büklüm kalırsın işte böyle." "Barış sakin kardeşim." Yusuf'a baktığımda geri çekmişti kendini. "Tamam kızma." Berkan'a döndüm yeniden. "Herkes dünyaya şanslı gelmiyor tabii haklısın." Derin bir nefes alıp Berkan'a döndüm yeniden.
"Benim babam şerefsizin tekiydi evet. Öyle bir adamdan bir şey beklemezsin elbette. Ama Berkan sen de şerefsizin tekisin. İnsanları yaralarından vuracak itin tekisin! Baban sana öğretmiş ya kullan diye öğretmiş bok beyinli!" "Düzgün konuş benimle!" "O sesi bir alçalt o ses tellerini götünden toplamasınlar. Şimdi biri anladın bence. İki, benim karımdan hastaymış gibi bahsedemezsin! Ona öyle hissettiremezsin! Onun döktüğü her damla gözyaşının bedelini sana ağır bir şekilde ödetirim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MECZUP
Fanficİki hasta ruh birbirinde tedavi olabilir miydi? Kim bilir belki de her şeyin ilacı bazen zaman değil, seni sevecek bir kişidir. "Bu iyiydi işte. Seninle eğleneceğiz biz bundan eminim artık." "Burada fazla kalacağımı zannetmiyorum."